8. Duada Israr Ederek, Duayı Üç Defa Tekrarlamak
İbn Mes´ud (r.a) Hz. Peygamber´in, dua ettiği zaman duasını üç defa tekrarladığını, Allah´tan istediği zaman istediğini üç defa tekrarladığını söylemektedir.
Duasının kabul olunmasının geciktiğini görmemesi, (kulun haline) uygun bir durumdur.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Herhangi biriniz acele etmedikçe duası Allah tarafından kabul olunur. Acele etmek şu demektir: ´Ben dua ettim, duam kabul edilmedi´. Bu nedenle ey Allah´ın kulu! Dua ettiğin zaman Allah´tan çokça iste. Çünkü sen kerîm ve cömert bir zâttan istiyorsun.
Bir âlim ´Ben yirmi seneden beri Allah´tan bir ihtiyacımı diliyorum. Hâlâ da bana o ihtiyacımı verip de, duamı kabul etmiş değildir. Fakat ben buna rağmen duamın kabul olunmasından ümidimi kesmiş değilim. Ben Allah Teâlâ´dan, beni din ve dünyamda beni ilgilendirmeyen şeyleri terketmeye muvaffak kılmasını istiyorum´ demiştir.
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Herhangi biriniz Allah Teâlâ´dan birşey istediği ve o istediğinin kabul olunduğunu anladığı zaman şöyle desin: ´Hamd, salih amellerin ancak nimetiyle tamam olduğu Allah´a mahsustur´.
Kimin (duası kabul olunmayıp gecikmiş) ve istediklerinden birşey kendisine verilmemişse şöyle desin: ´Her hâlükârda hamd Allah´a mahsustur´.
9. Allah´ın Zikriyle Duaya Başlamak
Bu bakımdan duanın başlangıcında hemen isteklerini sıralamaya girişmemelidir. Önce zikretmeli, zikirden sonra isteklerini sıralamalıdır. Seleme b. Ekvâ diyor ki: ´Hz. Peygamber (s.a) bütün dualarının başlangıcında mutlaka Sübhane Rabbiye´l Aliyyi´l-A´le´l-Vehhâb derdi´.
Ebu Süleyman Dârânî şöyle demiştir: Bir kimse, Allah´tan herhangi bir ihtiyacını istemeden önce Hz. Peygamber´e salât ü selâm getirsin. Salât ü selâmdan sonra ihtiyacını arzetsin. İhtiyacını arzettikten sonra da duasını Rasûlullah´a getirilen salâvat-ı şerîfe ile sonuçlandırsın. Çünkü Allah Teâlâ (c.c) duanın başında ve sonunda getirilen salâvat-ı şerîfeleri kabul eder. Bu iki salâvat-ı şerîfeyi kabul edip de onların arasında dergâh-ı izzetine arzolunan ihtiyaçları bırakması, kabul etmemesi onun şânına yakışmaz.
Nitekim Hz. Peygamber´den şöyle rivayet edilmektedir:
Siz Allah Teâlâ´dan bir ihtiyacınızı istediğiniz zaman, önce salâvat getirmekle başlayınız. Çünkü Allah Teâlâ´nın şânına yakışmaz ki, kendisinden iki türlü ihtiyaç istendiğinde birisini (salâvat-ı şerîfeyi) kabul edip diğerini reddetsin!
10 Duanın Kabul Olunmasının Temeli Bâtınî Edeptir
Duanın kabul olunmasının temeli bâtınî edeptir ki o da, tevbe etmek, zulümle aldıklarını geri vermek, bütün varlığıyla Allah Teâlâ´nın ibâdetine yönelmektir. İşte duanın kabul olunmasının en yakın sebebi budur.
Nitekim Ka´b´ul-Ahbâr´dan şöyle rivayet edilir: "Hz. Musa (a.s) zamanında şiddetli bir kıtlık oldu. Musa (a.s) İsrâiloğulları´nı yanına alarak yağmur duasına çıktı. Fakat yağmur yağmadı. Böylece üç defa yağmur duasına çıktı. Yine yağmur yağmadı. Bunun üzerine (müteessir olan) Hz. Musa´ya Allah Teâlâ şöyle vahyetti: ´Sizin içinizde bir dedikoducu olduğu için, ne senin, ne de seninle bareber dua edenlerin dualarını kabul etmem´. Bunun üzerine Musa (a.s) sordu: ´Yârab! O dedikoducu kimdir Bana göster ki, kendisini aramızdan çıkaralım ´ Hz. Musa´nın bu isteği üzerine Allah Teâlâ ikinci defa şöyle vahyetti: ´Ey Musa! Ben sizi kovuculuktan menederken kendim mi kovucu olayım ´ Bu müşkil durum karşısında kalan Hz. Musa, İsrailoğulları´na ´Hepiniz birden dedikodudan tevbe edip, Allah Teâlâ´ya sığının´ buyurdu. İsrailoğulları da bu kötü fiilden tevbe ettiler. Ondan sonra Allah Teâlâ onlara yağmur ihsan etti".
Said b. Cübeyr şöyle anlatır: "İsrâiloğulları hükümdarlarından birinin zamanında büyük bir kıtlık oldu. Halk yağmur duasına çıktı. Bunun üzerine hükümdar, İsrâiloğulları´na dedi ki: ´Muhakkak ya Allah bize yağmur gönderecek veya biz O´na eziyet vereceğiz´. Kendisine soruldu: ´Nasıl olur da hükmü göklerde bulunan Allah´a eziyet vermeye muktedir olabiliriz ´ Hükümdar ´Eğer yağmur vermezse, O´nun velîlerini ve tâat ehlini öldüreceğim. İşte bu, O´nun için eziyettir´ dedi. Bunun üzerine dua eden halkın dualarına karşılık Allah Teâlâ bolca yağmur ihsân etti".