Onuncu Lem'anın sonunda geçen "dünya müminin zindanı, kafirin cennetidir" hadis-i şerifinden mülhemdir diyebiliriz.
Dünyanın mümin için zindan hükmünde olmasında şöyle ince bir nükte vardır ki; mümin bu dünyada işlediği bir kısım kusur ve hatalarının cezasını musibetlerle, hastalıklarla, sıkıntılarla vesair belalar ile çeker. Dolayısıyla dünya mümin için bir nevi ceza çekme yeridir. Böylelikle Cenab-ı Hakk, onun günahlarının bir kısmının cezasını dünyada çektirmekle ahirete bir şey kalmaz. Bu ise mü'min için bir rahmettir. Hem musibetlerin bazı hataların cezası olduğu gibi onlarda rahmetten lem'alar ve hikmetten şualar mevcuttur. Musibetlerle, sıkıntılarla geçen bir ömür çok kıymettardır. Mümin için dünyanın zindan olması, musibetler ve sıkıntılar dolayısıyla dünyasının bir zindan gibi darlaşmasından ve kararmasından kinayedir. Zaten "zindan" kelimesi Farsça'da "karanlık" demektir. Ehl-i iman için ölüm, zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinana bir davettir. Zahmetler memleketinden rahmetler diyarına bir davettir.
Kafirin dünyası ahiretine nisbeten adeta cennet gibidir. Cenab-ı Hakk, kafire mühlet vermiştir. Onun cezasını ahirete saklamıştır. Hatta kafirin dünyada yaptığı iyiliklerinin bir kısmının mükafatını dünyada gördüğü için ahirete pek bir şey kalmaz.
Madem ki kafirler cehennemden asla çıkmayacaklar, elbette ki bu dünya onlar için cennet gibidir.
Müminler ise madem cennette ebedi kalacaklar, elbette ki bu dünya onlar için bir zindandır.