mucahid_tr
New member
selamun aleykum arkadaşlar
içtenlikle şunları söylüyorum istenir ve isenmez diyen iki tarafında haklı olduğu taraflar olduğu gibi yanılmış olabilecekleri yönleri olabilir
arkadaşlar gelin biliyom zor ama orta bir yol bulmaya çalışalım samimiyetle bunu söylüyorum bir deneyelimmi?
şeriatın dışına çıkmadan bir birimizin delillerini şeriatın tevhidin sınırları içinde yapıcı şekilde şöyle olursa,,niyet böyle olursa ,şuna dikkat edilirse ,,,GİBİ uyarı ve tekliflerle birliğimize faydalı olalım
ALLAH rızası için gelin nefsi bir kenara bırakalım
BEN ŞİMDİ İSTENEBİLECEĞİNE DAİR DELİLLERİMİ SUNUCAM KABUL ETMEYEN ARKADAŞLARDAN RİCAM YAPICI VE
BİRLEŞTİRİCİ BİR ÖNERİ SUNMALARI YANLIŞ OLAN DELİLİM VARSA ŞÖYLE OLSA BÖYLE OLSA DİYE ÖNERİLERİNİ BEKLİYOM
Hz Süleyman (Aleyhisselâm) yanındaki insan ve cinlerden oluşan topluluğa:
“Aylarca uzaktaki Belkıs’ın sarayındaki tahtını bana kim getirir?”(Neml/38) diye istediğinde
ALLAH TARAFINDAN BİR İLİM VERİLEN BİR ZAT ŞÖYLE DİYO
“Ben onu sana gözünü kırpmadan önce getiririm” dedi
Derken onu yanında durur görünce “Bu Rabbimin bir lutfudur” dedi
Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı göz açıp kapayana kadar duvarlardan geçirip getirmeye ALLAH (Celle Celalühü) gücü yeter
Ebû Hureyre (RadıyALLAHu Anh) anlatıyor: Rasulüllah Alâ bin Hadramı Bahreyne gönderdiği zaman bende onunlaydım, ilginç üç kerâmetini gördüm
1- Deniz kenarına gelince besmele çekip yürüyün dedi ve yürüdük, su develerin ayaklarının alt kısmını bile ıslatmadı
2- Çölden geçerken suyumuz bitti Durumu bildirdik İki rek’at namaz kıldı sonra duâ etti, birdenbire yağmur yağdı
(Ebû Nuyam Heysemî 9/376 Delalil Sayfa 208- Buhârî tarihi Bidaye 6/155)
BİR KUDSİ HADİSTE
“Her kim benim kullarımdan birine düşmanlık ederse muhakkak ben ona harp açarım
Bir kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır
Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yakalaşır, nihâyet onu severim Kulumu sevince de
onun gören gözü, işten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum
Benden bir şey isterse onu verir, bana sığınırsa kendisini korur himayeme alırım”[1]
..selefiler ve vahhabilerin görüşlerinin kaynağı olan..
.İBN TEYMİYYE ŞÖYLE DİYO :Bütün bu saydığımız şeyleri
yapmakta olmaları veli olduğunu göstermez, ispatlamaz Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de aldatıcı olabilir Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez
Fakat bu fevkalâdelikleri göstermenin yanında ALLAH (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa
böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir
Gerçekte velinin kerâmetleri yukarıda saydıklarımızdan daha büyüktür (Havada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına uzaktanda olsa yetişmesi gibi)
Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşüyorsa ne kadar güzel Zira veliler, imânlarının nuruyla bâtınî gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslâm şeriatına sımsıkı sarılmalarıyla bilinir ve tanınırlar[1]
ALLAHu Teâla şöyle buyuruyor:
“Onlar, O’nun velileri değildir Onun velileri sadece müttakilerdir Çokları bilmezler”(Enfal 8/34)
İbn Teymiyye aynı eseri sayfa 96’da şöyle diyor: Kitap ve sünnet ehlinin büyükleri ayân beyân ortadadır Ve onları hiç kimse inkar edemez Onlardan bir kısmı şunlardır:
Fudayl bin İyad, (ö189/804)
İbrahim bin Ethem (ö161/777),
Ebû Süleyman Dârânî,
Marufu El-Kerhi,
Cüneyd bin Muhammed Bağdâdî (ö297/909),
Sehl bin Abdullah El-Tüsteri (ö273/886) ve benzeri büyükler Yüce ALLAH bunların hepsinden razı olsun
[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4Baskı, Beyrût, 1397 Trc İbn Teymiyye, ALLAH (cc)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark S: 73 Pınar Yayınları, 2003
Görüldüğü gibi ALLAH isterse istediğine olağanüstü güçler verebilir
Şevkânî(ö1250/1834) şöyle diyor: Kendisine bu yüce
bağışların ve güzel sıfatların ihsan edildiği bir kimseden Şeriata zıt düşmeyecek kerâmetlerin görünmesi uzak bir ihtimal değildir
Çünkü veli, ALLAH (Celle Celalühü) duâ ettiğinde onun duâsını kabul eder istediğini kendisine verir
Velilerin çoğunda gözüken uzak mesafeleri kısa zamanda kat etme, isabetli keşifler yapma ve beşeri kuvvetlerin ekserisinin aciz kaldığı işleri başarma gibi fevkalade halleri şeytani işler ve iblisî tasarruflar olarak kabul edenler isabetli davranmamışlardır
Zira bu iddia çok açık bir yanılmadır Çünkü duâsı kabul olunan bir velinin ALLAH (Celle Celalühü)’tan kendisini ulaşılması aylar süren en uzak mesafelere bir anda ulaştırmasını isteyebilir,
bunun gerçekleşmesi imkansız değildir Hak Teala dilediği olan dilemediği olmayan, her şeye kadîr, kuvvet sahibi iken velilerden kendisine bu gibi isteklerde bulunanın duâsına icabet etmemesine ne sebep olabilir[2]
ALLAHLIN onun gören gözü olurum demesi veli kulların çok uzak mesafeleri görmesi demektir
ALLAHLIN, “işiten kulağı olurum” demesiyle veli kulların çok uzak mesafelerdeki şeyleri işitmesi,
ALLAH’ın(Celle Celalühü) “yürüyen ayağı olurum” demesiyle bir anda çok uzak mesafelere gidip gelme gücüne sahip olamasını her iki taraf ta kabul eder
Çünkü kudsî hadiste böyle buyurulduğunu kendi âlimleri de söylemektedirler Geriye, tartışılmakta olan; ALLAH dostunun uzak mesafeden bir insana yardım edip edemeyeceği meselesi kalıyor
Her Peygamber’in, yaptığı gibi bir ALLAH (Celle Celalühü) dostuda insanları korumak ve zor anlarında yardım etmek için ALLAH’dan “Ya Rabbi! Müslümanların zor anlarında, bana onlara yardım etme gücü ver” derse
ALLAH (Celle Celalühü) bu duâyı ister kabul eder, isterse kabul etmez Ama ALLAH (Celle Celalühü) Kudsi bir hadiste “benden bir şey isterse” duâ ederse duâsını kabul ederim, diyor
Nitekim Hz Ömer (RadıyALLAHu Anh)’e de binlerce kilometre uzaklıkta ki yenilmek üzere olan ordusunu ve ordudaki komutanı görüp onlara
“Cebel, Cebel!” diyerek seslenip uzaktan orduya komuta etmiştir[1]
Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidâye c7 s 131
Alâ b Hadram’ın sahâbeye
“besmele çekip atlarınızla denizde yürüyün” deyip atlarıyla denizin üstünden gitmeleri gibi
Bu delillere dayanarak geçmişte ve günümüzde yaşantısı Kur’ân ve sünnete uyan ALLAH (Celle Celalühü) dostlarının bu gibi kerâmetlerini gören, okuyan bir Müslüman
niyetinde de “ilaç hastalığımı iyi etti” aslında iyi edenin ALLAH olduğunu bilerek ve bir doktara oğlumu kurtar doktor diyen bir anne ,
şunu bilerek bu sözü söyler. doktorun ALLAHIN YAZDIĞI ECELİ
DEĞİŞTİRMESİNİN MÜMKÜN OLMADIĞINI BİLİR
bu sözü söylerken hakiki faili kastetmez,
işte bir insan ALLAH (cc)’ın izni ile harikulade işleri yapan
HALK İÇİNDE BİR ÇOK KERE ALLAHIN İZNİYLE KERAMETİNE ŞAHİT OLUNMUŞ BİR İNSANDAN
O ŞEYİN OLMASI İÇİN KENDİSİNE DUA ETMESİNİ İSTEYBİLİR
KERAMET SAHİBİ OLAN ZATTA ALLAHA DUA EDER ALLAHTA
DUASINI KABUL EDERSE O İŞ OLUR
ALLAH DOSTUNDAKİ BU İMKAN SÜREKLİ DEYİLDİR
.KAYNAK …..SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ
[1] Buhârî, Rikak 38: İbn Mâce, fiten 16
[2] ALLAH dostları tevhid yayınları sayfa 28
[3] Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidâye c7 s 131
[4] El-Bidâye ve’n-Nihâye, 6/324
etmektedir, istiğfar da bir nevi duâ olduğu için ümmet bundan faydalanmaktadır
içtenlikle şunları söylüyorum istenir ve isenmez diyen iki tarafında haklı olduğu taraflar olduğu gibi yanılmış olabilecekleri yönleri olabilir
arkadaşlar gelin biliyom zor ama orta bir yol bulmaya çalışalım samimiyetle bunu söylüyorum bir deneyelimmi?
şeriatın dışına çıkmadan bir birimizin delillerini şeriatın tevhidin sınırları içinde yapıcı şekilde şöyle olursa,,niyet böyle olursa ,şuna dikkat edilirse ,,,GİBİ uyarı ve tekliflerle birliğimize faydalı olalım
ALLAH rızası için gelin nefsi bir kenara bırakalım
BEN ŞİMDİ İSTENEBİLECEĞİNE DAİR DELİLLERİMİ SUNUCAM KABUL ETMEYEN ARKADAŞLARDAN RİCAM YAPICI VE
BİRLEŞTİRİCİ BİR ÖNERİ SUNMALARI YANLIŞ OLAN DELİLİM VARSA ŞÖYLE OLSA BÖYLE OLSA DİYE ÖNERİLERİNİ BEKLİYOM
Hz Süleyman (Aleyhisselâm) yanındaki insan ve cinlerden oluşan topluluğa:
“Aylarca uzaktaki Belkıs’ın sarayındaki tahtını bana kim getirir?”(Neml/38) diye istediğinde
ALLAH TARAFINDAN BİR İLİM VERİLEN BİR ZAT ŞÖYLE DİYO
“Ben onu sana gözünü kırpmadan önce getiririm” dedi
Derken onu yanında durur görünce “Bu Rabbimin bir lutfudur” dedi
Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı göz açıp kapayana kadar duvarlardan geçirip getirmeye ALLAH (Celle Celalühü) gücü yeter
Ebû Hureyre (RadıyALLAHu Anh) anlatıyor: Rasulüllah Alâ bin Hadramı Bahreyne gönderdiği zaman bende onunlaydım, ilginç üç kerâmetini gördüm
1- Deniz kenarına gelince besmele çekip yürüyün dedi ve yürüdük, su develerin ayaklarının alt kısmını bile ıslatmadı
2- Çölden geçerken suyumuz bitti Durumu bildirdik İki rek’at namaz kıldı sonra duâ etti, birdenbire yağmur yağdı
(Ebû Nuyam Heysemî 9/376 Delalil Sayfa 208- Buhârî tarihi Bidaye 6/155)
BİR KUDSİ HADİSTE
“Her kim benim kullarımdan birine düşmanlık ederse muhakkak ben ona harp açarım
Bir kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır
Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yakalaşır, nihâyet onu severim Kulumu sevince de
onun gören gözü, işten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum
Benden bir şey isterse onu verir, bana sığınırsa kendisini korur himayeme alırım”[1]
..selefiler ve vahhabilerin görüşlerinin kaynağı olan..
.İBN TEYMİYYE ŞÖYLE DİYO :Bütün bu saydığımız şeyleri
yapmakta olmaları veli olduğunu göstermez, ispatlamaz Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de aldatıcı olabilir Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez
Fakat bu fevkalâdelikleri göstermenin yanında ALLAH (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa
böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir
Gerçekte velinin kerâmetleri yukarıda saydıklarımızdan daha büyüktür (Havada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına uzaktanda olsa yetişmesi gibi)
Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşüyorsa ne kadar güzel Zira veliler, imânlarının nuruyla bâtınî gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslâm şeriatına sımsıkı sarılmalarıyla bilinir ve tanınırlar[1]
ALLAHu Teâla şöyle buyuruyor:
“Onlar, O’nun velileri değildir Onun velileri sadece müttakilerdir Çokları bilmezler”(Enfal 8/34)
İbn Teymiyye aynı eseri sayfa 96’da şöyle diyor: Kitap ve sünnet ehlinin büyükleri ayân beyân ortadadır Ve onları hiç kimse inkar edemez Onlardan bir kısmı şunlardır:
Fudayl bin İyad, (ö189/804)
İbrahim bin Ethem (ö161/777),
Ebû Süleyman Dârânî,
Marufu El-Kerhi,
Cüneyd bin Muhammed Bağdâdî (ö297/909),
Sehl bin Abdullah El-Tüsteri (ö273/886) ve benzeri büyükler Yüce ALLAH bunların hepsinden razı olsun
[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4Baskı, Beyrût, 1397 Trc İbn Teymiyye, ALLAH (cc)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark S: 73 Pınar Yayınları, 2003
Görüldüğü gibi ALLAH isterse istediğine olağanüstü güçler verebilir
Şevkânî(ö1250/1834) şöyle diyor: Kendisine bu yüce
bağışların ve güzel sıfatların ihsan edildiği bir kimseden Şeriata zıt düşmeyecek kerâmetlerin görünmesi uzak bir ihtimal değildir
Çünkü veli, ALLAH (Celle Celalühü) duâ ettiğinde onun duâsını kabul eder istediğini kendisine verir
Velilerin çoğunda gözüken uzak mesafeleri kısa zamanda kat etme, isabetli keşifler yapma ve beşeri kuvvetlerin ekserisinin aciz kaldığı işleri başarma gibi fevkalade halleri şeytani işler ve iblisî tasarruflar olarak kabul edenler isabetli davranmamışlardır
Zira bu iddia çok açık bir yanılmadır Çünkü duâsı kabul olunan bir velinin ALLAH (Celle Celalühü)’tan kendisini ulaşılması aylar süren en uzak mesafelere bir anda ulaştırmasını isteyebilir,
bunun gerçekleşmesi imkansız değildir Hak Teala dilediği olan dilemediği olmayan, her şeye kadîr, kuvvet sahibi iken velilerden kendisine bu gibi isteklerde bulunanın duâsına icabet etmemesine ne sebep olabilir[2]
ALLAHLIN onun gören gözü olurum demesi veli kulların çok uzak mesafeleri görmesi demektir
ALLAHLIN, “işiten kulağı olurum” demesiyle veli kulların çok uzak mesafelerdeki şeyleri işitmesi,
ALLAH’ın(Celle Celalühü) “yürüyen ayağı olurum” demesiyle bir anda çok uzak mesafelere gidip gelme gücüne sahip olamasını her iki taraf ta kabul eder
Çünkü kudsî hadiste böyle buyurulduğunu kendi âlimleri de söylemektedirler Geriye, tartışılmakta olan; ALLAH dostunun uzak mesafeden bir insana yardım edip edemeyeceği meselesi kalıyor
Her Peygamber’in, yaptığı gibi bir ALLAH (Celle Celalühü) dostuda insanları korumak ve zor anlarında yardım etmek için ALLAH’dan “Ya Rabbi! Müslümanların zor anlarında, bana onlara yardım etme gücü ver” derse
ALLAH (Celle Celalühü) bu duâyı ister kabul eder, isterse kabul etmez Ama ALLAH (Celle Celalühü) Kudsi bir hadiste “benden bir şey isterse” duâ ederse duâsını kabul ederim, diyor
Nitekim Hz Ömer (RadıyALLAHu Anh)’e de binlerce kilometre uzaklıkta ki yenilmek üzere olan ordusunu ve ordudaki komutanı görüp onlara
“Cebel, Cebel!” diyerek seslenip uzaktan orduya komuta etmiştir[1]
Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidâye c7 s 131
Alâ b Hadram’ın sahâbeye
“besmele çekip atlarınızla denizde yürüyün” deyip atlarıyla denizin üstünden gitmeleri gibi
Bu delillere dayanarak geçmişte ve günümüzde yaşantısı Kur’ân ve sünnete uyan ALLAH (Celle Celalühü) dostlarının bu gibi kerâmetlerini gören, okuyan bir Müslüman
niyetinde de “ilaç hastalığımı iyi etti” aslında iyi edenin ALLAH olduğunu bilerek ve bir doktara oğlumu kurtar doktor diyen bir anne ,
şunu bilerek bu sözü söyler. doktorun ALLAHIN YAZDIĞI ECELİ
DEĞİŞTİRMESİNİN MÜMKÜN OLMADIĞINI BİLİR
bu sözü söylerken hakiki faili kastetmez,
işte bir insan ALLAH (cc)’ın izni ile harikulade işleri yapan
HALK İÇİNDE BİR ÇOK KERE ALLAHIN İZNİYLE KERAMETİNE ŞAHİT OLUNMUŞ BİR İNSANDAN
O ŞEYİN OLMASI İÇİN KENDİSİNE DUA ETMESİNİ İSTEYBİLİR
KERAMET SAHİBİ OLAN ZATTA ALLAHA DUA EDER ALLAHTA
DUASINI KABUL EDERSE O İŞ OLUR
ALLAH DOSTUNDAKİ BU İMKAN SÜREKLİ DEYİLDİR
.KAYNAK …..SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ
[1] Buhârî, Rikak 38: İbn Mâce, fiten 16
[2] ALLAH dostları tevhid yayınları sayfa 28
[3] Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidâye c7 s 131
[4] El-Bidâye ve’n-Nihâye, 6/324
etmektedir, istiğfar da bir nevi duâ olduğu için ümmet bundan faydalanmaktadır