Ya ilahe’l-alemin!

Turab3

Well-known member
Ey bizleri varlığa erdiren
Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran
Güzeller güzeli rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât ü selam olsun.
İçinde bulunduğumuz şu mübarek Regaib Kandili münasebetiyle bu gecenin senin
katındaki kutsiliğini de vesile edinerek dergâh-ı ilahînin önünde ellerimizi
açıp yalvarıyoruz:

YA İLAHE’L-ALEMİN!
Bize verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla engin
rahmetinin kapısına dayanıyor, şu mübarek Regaib gecesinde bir kere daha
hâlimizi arz etmek istiyoruz.

EY ÇARESİZLER ÇARESİ!
Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur;
Ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur.
Bütün dileklerimizi kabul buyur
Ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur;
Yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.

EY KORUYUP KOLLAYAN ALLAHIM!
Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın
darlığıyla başbaşa bırakma;
Akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden,
Nefislerimizi cismânîliğin baskılarından,
Gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle ya Rabbi
Biz kullarını; ilimde kibir ve gururdan,
İbadette riya ve gafletten
Ve duygularına renk attıran ülfetten koru ya Rabbi!
Senin yolunda yürüyor gibi görünüp senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde iç
içe firkat yaşamak,
Hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır!
Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten
muhafaza buyur ya Rabbi.

EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gece hürmetine bizleri bağışla,
İnayetine ihtiyacımız açık,
Çaresizliğimiz her halimizden belli;
Bizleri yara-bere almadan
Ötelerdeki güzelliklere ancak sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa
çatlamış ve kırılmış ruh dünyamızı da ancak sen tamir edebilirsin. içimizi sana
döküyor,

Kusurlarımızı sana açıyor ve bizlere yeniden iyi insan olma yollarını
göstermeni diliyoruz ya Rabbi!

EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!
Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun.
Sana yönelenlere hep “gelin, gelin” diyorsun.
Ey Rab! Bütün kusur ve hatalarımızla beraber müsaade buyur “biz de geldik”
diyelim. Geldik ve şu mübarek gecede sana,

Yolların amansızlığını,
Nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını,
Bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz.
Bilhassa, her zaman hatalara açık duran,
Günahlara meyyal bulunan
Ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan,
Serkeş nefsimizi sana şikayet ediyoruz.
Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!
Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan
tavır ve davranışlardan arındır Ya Rabbi
Lisanlarımızı yalandan, gıybetten, senin sevmediğin,
Hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle ya Rabbi!
Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!
Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle ya Rabbi!
Niyetlerimizi ihlaslı kıl ya Rabbi!
Ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!



EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI,
EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL
GÖSTERENİ!

Şu anda duygularımız derbeder,
Davranışlarımız ahenksiz,
Çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık,
Dünyanın durumu boz-bulanık,
İşte böyle bir dağınıklık içinde sana geldik.
Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip
pişmanların ümit kapısı,
Şimdiye kadar gelip senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış;

Hiçbir pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı senin kapın, onun
başkalarından farkı da her gelene affındır.
Bizi hilm ü silminle güçlendir ve affınla bizlere muamelede bulun ya Rabbi!

EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu mübarek Regaib gecesinde binler, yüz binler senin karşında gerek burada
gerek televizyon ekranları karşısında divan durarak
Ellerimizi sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla,
kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli
kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve "biz geldik" diyoruz.
Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine,
Her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak senden uzaklığımızı
geçici dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur
ediyor, senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz ya Rabbi!

YA İLAHEL ALEMİN!
Mescitlerimizde Kur'an okunuyor,
Minarelerimizden dinin temeli ezanlar yükseliyor;
Ve biz mabetlerimizde, mescitlerimizde bülbülü hoş eda nağmeler dinlemeye
erdik, sen bu nağmeleri kesip bizi inkisara itme ya Rabbi.

Hazret-i Muhammed'i güldüren,
Kur'an'ın manasını güldüren,
Eslâfı, ervahı, eşbahı güldüren bu manzarayı makûs edip
Bütün bu gülenleri şu mübarek gece hürmetine ağlatma ya Rabbi.

EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız
yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli;
Eller yasak meyvelerde,
Ağızlar harama açık duruyor;
Gözler başkalarının kusur müfettişi..
Yalan revaçta, hıyanet sıradan bir şey,
Hak ve adaletin ismi var sadece;
Vefa Kafdağı'nın arkasında,
Ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış;
Buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta.
Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, boyunlarımızda âdeta
çelikten bir kement;
Her biri birer çukur olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve özümüzle
bütünleşip kendimiz olamıyoruz.
N’olur bu durumdan bizleri kurtar ya Rabbi!

ALLAH’IM!
Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap
Ne de tutarlı bir plâna sahibiz.
Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz;
Kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz.
Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.
Bütün bunlara rağmen ya Rabb!,
Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz.
Kendimiz edip kendimiz bulsak da,
Rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek genişlikte.
Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!

EY KAİNATIN SULTANI!
Dua edenlere cevap veren sen,
Izdırapları dindirip ihtiyaçları gideren sen,
Devrilenleri kaldırıp doğrultan sen,
Çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de sensin!
Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı;
Nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü;
Samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı.
Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi
yere sermek üzere..
Var eden sensin, yok eden de sen; uzak tutan sensin, yaklaştıran da sen;
Sen bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın neş'esini
tattırmasaydın şu söylediklerimizi söyleyemezdik.
Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını
duyur ve benliğimizde sana karşı yaklaşma heyecanları uyar ya Rabbi!
 
Üst