Yavuz Bahadıroğlu sert konuştu

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
57510.jpg



Nazım Hikmet'e ve Çetin Altan'a ödül verilmesi konusunda en sert tepki Yavuz Bahadıroğlu'ndan geldi: Bu solcuları güncelleme projesi. Sağ görüşlü yazarlar mağdur ediliyor

Türkiye’nin bazı yazar ve sanatçılara devletin üst düzey yöneticileri tarafından ödül verilip bir anlamda iade-i itibarlarının geri verilmesi kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. Konu hakkındaki yapılan yorumlarda kimileri bu çalışmaları olumlu değerlendirirken kimileri de bu projenin sanat ve fikir dünyasında ayrımcılığa sebep olduğunu ifade etti.

Nazım Hikmet’e Bakanlar Kurulu tarafından vatandaşlığının geri verilmesi ve Gazeteci-Yazar Çetin Altan’a Başbakan Erdoğan tarafından ‘Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nün takdim edilmesiyle tekrar gündeme gelen çalışmalara Moral FM Yorumcusu Yazar Yavuz Bahadıroğlu sert tepki gösterenler arasında yer aldı.

“SAĞ GÖRÜŞLÜ YAZARLAR CUMHURİYET’TEN BU YANA MAĞDUR EDİLİYOR”

Soru-Yorum programında Gazeteci Oktay Mahşer’in sorduğu “İtibar sağlayan ve onur verici bu tür ödüller neden sürekli kamuoyunda sol görüşlü olarak tanınan şahsiyetlere veriliyor?” şeklindeki soruyu cevaplandıran Bahadıroğlu, devlet erkanını bu konuda ayrımcılık yapmakla suçlayarak toplumda dindar ve sağcı olarak bilinen kişilerin Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana mağdur edildiğini vurguladı.

Bu tarz çalışmaların ‘solcuları güncelleme ve daha itibarlı hale getirme projesi’ ne dönüştüğünü belirten Bahadıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İade-i itibar konusunda 150’likler ve Osmanlı Hanedan üyeleri çeşitli yerlerde dışlanmış olarak duruyor. Onu bırakın okullarda okutulan ders kitaplarında hala Sultan Vahdettin hain olarak anılıyor. Ben çok merak ediyorum. Acaba Nazım Hikmet’i ülkeye getirmek isteyenler kominizmin yıkılmasıyla nasılsa bu kişilerin artık bir zararı olmaz düşüncesiyle mi hareket ediyorlar? Mesela Necip Fazıl’ı her ihtilal döneminde hapishaneye alan darbeciler ona bir tarziye herhangi bir tarziye vermediler. Rahmetli Adnan Menderes’e biraz olsun iade-i itibarını verenler Demokrat Parti’deki arkadaşlarına aynı şeyi yaptılar mı?”
Sol kesimdeki meslektaşlarına ödül verilmesine asla karşı olmadığının altını kalın harflerle çizen Bahadıroğlu, böyle bir çalışmaya milletin içselleştirdiği isimlerle başlanması gerektiğini söyledi.

Programda, “Sakın yanlış anlaşılmasın. Ben Nazım Hikmet’e iade-i itibarı verilmesin demiyorum. Çünkü bence kişinin ideolojik yapısı ayrı sanatı ayrıdır” diyen Tarihi Sevdiren Yazar, konuyla ilgili düşüncelerini şöyle sıraladı:

“ACABA SOLCU HÜKÜMETLERDE BİZİ BAŞ TACI EDECEKLER Mİ?”
“Devletin hala bir ayrım içinde olduklarını ve devletin tepesindekilerin bu noktada solculara yönelik bir ayrım yaptıklarını düşünüyorum. Acaba bir solcu hükümet başa geçince onlarda bizi mi baş tacı edecek? Yüz tane kitap yazdıktan sonra “Ben niye Çankaya Köşkü’ne çağrılmadım?” diye bende sorabilirim. Cumhurbaşkanı Gül’ün tercihi olarak benim gibi düşüncede olan bir sürü yazar niye Çankaya’ya çağrılmadı? Bizim suçumuz sağcı ve muhafazakar olarak bilinen Moral FM’de yorum yapmak mıdır? Bu ayrım hala var, demek ki Türkiye’de bir şeyler düzelmemiş. Hala, bazı insanların beyinlerinin sadece ya sağ lopu ya da sol lopu çalışıyor.
Hatta Türkiye’de çok okunan yazarlar varken adını hiç bilmediğimiz kişilerin adını paralara basmışlar. Mesela Abdürrahim Karakoç hangi şairden daha eksik bir şahsiyettir. Bu insanları siyasi düşüncesiyle mi yoksa sanatıyla mı değerlendireceğiz? Eğer öyle olacaksa o zaman Nazım Hikmet ya da Çetin

Altan gibi yazarların isminin orada ne işi var?


Bu memleketin sağcı ve muhafazakar yazarları Cumhuriyet döneminden beri mağdur olarak yaşamışlar. Eşref Edip, Osman Yüksel Serdengeçti, Necip Fazıl ve Cemil Meriç’i çok iyi biliyorum. Ki Cemil Meriç kendi döneminde Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük sosyologudur. Şimdi de onun talebesi Prof. Dr. Şerif Mardin o ünvanla anılıyor. Halk bu kişilere saygı gösteriyor ama devlet hiçbir şey yapmıyor. Bu memleketin dindarı zaten her dönemde mağdur olagelmiştir.


Moralhaber
http://www.moralhaber.net/
 

Münteha1

Member
"Evet, dine imale etmek ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine hizmet olur. Yoksa "Dinsizsiniz" dese, onları tecavüze sevk etmektir. Din dahilde menfi tarzda istimal edilmez. Otuz sene halife olan bir zat, menfi siyaset namına istifade edildi zannıyla şeriata gelen tecavüzü gördünüz.

Acaba şimdiki menfi siyasetçilerin fetvalarından istifade edecek kimdir, bilir misin?

Bence İslâmın en şedit hasmıdır ki, hançerini İslâmın ciğerine saplamıştır."
 

Tarihci

Marmara Tarih
Burda sayın bahadıroğlu karşı balkondan bakmış meseleye.. Bizim sağcı dindar muhafazakar şairlerimizin yazarlarımızın -devlet eliyle verilecek- itibara ihtiyaçları zaten yokki.. Bir Necip Fazıl, bir Mehmed Akif, bir Karakoç... bunlar paranın üstüne basılsa da basılmasa da, bunlara ödül verilse de verilmese de zaten itibarları çok yüksek kişiliklerdir. Ödülle, paranın üstüne basmakla itibar kazandırılmaya ihtiyacı olmayan kişilerdir, bu zaten gerek devlet gerek halk nezdinde kabul görmüştür.

Şimdiki hükümet ben özgürlükçüyüm dediği için, bazı mihenk taşı solcu isimlere ödül vererek biz sanatçıya görüşünden değil sanatından ötürü ödül veririz, kişilerin görüşleri sanatlarını tebrik edip ödül vermemize engel değildir, biz o örümcek kafalı zihniyette değiliz..-o zihniyetten kendileri de çok çektikleri için- mesajı vermişlerdir. E haliyle muhafazakar parti, bunu gösterebilmek için yine muhafazakar kişiliklere ödül verecek değildiya..
 

Münteha1

Member
Çetin Altan nasıl bir sanatı meydana getirmiştir ki bu ödüle layık görülmüştür..İhtilal şakşakçılığından başka ne gibi hizmetleri olmuştur bu vatana.Yavuz Bahadıroğluna sonuna kadar katılıyorum bu düşüncelerinde..
 
Çetin Altan nasıl bir sanatı meydana getirmiştir ki bu ödüle layık görülmüştür..İhtilal şakşakçılığından başka ne gibi hizmetleri olmuştur bu vatana.Yavuz Bahadıroğluna sonuna kadar katılıyorum bu düşüncelerinde..

kardes
çetın altan ulkemızın yetıstırdıgı en seckın yazarlarımızdan dır babasıda cok hızmet etmıştır ulkemıze :)
ama allahın ıznıyle onların son cırpınıslarını goruyoruz bıtıyor onlar
 

Münteha1

Member
kardes
çetın altan ulkemızın yetıstırdıgı en seckın yazarlarımızdan dır babasıda cok hızmet etmıştır ulkemıze :)
ama allahın ıznıyle onların son cırpınıslarını goruyoruz bıtıyor onlar

Babasını bilmemde dedesi bu şahıs..
Vatana çoook hizmetler yapmış değil mi?

Torunu Çetin Altanda yıllarca ihtilallere boşuna alkış tutmamış demek ki..Her şey aslına çekermiş..

"Şapka Kanunu'na Muhalefet" suçundan Şalcı Bacı'yı idama gönderenlerden biri, gazeteci-yazar Çetin Altan'ın dedesi Kumandan Tatar Hasan Paşa'ydı. Altan bir kitabında bu olayın kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatmıştı:
Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa'nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce "Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki" demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamıştım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde.
Erzurum'da halk içinde Şapka Kanunu'na gösterilen muhalefet üzerine Vali Paşa'yla Kumandan Tatar Hasan Paşa kafa kafaya ererek bu muhalefeti kırmak için "daha kestirmeden" bir çözüm arayışına düşmüşlerdi. İşte Şalcı Bacı'yı idama götüren gelişmeler böyle başlamıştı. Nimet Arzık'ın anlattığına göre Vali ve Kumandan Paşa şöyle demişlerdi:
Muhayyelelere dehşet salmak için kimse hükümetin emrinden dışarı çıkmasın diye n'apalım? Bir kadın asalım, inkılâplara karşı geldi diye.
 

Tarihci

Marmara Tarih
münteha kardeşim, ben yazdıklarımı çetin altan için yazmamıştım. kendisini sizin kadar biz de tanıyoruz ve sizinle aynı fikirdeyiz ancak şurda bir şeye dikkat çekme ihtiyacı duydum.

Şimdi hitler astı kesti diye onun torununu da peşinen suçlu addetmek.. sen dedene çekmişsindir demek ne kadar yanlıştır bilirsiniz. Birini suçlayacaksak eğer kendi yaptıklarından ötürü suçlamamız gerekir, atasının dedesinin hatalarını ona fatura etmemek gerekir diye düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum?
 
Üst