"Nereden nereye"... ya da "Hey gidi günler hey..."
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmada Washington'da bulunan Dikilitaş Anıtı'ndaki Osmanlıca yazıdan bahsetmesi oldukça manidar.
Bu sözler Türk-Amerikan ilişkilerinin sanıldığı gibi Cumhuriyet döneminde başladığına değil, Osmanlı döneminde başladığına dair özel bir vurguydu!
Türk-Amerikan ilişkileri Osmanlı'nın önemli bir dünya gücü olduğu dönemlere kadar gider.
Osmanlı, Birleşik Devletleri "Yeni Dünya" olarak adlandırıyordu.
Amerikan ticaret gemilerinin Akdeniz'de rahatça dolaşması Osmanlı'ya bağlı Cezayir Beylerbeyliği ile yapılan anlaşma ile ancak mümkün olmuştur.
Cezayir Beylerbeyliği, Amerikan gemilerinin Akdeniz'de izinsiz dolaşmasını engelliyor ve Amerikan gemilerine el koyuyordu. İlk anlaşma gemilerin Akdeniz'de emniyet içinde dolaşması için yapıldı. Ve Amerika bunun karşılığında 20 yıl boyunca her yıl 12 bin altın ödedi.
Bu anlaşma metni Amerika'nın yaptığı ilk Türkçe anlaşmadır ve "Osmanlı Ahidname Terminolojisi" ile yazılmıştır.
Daha sonra da Amerika ile ciddi ticaret anlaşmaları yapıldı. O zaman da Amerika'nın en önemli silah alıcılarından birisi Osmanlı'ydı.
Osmanlı topraklarındaki Amerikan misyoner okullarının açılması da bu anlaşmaların yapıldığı dönemlere rastlar.
Şimdi gelelim Vashington'daki Dikilitaş anıtının üzerindeki Osmanlı tabletinin hikayesine.
Bu anıt İstanbul Sultanahmet'teki dikilitaşa benzer fakat ondan çok daha büyüktür. Yüksekliği 169 metreyi bulur. Bu da şöyle böyle 60 katlı bir gökdelen anlamına gelir. Zirvesine 898 basamaklı bir merdivenle çıkılabiliyor.
342. basamak 17 kata tekabül ediyor. İşte ABD Başkanı Obama'nın bahsettiği, Osmanlı Sultanı Abdülmecid tarafından gönderilen tablet bu katta bulunuyor.
Mermer üzerine nefis bir şekilde işlenmiş Osmanlıca kitabe üzerinde Osmanlı Tuğrası da var. Ve tabii ki bu taşın ABD'ye nasıl geldiğini anlatan hikayesi...
"... Bu taş Marmara Adası'ndan kesilmiş... Vashington nam şehre Arctic adını taşıyan yelkenli gemiyle 1854'ün bir Nisan günü ulaştırılmıştır..."
Bu dikilitaş anıtı içinde birçok ülkeye ait benzeri kitabeler bulunuyor.
Zamanın Amerikan elçisi Osmanlı'dan da buraya konulmak üzere bir tabela istiyor.
Neticede bir kitabe hazırlanıyor ve bu kitabeye yazılacak yazı için de Ziya Paşa görevlendiriliyor. Ziya Paşa'nın beyitini taşa yazma işi Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye verilmiş.
Bu kitabe o zamanın parasıyla 3750 kuruşa, bugünkü değeri ile tahminen 10 bin YTL'ye mal olmuş.
Dikilitaşta bulunan ve diğer milletlerden gelen yazıtlar, ya da tabelalarda genellikle zamanın ABD Başkanı Washington övülüyor. Ama Osmanlı öyle yapmamış, mermer tablete Sultan Abdülmecid'in temiz adının ABD ile dostluğun devamı için yazıldığını ifade etmiş.
"Devâm-ı hulleti te'yid içün Abdülmecid Han'ın
Yazıldı nâm-ı pâki seng-i bâlâya Vaşinkton'da"
Aslında Türk-Amerikan ilişkileri başlı başına bir çalışma konusu. Osmanlı'nın Amerika ile ilişkileri buraya yazılan bir iki olaydan ibaret değil. İki devlet arasında çok sayıda ticaret anlaşması mevcut.
O zaman Osmanlı Amerika ile yaptığı anlaşmalara gizli maddeler koyabiliyordu. Mesela 1830 ticaret anlaşmasında, ABD'de Osmanlı Donanması için maliyet fiyatına gemiler yapılması ve İstanbul Tersanesi'nde Amerikalı mühendisler tarafından gemi inşa edilmesi çerçevesinde teknik yardımları da öngören gizli madde vardı. Ancak bu gizli madde Amerikan senatosu tarafından reddedildi. Padişah 2. Mahmut çok kızdı ve "Frenklerin adetleri kendülerinin mukaddema söyledikleri sözden nükul etmeğe (Vazgeçmeğe) asla utanmazlar. Hemen kendülerine menafi'i olacak maslahat ne ise tervice bakarlar" diye ferman etti.
ABD Başkanı hemen harekete geçip 2. Mahmud'a bir mektup yazmış ve senatonun kabul etmediği anlaşmayı kabul edemeyeceklerini anlatmış. Ancak senatonun reddine rağmen, bu gizli madde pratikte hayata geçirilmiş, Osmanlı'ya gemi yapımıyla ilgili teknik yardımlar yapılmış.
"Nereden nereye"... ya da "Hey gidi günler hey..."
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama'nın TBMM'de yaptığı konuşmada Washington'da bulunan Dikilitaş Anıtı'ndaki Osmanlıca yazıdan bahsetmesi oldukça manidar.
Bu sözler Türk-Amerikan ilişkilerinin sanıldığı gibi Cumhuriyet döneminde başladığına değil, Osmanlı döneminde başladığına dair özel bir vurguydu!
Türk-Amerikan ilişkileri Osmanlı'nın önemli bir dünya gücü olduğu dönemlere kadar gider.
Osmanlı, Birleşik Devletleri "Yeni Dünya" olarak adlandırıyordu.
Amerikan ticaret gemilerinin Akdeniz'de rahatça dolaşması Osmanlı'ya bağlı Cezayir Beylerbeyliği ile yapılan anlaşma ile ancak mümkün olmuştur.
Cezayir Beylerbeyliği, Amerikan gemilerinin Akdeniz'de izinsiz dolaşmasını engelliyor ve Amerikan gemilerine el koyuyordu. İlk anlaşma gemilerin Akdeniz'de emniyet içinde dolaşması için yapıldı. Ve Amerika bunun karşılığında 20 yıl boyunca her yıl 12 bin altın ödedi.
Bu anlaşma metni Amerika'nın yaptığı ilk Türkçe anlaşmadır ve "Osmanlı Ahidname Terminolojisi" ile yazılmıştır.
Daha sonra da Amerika ile ciddi ticaret anlaşmaları yapıldı. O zaman da Amerika'nın en önemli silah alıcılarından birisi Osmanlı'ydı.
Osmanlı topraklarındaki Amerikan misyoner okullarının açılması da bu anlaşmaların yapıldığı dönemlere rastlar.
Şimdi gelelim Vashington'daki Dikilitaş anıtının üzerindeki Osmanlı tabletinin hikayesine.
Bu anıt İstanbul Sultanahmet'teki dikilitaşa benzer fakat ondan çok daha büyüktür. Yüksekliği 169 metreyi bulur. Bu da şöyle böyle 60 katlı bir gökdelen anlamına gelir. Zirvesine 898 basamaklı bir merdivenle çıkılabiliyor.
342. basamak 17 kata tekabül ediyor. İşte ABD Başkanı Obama'nın bahsettiği, Osmanlı Sultanı Abdülmecid tarafından gönderilen tablet bu katta bulunuyor.
Mermer üzerine nefis bir şekilde işlenmiş Osmanlıca kitabe üzerinde Osmanlı Tuğrası da var. Ve tabii ki bu taşın ABD'ye nasıl geldiğini anlatan hikayesi...
"... Bu taş Marmara Adası'ndan kesilmiş... Vashington nam şehre Arctic adını taşıyan yelkenli gemiyle 1854'ün bir Nisan günü ulaştırılmıştır..."
Bu dikilitaş anıtı içinde birçok ülkeye ait benzeri kitabeler bulunuyor.
Zamanın Amerikan elçisi Osmanlı'dan da buraya konulmak üzere bir tabela istiyor.
Neticede bir kitabe hazırlanıyor ve bu kitabeye yazılacak yazı için de Ziya Paşa görevlendiriliyor. Ziya Paşa'nın beyitini taşa yazma işi Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye verilmiş.
Bu kitabe o zamanın parasıyla 3750 kuruşa, bugünkü değeri ile tahminen 10 bin YTL'ye mal olmuş.
Dikilitaşta bulunan ve diğer milletlerden gelen yazıtlar, ya da tabelalarda genellikle zamanın ABD Başkanı Washington övülüyor. Ama Osmanlı öyle yapmamış, mermer tablete Sultan Abdülmecid'in temiz adının ABD ile dostluğun devamı için yazıldığını ifade etmiş.
"Devâm-ı hulleti te'yid içün Abdülmecid Han'ın
Yazıldı nâm-ı pâki seng-i bâlâya Vaşinkton'da"
Aslında Türk-Amerikan ilişkileri başlı başına bir çalışma konusu. Osmanlı'nın Amerika ile ilişkileri buraya yazılan bir iki olaydan ibaret değil. İki devlet arasında çok sayıda ticaret anlaşması mevcut.
O zaman Osmanlı Amerika ile yaptığı anlaşmalara gizli maddeler koyabiliyordu. Mesela 1830 ticaret anlaşmasında, ABD'de Osmanlı Donanması için maliyet fiyatına gemiler yapılması ve İstanbul Tersanesi'nde Amerikalı mühendisler tarafından gemi inşa edilmesi çerçevesinde teknik yardımları da öngören gizli madde vardı. Ancak bu gizli madde Amerikan senatosu tarafından reddedildi. Padişah 2. Mahmut çok kızdı ve "Frenklerin adetleri kendülerinin mukaddema söyledikleri sözden nükul etmeğe (Vazgeçmeğe) asla utanmazlar. Hemen kendülerine menafi'i olacak maslahat ne ise tervice bakarlar" diye ferman etti.
ABD Başkanı hemen harekete geçip 2. Mahmud'a bir mektup yazmış ve senatonun kabul etmediği anlaşmayı kabul edemeyeceklerini anlatmış. Ancak senatonun reddine rağmen, bu gizli madde pratikte hayata geçirilmiş, Osmanlı'ya gemi yapımıyla ilgili teknik yardımlar yapılmış.
"Nereden nereye"... ya da "Hey gidi günler hey..."