Yeryüzü sofrası

Muvahhid1

Well-known member
Dünyada yüz binlerce bitki ve yüz binlerce hayvanların yaratıldığını gözlerimizle görüyoruz. İnsan ise bunlardan daha farklı ve üstün bir varlık olarak yaratılmıştır. Her canlının bir hayatı vardır. Yine her canlının hayatının devam etmesi için rızkları ortaya serilmiştir. Denizin dibindeki canlıdan tutun dağların en zirvesindeki canlıya kadar hepsinin rızkları mükemmel bir şekilde gönderilmektedir.

Küçücük bir sofrayı hazırlamak ve birkaç misafirimize yemek ikram etmek bile bazen saatlerimizi alır. İmkânlarımızı kullanmakta zorluk çekeriz. Hâlbuki görüyoruz ki birbirinden farklı bitkiler ve meyveler rızka muhtaçtırlar. Yine kendi hayatlarını devam ettirmeleri hem de çiçek tohum ve meyve verebilmeleri için rızka muhtaçtırlar. Topraktan belli oranlarda aldığı minerallerle hayatlarını devam ettirmektedirler.

Dikkat edersek bitkiler topraktan beslenmektedir. Hayvanlar ise genel olarak bitkileri yiyerek hayatlarını sürdürmektedir. İnsanlar ise hem bitkilerden hem hayvanlardan istifade edip gıda almaktadırlar. Burada şunu anlamak mümkündür. İnsan merkezdir. Her şey insana hizmet etmektedir. Bakara suresinde insanın yeryüzünde Allah’ın halifesi seçkin bir temsilcisi olduğu anlatılmaktadır…

İnsan akıllı şuurlu üstün bir varlıktır. İnsana verilen akıl ve diğer duygular bunu ispat etmektedirler. Burada ben şunu hatırlatmakta fayda görüyorum.

Bizlere küçük bir hediye gönderilse vereni merak eder ve ona müteşekkir oluruz. Bir mektup gönderilse veya bir mesaj gönderilse merak edip ilgileniriz.

Her sene her mevsim gözlerimizin önüne serilen meyveler yiyecekler bir mektup bir mesaj değil midir?

Elbette insana mideyi kim vermişse, tatma duyusu olan dili kim takmışsa ona gerekli yiyecekleri gönderen de o dur.

İnsanın midesi olsaydı ve dili olsaydı fakat yiyecekler olmasaydı hiçbir anlamı olur muydu? Yine her türlü nimet ve yiyecekler olsaydı mide yaratılmasaydı bu nimetleri tartacak ve tadacak diller olmasaydı; o zaman bu nimetlerin hiçbir kıymeti kalır mıydı?

Öyleyse midenin ihtiyacını bilen ve dilin lezzet alma hissini vereni düşünmemiz gerekmez mi? Gözlerimizin önüne serilen bu yeryüzü sofrasındaki harika nimetleri bizim için yaratan Allah’a şükretmek için ne bekliyoruz.
Mülk Süresinin yirmi üçüncü ayetinde Yüce Mevla’mız “Ne kadar az şükrediyorsunuz” buyuruyor ve bizi şükre davet ediyor.

Ey Rabbimiz sana şükretmekte bizler aciz kalıyoruz. Yarattığın her bir nimet ve yarattığın varlıkların ihtiyaçları sayısınca sana şükürler olsun. Bizleri şükür ile yaşat ve şükredenlerden eyle.

Mehmet ERBAŞ
 
Üst