Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 379


bazan san’at ve hilkat cihetinde en büyüğünden daha büyük olur. Sinek, tavuktan san’atça ileri geçmezse de, geri de kalmaz. Öyleyse, büyük küçük tefrik edilmeyecek. Ya bütün esbab-ı maddiyeye taksim edilecek, veyahut bütünü birden birtek zâta verilecektir. Birinci şık muhal olduğu gibi, bu şık vâciptir, zarurîdir. Çünkü birtek zâta, yani, bir Kadîr-i Ezelîye verilse, madem bütün mevcudatın intizamat ve hikmetleriyle vücudu kat’î tahakkuk eden ilmi herşeyi ihata ediyor. Ve madem ilminde herşeyin miktarı taayyün ediyor. Ve madem, bilmüşahede, her vakit hiçten, nihayetsiz suhuletle, nihayetsiz san’atlı masnular vücuda geliyor. Ve madem o Kadîr-i Alîmin, bir kibrit çakar gibi, emr-i 1 كُنْ فَيَكُونُ ile, hangi şey olursa olsun icad edebildiğini, hadsiz kuvvetli delillerle çok risalelerde beyan ettiğimiz ve hususan Yirminci Mektup ve Yirmi Üçüncü Lem’anın âhirinde ispat edildiği gibi, hadsiz bir kudreti var. Elbette, bilmüşahede görülen harikulâde suhulet ve kolaylık, o ihata-i ilmiyeden ve azamet-i kudretten geliyor.


Meselâ, nasıl ki göze görülmeyen eczalı bir mürekkeple yazılan bir kitaba, o yazıyı göstermeye mahsus bir ecza sürülse, o koca kitap birden herbir göze vücudunu gösterip kendini okutturur. Aynen öyle de, o Kadîr-i Ezelînin ilm-i muhitinde, herşeyin suret-i mahsusası, bir miktar-ı muayyenle taayyün ediyor. O Kadîr-i Mutlak, emr-i كُنْ فَيَكُونُ ile, o hadsiz kudretiyle ve nâfiz iradesiyle, o yazıya sürülen ecza gibi, gayet kolay ve suhuletle, kudretin bir cilvesi olan kuvvetini o mahiyet-i ilmiyeye sürer, o şeye vücud-u haricî verir, göze gösterir, nukuş-u hikmetini okutturur.



[NOT]Dipnot-1  “(Allah birşeyin olmasını murad ettiği zaman, O sadece) ‘Ol’ der, o da oluverir.” Bakara Sûresi, 2:117; Yâsin Sûresi, 36:82[/NOT]






 

Kadîr-i Alîm: herşeyi bilen ve herşeye gücü yeten AllahKadîr-i Ezelî: varlığının başlangıcı ve sonu olmayıp zamanla sınırlı olmayan ve herşeye gücü yeten Allah
Kadîr-i Mutlak: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kuvvet sahibi Allahazamet-i kudret: Allah’ın kudretinin büyüklüğü
beyan etmek: açıklamak, anlatmakbilmüşahede: gözle görerek
cihet: yöncilve: görünme, yansıma
ecza: kimyevî özelliği olan maddeesbab-ı maddiye: maddî sebepler
hadsiz: sınırsız, sayısızharikulâde: olağanüstü
hikmet: fayda, gayehilkat: yaratılış
hususan: özellikleicad etme: var etme
ihata etmek: içine almak, kapsamakihata-i ilmiye: Allah’ın herşeyi kuşatan ilmi
ilm-i muhit: herşeyi içine alan ilimintizamat: düzenler
irade: isteme, dilemekat’î: kesin
kudret: güç, kuvvet, iktidarlem’a: parıltı
mahiyet-i ilmiye: ilmî mahiyet; ilmen var olan asıl, özmahlûk: yaratılmış, yaratık
mahsus: has, özelmasnu: san’at eseri
mevcudat: varlıklarmiktar-ı muayyen: belirlenmiş miktar, ölçü
muhal: imkansıznihayetsiz: sınırsız
nukuş-u hikmet: her şeyi bir sebebe, gayeye, faydaya binaen yaratan Allah’ın san’atlı nakışlarınâfiz: etkili; derinlere işleyen
risale: Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisisuhulet: kolaylık
suret-i mahsusa: özel görünümtaayyün etmek: belirlemek
tahakkuk eden: gerçekleşentaksim etmek: bölüştürmek, paylaştırmak
tefrik etmek: ayırmakvâcip: gerekli, şart
vücud: varlıkvücud-u haricî: maddî vücut
vücuda gelmek: meydana gelmekâhir: son


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst