Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 399


<!-- This file was converted to xhtml by Writer2xhtml ver. 0.5 beta2. See Writer2LaTeX has moved for more info. --><META name=description content=""><META name=keywords content=""><STYLE type=text/css media=all>      body {font-family:'Trebuchet MS',Arial,serif;font-size:12.0pt}    </STYLE>İntisab-ı imanî vesikasıyla, kadîr-i mutlak öyle bir Sultana intisap edersin ki, zemin yüzünde, her baharda dört yüz bin milletten mürekkep nebâtat ve hayvânat ordularının bütün cihazatlarını kemâl-i intizamla vermekle beraber, başta insan olarak, hayvânâtın muazzam ordusunun bütün erzaklarını, değil, medenî insanların son zamanlarda keşfettikleri et ve şeker ve sair taamların hülâsaları gibi, belki yüz derece o medenî hülâsalardan daha mükemmel ve bütün taamların her nev’inden tohum ve çekirdek denilen Rahmânî hülâsalara koyup ve o hülâsaları dahi, onların pişirmelerine ve inbisatlarına dair kaderî tarifeler içinde sarıp, muhafaza için küçük sandukçalara koyup tevdi eder. O sandukçaların icadı, كُنْ emrinde bulunan ك-ن fabrikasından o kadar çabuk ve kolay ve çoklukla olur ki, Kur’ân der: “Hâlık emreder, meydana gelir.” Madem sen intisab-ı imanî tezkeresiyle böyle bir nokta-i istinad bulabildiğinden, hadsiz bir kuvvete ve kudrete dayanabilirsin.Ben de âyetten bu dersimi aldıkça öyle bir kuvve-i mâneviyeyi buldum ki, değil şimdiki düşmanlarıma, belki dünyaya meydan okuyabilir bir iktidar-ı imanî hissederek, bütün ruhumla beraber 1 حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ dedim.


ÜÇÜNCÜ MERTEBE-İ NURİYE-İ HASBİYE: Ben o gurbetler ve hastalıklar ve mazlumiyetlerin tazyikiyle dünyadan alâkamı kesilmiş bularak, ebedî bir dünyada ve bâki bir memlekette daimî bir saadete namzet olduğumu iman telkin ettiği hengâmda, tahassür akıtan of, oftan vazgeçip, beşâşet izhar eden oh, oh dedim. Fakat bu gaye-i hayal ve hedef-i ruh ve netice-i fıtratın tahakkuku, ancak




[NOT]Dipnot-1  “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.[/NOT] 


 
 
 
 Hâlık
: her şeyi yaratan Allah 

 
 
 
 Rahmânî
: Rahmân olan Allah’a ait 
Sultan: her şeyin hâkimi olan Allah beşâşet: güler yüzlülük
bâki: sonsuz, devamlı ve kalıcı cihazat: cihazlar, organlar
daimî: devamlı, süreklidair: ilgili, ait
ebedî: sonsuz erzak: rızıklar, yenilecek ve içilecek şeyler 
gaye-i hayal: hayal edilen gaye, hedef gurbet: vatanından uzak olma
hadsiz: sınırsızhayvânat: hayvanlar 
hedef-i ruh: ruhun hedefi hengâm: zaman, dönem
hülâsa: öz olarak hazırlanmış besin maddesi icad: var etme, yaratma 
iktidar-ı imanî: imandaki iktidar ve güç inbisat: genişleme, büyüme
intisab-ı imanî: iman ederek Allah’a bağlanma intisap etmek: bağlanmak 
izhar etmek: göstermek, ortaya çıkarmak kaderî: kaderle belirlenmiş 
kadîr-i mutlak: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kuvvet sahibi kemâl-i intizam: mükemmel ve eksiksiz düzen 
keşfetmek: gizli olan bir şeyi ortaya çıkarmak kudret: Allah’ın bütün âlemleri kuşatan güç ve iktidarı 
kuvve-i mâneviye: mânevi güç, moral mazlumiyet: zulme uğramışlık 
medenî: çağdaşmertebe-i nuriye-i hasbiye: “Hasbünallahu ve ni’me’l-vekîl (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.)” âyetinin mertebesi, derecesi
muazzam: azametli, çok büyük muhafaza: koruma, saklama 
mükemmel: eksiksiz mürekkep: oluşmuş
namzet olmak: aday olmaknebâtat: bitkiler
netice-i fıtrat: yaratılışın gaye ve neticesi nev’i: çeşit, tür
nokta-i istinad: dayanak noktası saadet: mutluluk
sair: diğer, başkasandukça: küçük sandık
taam: yiyecektahakkuk: gerçekleşme 
tahassür: özlem, hasret çekmetarife: bir işlemin nasıl gerçekleştirileceğini gösteren belge 
tazyik: baskıtelkin etmek: fikir aşılamak, öğüt vermek
tevdi etmek: vermektezkere: belge
vesika: belgezemin: yer
âyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle


<TBODY>
</TBODY>




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst