Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 400


<!-- This file was converted to xhtml by Writer2xhtml ver. 0.5 beta2. See Writer2LaTeX has moved for more info. --><META name=description content=""><META name=keywords content=""><STYLE type=text/css media=all>      body {font-family:'Trebuchet MS',Arial,serif;font-size:12.0pt}    </STYLE>ve ancak bütün mahlûkatının bütün harekâtlarını ve sekenatlarını ve ahvâl ve a’mallerini kavlen ve fiilen bilen ve kaydeden ve bu küçücük ve âciz-i mutlak nev-i insanı kendine dost ve muhatap eden ve bütün mahlûkat üstünde bir makam veren bir Kadîr-i Mutlakın hadsiz kudretiyle ve insana nihayetsiz inâyet ve ehemmiyet vermesiyle olabilir diye düşünürken, bu iki noktada, yani, böyle bir kudretin faaliyeti ve zâhiren bu ehemmiyetsiz insanın hakikatli ehemmiyeti hakkında imanın inkişafını ve kalbin itminânını veren bir izah istedim. Yine o âyete müracaat ettim. Dedi ki: “حَسْبُنَا’daki نَا’ya dikkat edip, seninle beraber lisan-ı hal ve lisan-ı kàl ile حَسْبُنَا’yı kimler söylüyorlar, dinle” emretti.


Birden baktım ki, hadsiz kuşlar ve kuşçuklar olan sinekler ve hesapsız hayvanlar ve nihayetsiz nebatlar ve gayetsiz ağaçlar dahi benim gibi lisan-ı hal ile   1   حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ mânâsını yad ediyorlar. Ve herkesin yâdına getiriyorlar ki, bütün şerâit-i hayatiyetlerini tekeffül eden öyle bir vekilleri var ki, birbirine benzeyen ve maddeleri bir olan yumurtalar ve birbirinin misli gibi katreler ve birbirinin aynı gibi habbeler ve birbirine müşabih çekirdeklerden, kuşların yüz bin çeşitlerini, hayvanların yüz bin tarzlarını, nebâtâtın yüz bin nev’ini ve ağaçların yüz bin sınıfını yanlışsız, noksansız, iltibassız, süslü, mizanlı, intizamlı, birbirinden ayrı fârikalı bir surette, gözümüz önünde, hususan her baharda, gayet çok, gayet kolay, gayet geniş bir dairede, gayet çoklukla halk eder, yapar bir kudretin azamet ve haşmeti içinde, beraberlik ve benzeyişlik ve birbiri içinde ve bir tarzda yapılmalarıyla vahdetini ve ehadiyetini bize gösterir. Ve böyle hadsiz mucizâtı ibraz eden bir fiil-i rububiyete, bir tasarruf-u hallâkıyete müdahale ve



[NOT]Dipnot-1  “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.[/NOT] 


 
 
 
 Kadîr-i Mutlak
: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi Allah 

 
 
 ahvâl
: hâller, davranışlar
azamet: büyüklük, yücelik a’mal: davranışlar, işler
ehadiyet: Allah’ın birliğinin her bir varlıkta ayrı ayrı görünmesi ehemmiyet: değer, önem
fiil-i rububiyet: Cenâb-ı Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan terbiye ve idare edicilik fiili fârikalı: birbirinden farklı 
gayetsiz: sayısızhabbe: dane, tohum
hadsiz: sınırsız, sayısızhakikat: asıl, esas, gerçek 
halk etmek: yaratmak harekât: hareketler
haşmet: görkemhususan: özellikle
ibraz eden: göstereniltibassız: birbirine karışmayan
inkişaf: gelişme, açılma intizamlı: düzenli, tertipli 
inâyet: Allah’tan gelen yardım, ihsan, iyilik itminân: tatmin olma
izah: açıklamakatre: damla
kavlen ve fiilen: sözle ve davranışla kudret: Allah’ın bütün âlemleri kuşatan güç ve iktidarı 
lisan-ı hal: hâl ve beden dililisan-ı kàl: söz ile anlatım
mahlûkat: varlıklar makam: derece, konum
misl: benzer mizanlı: ölçülü 
muhatap: hitap edilen mu’cizât: mu’cizeler, bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şeyler 
müdahale: karışmamüracaat etmek: başvurmak
müşabih: benzernebat: bitki
nebâtât: bitkilernev-i insan: insan türü, insanlık
nev’i: çeşit, türnihayetsiz: sınırsız
noksansız: eksiksizsekenat: sakinlik, hareketsiz oluş 
suret: biçim, şekil tasarruf-u hallâkıyet: Allah’ın yaratıcılığını dilediği şekilde göstermesi 
tekeffül eden: kefil olanvahdet: Allah’ın birliğinin bütün varlıklarda görülmesi 
vekil: sözcü, temsilci yad etmek: anmak
yâdına getirmek: hatırına getirmekzâhiren: görünürde 
âciz-i mutlak: son derece güçsüz âyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle
şerâit-i hayatiyet: hayat şartları 


<TBODY>
</TBODY>




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst