Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 404
cilveleri olduğunun pek çok kuvvetli delilleri Risale-i Nur’da tafsilen izah edilmiş.
Burada o burhanlardan üç tanesi, kısaca, gayet mâkul bir surette zikredilmiştir diye beyana başlar. Bu risaleyi gören herbir zevk-i selim ashabı hayrette kalmakla beraber, kendilerinin istifadelerinden başka, gayrılarının da istifadelerine çalışmayı lâzım buluyorlar. Hususan İkinci Burhanda beş nokta beyan ediliyor. Aklı çürük, kalbi bozuk olmayan, herhalde takdir ve tahsin ve tasviple “Mâşaallah, fetebârekâllah” diyecek; fakir, hakir görünen vücudunu teâli ettirecek harika bir mucize olduğunu derk ve tasdik edecek.
ON BEŞİNCİ RİCA HAŞİYE-1
Bir zaman Emirdağı’nda ikamete memur ve tek başıma, menzilde adeta bir haps-i münferit ve bana çok ağır gelen tarassutlar ve tahakkümlerle bana işkence vermelerinden, hayattan usandım, hapisten çıktığıma teessüf ettim. Ruh u canımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim ve “Hapis ve kabir bu tarz-ı hayata müreccahtır” diye, ya hapse veya kabre girmeye karar verirken, inâyet-i İlâhiye imdada yetişti, kalemleri teksir makinesi olan Medresetü’z-Zehrâ şakirtlerinin ellerine yeni çıkan teksir makinesini verdi. Birden, Nurun kıymettar mecmualarından her tanesi, bir kalemle beş yüz nüsha meydana geldi. Fütuhata başlamaları, o sıkıntılı hayatı bana sevdirdi, “Hadsiz şükür olsun” dedirtti.
Bir miktar sonra, Risale-i Nur’un gizli düşmanları, fütuhat-ı Nuriyeyi çekemediler, hükûmeti aleyhimize sevk ettiler. Yine hayat bana ağır gelmeye başladı. Birden inâyet-i Rabbâniye tecellî etti. En ziyade Nurlara muhtaç olan alâkadar
[NOT]Haşiye-1 Nurun telif zamanı üç sene evvel bitmiş olmasından, bu On Beşinci Rica, ileride bir Nurcu tarafından İhtiyarlar Lem’asının tekmiline, telifine mehaz olmak üzere yazıldı.[/NOT]
Denizli Hapsi: (bk. bilgiler – Denizli)
| Emirdağ: (bk. bilgiler)
|
Medresetü’z-Zehrâ: (bk. bilgiler)
| Mâşaallah: Allah dilemiş ve ne güzel yaratmış
|
aleyhinde: karşısında
| alâkadar: alakalı, ilgili
|
ashab: sahipler
| beyan etmek: açıklamak, anlatmak
|
burhan: güçlü ve sarsılmaz delil
| cilve: görünme, yansıma
|
derk etmek: anlamak, algılamak
| evvel: önce
|
fetebârekâllah: şânı ne yücedir Allah’ın
| fütuhat: fetihler, zaferler
|
fütuhat-ı Nuriye: Nur Risalelerinin yayılması
| gayr: başkası
|
hadsiz: sonsuz
| hakir: küçük, değersiz
|
haps-i münferit: tek başına hapis, hücre hapsi
| haşiye: dipnot
|
hususan: özellikle
| hükûmet: idare, yönetim
|
ikamet: yerleşme
| imdada yetişmek: yardım etmek
|
inâyet-i Rabbâniye: bütün varlıkların Rabbi olan Allah’ın inayeti, yardımı
| inâyet-i İlâhiye: Allah’ın yardımı ve gözetmesi
|
istifade: yararlanma, faydalanma
| izah etmek: açıklamak
|
kıymettar: değerli
| lem’a: parıltı
|
mecmua: benzer konularda yazılmış yazıların bir araya getirilmesiyle oluşan eser
| mehaz: kaynak
|
menzil: ev, mekân
| mu’cize: insanların benzeri yapmakta âciz oldukları Allah’ın olağanüstü eseri
|
mâkul: akla uygun
| müreccah: tercih edilen
|
nüsha: kopya
| rica: ümit
|
risale: Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi
| ruh u can: ruh ve can, büyük bir istek
|
sevk etmek: yönlendirmek
| suret: biçim, şekil
|
tafsilen: ayrıntılı olarak
| tahakküm: zorbalık etmek, baskı yapmak
|
tahsin: beğenme, birşeyin güzelliğini ilân etme
| takdir: birşeyin değerini anlama ve ilân etme
|
tarassut: gözetleme
| tarz-ı hayat: hayat tarzı
|
tasdik etmek: doğrulamak, onaylamak
| tasvip: uygun bulma
|
tecellî etmek: görünmek, yansımak
| teessüf etmek: üzülmek
|
tekmil: tamamlama
| teksir makinesi: yazıları çoğaltmak için kullanılan makine
|
telif etmek: kitap yazma, yazılı eser ortaya koyma
| telif zamanı: bir kitabın yazılma zamanı
|
teâli ettirmek: yüceltmek
| vücud: varlık
|
zevk-i selim: en kusursuz, en yüksek derecedeki zevk
| zikredilmek: anılmak, belirtilmek
|
ziyade: çok, fazla
| şükür: Allah’a karşı minnet duyma, teşekkür etme
|
<TBODY>
</TBODY>