Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 405


memurlar, vazifeleri itibarıyla, müsadere edilen Nur Risalelerini kemâl-i merak ve dikkatle mütalâa ettiler. Fakat Nurlar onların kalblerini kendine taraftar eyledi. Tenkit yerine takdire başlamalarıyla Nur dershanesi çok genişlendi, maddî zararımızdan yüz derece ziyade menfaat verdi, sıkıntılı telâşlarımızı hiçe indirdi.


Sonra, gizli düşman münafıklar, hükûmetin nazar-ı dikkatini benim şahsıma çevirdiler. Eski siyasî hayatımı hatırlattırdılar. Hem adliyeyi, hem maarif dairesini, hem zabıtayı, hem Dahiliye Vekâletini evhamlandırdılar. Partilerin cereyanları ve komünistlerin perdesinde anarşistlerin tahrikâtıyla o evham genişlendi. Bizi tazyik ve tevkif ve ellerine geçen risaleleri müsadereye başladılar. Nur şakirtlerinin faaliyetine tevakkuf geldi. Benim şahsımı çürütmek fikriyle, bir kısım resmî memurlar, hiç kimsenin inanmayacağı isnatlarda bulundular, pek acip iftiraları işâaya çalıştılar. Fakat kimseyi inandıramadılar.


Sonra, pek âdi bahanelerle, zemherîrin en şiddetli soğuk günlerinde beni tevkif ederek, büyük ve gayet soğuk ve iki gün sobasız bir koğuşta, tecrid-i mutlak içinde hapsettiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar ve daima mangalımda ateş varken, zaafiyet ve hastalığımdan zor dayanabilirdim. Şimdi, bu vaziyette, hem soğuktan bir sıtma, hem dehşetli bir sıkıntı ve hiddet içinde çırpınırken, bir inâyet-i İlâhiye ile bir hakikat kalbimde inkişaf etti. Mânen, “Sen hapse medrese-i Yusufiye namı vermişsin. Hem Denizli’de, sıkıntınızdan bin derece ziyade hem ferah, hem mânevî kâr, hem oradaki mahpusların Nurlardan istifadeleri, hem büyük dairelerde Nurların fütuhatı gibi neticeler, size şekvâ yerinde binler şükrettirdi. Herbir saat hapsinizi ve sıkıntınızı on saat ibadet hükmüne getirdi, o fâni saatleri bâkileştirdi. İnşaallah, bu üçüncü medrese-i Yusufiyedeki musibetzedelerin Nurlardan istifadeleri ve teselli bulmaları, senin bu soğuk ve ağır sıkıntını hararetlendirip sevinçlere çevirecek. Ve hiddet ettiğin






 

Dahiliye Vekâleti: İçişleri BakanlığıDenizli: (bk. bilgiler)
Nurlar: Risale-i Nur Külliyatı acip: hayret verici, tuhaf
adliye: hukuk ve adalet işlerini gören devlet kuruluşu anarşist: anarşizm yanlısı, hiçbir kayıt ve kural tanımayan, kanun ve düzene karşı
bâkileştirmek: sürekli kılmak, kalıcı hale getirmek cereyan: akım
evham: kuruntular, şüphelerevhamlandırmak: kuşkulandırmak
ferah: rahatfâni: gelip geçici, ölümlü 
fütuhat: fetihler, yayılmalar hakikat: gerçek, sır 
hiddet: öfkehükûmet: idare, yönetim 
iftira: asılsız suçlamainkişaf etmek: ortaya çıkmak 
inâyet-i İlâhiye: Allah’ın yardımı ve gözetmesi inşaallah: Allah izin verirse
isnat: dayandırma, suçlama istifade: yararlanma
itibarıyla: bakımından işâa: bir haberi yayma, duyurma
kemâl-i merak: merakın son derecesi komünist: komünizm yanlısı
maarif dairesi: Millî Eğitim Bakanlığı mahpus: hapsedilen kişi
medrese-i Yusufiye: Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân’a hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishanemenfaat: fayda, yarar
musibetzede: musibete uğrayanmânen: mânevî olarak 
mânevî: mânâya ait münafık: iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
müsadere: toplatma, elden almamütalâa etmek: okumak, incelemek
nam: ad, isimnazar-ı dikkat: dikkatli bakış 
netice: son, sonuçrisale: Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi 
tahrikât: tahrikler, kışkırtmalartakdir: birşeyin değerini anlama ve ilân etme 
tazyik: baskıtecrid-i mutlak: tam bir yalnızlık, yalnız başına bırakma 
tenkit: eleştiritevakkuf: durgunluk
tevkif etmek: tutuklamakvaziyet: durum, hâl
zaafiyet: zayıflık, güçsüzlükzabıta: polis
zemherîr: 22 Aralık’tan 31 Ocak’a kadar olan şiddetli kış dönemiziyade: çok, fazla
âdi: basit, sıradanşakirt: öğrenci
şekvâ: şikâyetşükretmek: teşekkür etmek, Allah’a karşı minnet duymak 


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst