Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 412
İşte ben bu meyusiyette iken, birden, inâyet-i İlâhiye ihtiyarlığımın imdadına geldi. O karakoldaki komiser, polislerle beraber, sadık dost hükmüne geçtiler. Hiçbir vakit şapkayı başıma koymayı ihtar etmedikleri gibi, benim hizmetçilerim misilli, istediğim zaman beni şehrin etrafında gezdiriyordular.
Sonra, o karakolun karşısında, Kastamonu’nun medrese-i Nuriyesine girdim, Nurların telifine başladım. Feyzi, Emin, Hilmi, Sadık, Nazif, Salâhaddin gibi Nurun kahraman şakirtleri, Nurların neşri, teksiri için o medreseye devam ettiler. Gençlikte eski talebelerimle geçirdiğim kıymettar müzakere-i ilmiyeyi daha parlak bir surette gösterdiler.
Sonra gizli düşmanlarımız bazı memurları ve bir kısım enaniyetli hocalar ve şeyhleri aleyhimize evhamlandırdılar. Bizi Denizli hapsine, beş altı vilâyetlerden gelen Nur talebelerini, o medrese-i Yusufiyede toplanmaya vesile oldular. Bu On Altıncı Ricanın tafsilâtı, Kastamonu’dan gönderip lâhikaya geçen ve Denizli hapsinde, oradaki kardeşlerime gizli gönderdiğim küçük mektuplar ve mahkemesindeki Müdafaa Risalesidir ki, bu Ricanın hakikatini parlak gösteriyorlar. Tafsilâtını lâhikaya, müdafaama havale edip, gayet kısa işaret edeceğiz.
Ben, mahrem ve mühim mecmuaları, hususan Süfyâna ve Nurun kerametlerine dair risaleleri kömür ve odunlar altında sakladım, tâ benim vefatımdan veya baştaki başlar hakikati dinleyip akıllarını başlarına aldıktan sonra neşredilsinler diye müsterihâne dururken, birden taharrî memurları ve müddeiumumun muavini, menzilimi bastılar. O gizli ve ehemmiyetli risaleleri odunların altından çıkardılar. Hem beni tevkif edip Isparta Hapishanesine, sıhhatim muhtel bir halde gönderdiler. Ben pek çok müteellim ve Nurlara gelen o zarardan dehşetli müteessir iken, bir inâyet-i İlâhiye imdadımıza yetişti. O gizlenmiş ve ehl-i hükûmet
Denizli Hapsi: (bk. bilgiler – Denizli) | Emin: (bk. bilgiler) |
Feyzi: (bk. bilgiler – Mehmed Feyzi) | Hilmi: (bk. bilgiler) |
Isparta Hapishanesi: (bk. bilgiler – Isparta) | Kastamonu: (bk. bilgiler) |
Müdafaa Risalesi: Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur talebelerinin çeşitli mahkemelere sundukları savunmaların yer aldığı risale | Nazif: (bk. bilgiler – Ahmed Nazif Çelebi) |
Sadık: (bk. bilgiler – Sadık Demirelli) | Salâhaddin: (bk. bilgiler) |
Süfyân: âhirzamanda geleceği ve İslâm dinini yıkmak için çalışacağı sahih hadislerde haber verilen dinsiz ve münâfık bir şahıs | dair: ilgili, ait |
ehemmiyet: değer, önem | ehl-i hükûmet: yöneticiler, hükûmette olanlar |
enaniyet: benlik, gurur | evhamlandırmak: şüphelendirmek |
hakikat: doğru gerçek | havale etmek: bir işi başka birine bırakmak, yönlendirmek |
hususan: özellikle | ihtar etmek: uyarmak, hatırlatmak |
inâyet-i İlâhiye: Allah’ın yardımı, lütfu | keramet: Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görülen olağanüstü hâl ve hareket |
kıymettar: değerli | lâhika: ek, ilave |
mahrem: gizliliği olan | mecmua: belli bir konuda kaleme alınan yazıların toplandığı eser |
medrese-i Nuriye: Risale-i Nur’ların okunduğu yerler | medrese-i Yusufiye: Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân’a hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane |
menzil: ev, mekân | meyusiyet: ümitsizlik |
misilli: benzeri, gibi | muavin: yardımcı |
muhtel: halel gelmiş, bozulmuş | müdafaa: savunma |
müddeiumumî: iddia makamı, savcı | mühim: önemli |
müsterihâne: içi rahat olarak, gönül rahatlığı ile | müteellim: acı çeken |
müteessir: etkilenen, üzülen | müzakere-i ilmiye: ilmî tartışmalar |
neşir: yayma | neşretmek: yaymak |
rica: ümit | risale: Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi |
sadık: bağlı | suret: biçim, şekil |
sıhhat: sağlık | tafsilât: ayrıntılar |
taharrî memurları: araştırma memurları | talebe: öğrenci |
teksir: çoğaltma | telif: kitap yazma, yazılı eser ortaya koyma |
tevkif etmek: tutuklamak | vesile: aracı |
vilâyet: il | şakirt: öğrenci |
şeyh: bir tarikatın kurucusu ve başı |
|
<TBODY>
</TBODY>