Cevap: Yirmi Altıncı Lem'a - Sayfa 413
onları okumaya çok muhtaç olan o ehemmiyetli risaleleri kemâl-i merak ve dikkatle okumaya başlayıp, büyük resmî daireler adeta bir dershane-i Nuriye hükmüne geçti. Tenkit fikriyle takdire başladılar. Hattâ Denizli’de, hiç haberimiz yokken, fevkalâde perde altında, matbu Âyetü’l-Kübrâ’yı resmî ve gayr-ı resmî pek çok adamlar okudular, imanlarını kuvvetlendirdiler, bizim hapis musibetimizi hiçe indirdiler.
Sonra bizi Denizli hapsine aldılar. Beni tecrid-i mutlak içinde ufunetli, rutubetli, soğuk bir koğuşa soktular. İhtiyarlık, hastalık ve benim yüzümden mâsum arkadaşlarımın zahmetlerinden bana gelen çok teellüm ve Nurların tatil ve müsaderesinden gelen çok teessüf ve sıkıntı içinde çırpınırken, birden inâyet-i Rabbâniye imdada yetişti. Birden o koca hapishaneyi bir dershane-i Nuriyeye çevirip bir medrese-i Yusufiye (a.s.) olduğunu ispat ederek, Medresetü’z-Zehrâ kahramanlarının elmas kalemleriyle Nurlar intişara başladı. Hattâ o ağır şerâit içinde Nurun kahramanı, üç dört ay zarfında yirmiden ziyade Meyve ve Müdafaat Risalesinden yazdı. Hem hapiste, hem hariçte fütuhata başladılar. O musibetteki zararımızı büyük menfaatlere ve sıkıntılarımızı sevinçlere çevirdi.
1 عَسٰۤى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ sırrını tekrar gösterdi.
Sonra birinci ehl-i vukufun yanlış ve sathî zabıtlara binaen aleyhimizde şiddetli tenkitleri ve Maarif Vekilinin dehşetli hücumuyla beraber, aleyhimizde bir beyanname neşretmesiyle, hattâ bazı haberlerle bir kısmımızın idamına çalışıldığı hengâmda, bir inâyet-i Rabbâniye imdadımıza yetişti. Başta Ankara ehl-i vukufunun şiddetli tenkitlerini beklerken, takdirkârâne raporları, hattâ beş sandık Nur Risalelerinde beş on sehiv buldukları halde, mahkemede onların sehiv ve yanlış gösterdikleri noktalar ayn-ı hakikat olduğunu ve onların sehiv ve yanlış dedikleri maddelerde kendileri sehiv ettiklerini ispat ettiğimiz gibi, beş yaprak raporlarında beş on sehiv ve yanlışlarını gösterdik. Ve yedi makamata gönderdiğimiz
[NOT]Dipnot-1 “Bakarsınız, sizin hoşlanmadığınız birşey, hakkınızda hayırlı olur.” Bakara Sûresi, 2:216.[/NOT]
Denizli: (bk. bilgiler) | Denizli Hapsi: (bk. bilgiler) |
Maarif Vekili: Milli Eğitim Bakanı | Medresetü’z-Zehrâ: (bk. bilgiler) |
Meyve Risalesi: On Birinci Şuâ | Müdafaaname Risalesi: Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur talebelerinin çeşitli mahkemelere sundukları savunmaların yer aldığı risale |
Nurlar: Risale-i Nur | Nurun kahramanı: Risale-i Nur’a hizmette çok fedakârlıkta bulunan |
ayn-ı hakikat: gerçeğin kendisi | beyanname: açıklama belgesi |
binaen: dayanarak | dershane-i Nuriye: Risale-i Nur’ların okunduğu yer |
ehemmiyetli: değerli, önemli | ehl-i vukuf: bilirkişi heyeti |
fevkalâde: olağanüstü | fütuhat: fetihler, yayılmalar |
gayr-ı resmî: resmi olmayan | hariçte: dışarıda |
hengâm: zaman, dönem | intişar: yayılma |
inâyet-i Rabbâniye: Allah’ın inâyeti, yardımı | kemâl-i merak ve dikkatle: oldukça meraklı ve dikkatli bir şekilde |
makamat: makamlar, mertebeler | matbu: basılmış |
medrese-i Yusufiye: Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân’a hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer; hapishane | menfaat: fayda, yarar |
musibet: belâ, büyük sıkıntı | müsadere: toplama |
neşretmek: yayınlamak | risale: Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi |
sathî: sığ, yüzeysel | sehiv: hata, yanılgı |
takdir etmek: bir şeye gerekli değeri göstermek | takdirkârâne: takdir edercesine |
tecrid-i mutlak: tam bir yalnızlık, yalnız başına bırakma | teellüm: elem çekme |
teessüf etme: üzülme | tenkit etmek: eleştirmek |
ufunetli: kötü ve pis kokulu | zabıt: tutanak |
zarfında: içinde | ziyade: çok, fazla |
Âyetü’l-Kübrâ: en büyük delil; Risale-i Nur’da Yedinci Şuâ adlı eser | şerâit: şartlar |
<TBODY>
</TBODY>