Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Üçüncü Lem'a - Sayfa 297


<!-- This file was converted to xhtml by Writer2xhtml ver. 0.5 beta2. See Writer2LaTeX has moved for more info. --><META name=description content=""><META name=keywords content=""><STYLE type=text/css media=all>      body {font-family:'Trebuchet MS',Arial,serif;font-size:12.0pt}    </STYLE>senin mecmu-u cesedinin her tarafını görmekle beraber, münasebettar olduğun bütün kâinatı dahi görecek bir gözü ve bütün senin mazi ve müstakbel ve nesil ve aslın ve anâsırının menbalarını ve rızkının madenlerini bilecek, tanıyacak, yüz dâhi kadar bir akıl vermek lâzım geliyor. Senin gibi bu meselelerde zerre kadar aklı olmayanın bir zerresine bin Eflâtun kadar bir ilim ve şuur vermek, bin derece divanece bir hurafeciliktir.


İKİNCİ MUHAL


Senin vücudun bin kubbeli harika bir saraya benzer ki, her kubbesinde taşlar, direksiz birbirine baş başa verip muallâkta durdurulmuş. Belki senin vücudun, bin defa bu saraydan daha aciptir. Çünkü, o saray-ı vücudun, daima, kemâl-i intizamla tazelenmektedir. Gayet harika olan ruh, kalb ve mânevî letâiften kat-ı nazar, yalnız cesedindeki herbir âzâ, bir kubbeli menzil hükmündedir. Zerreler, o kubbedeki taşlar gibi birbirleriyle kemâl-i muvazene ve intizamla başbaşa verip, harika bir bina, fevkalâde bir san’at, göz ve dil gibi acip birer mucize-i kudret gösteriyorlar.


Eğer bu zerreler, şu âlemin ustasının emrine tâbi birer memur olmasalar, o vakit herbir zerre, umum o cesetteki zerrelere hem hâkim-i mutlak, hem herbirisine mahkûm-u mutlak, hem herbirisine misil, hem hâkimiyet noktasında zıt, hem yalnız Vâcibü’l-Vücuda mahsus olan ekser sıfâtın masdarı, menbaı, hem gayet mukayyet, hem gayet mutlak bir surette olmakla beraber, sırr-ı vahdetle yalnız bir Vâhid-i Ehadin eseri olabilen gayet muntazam bir masnu-u vâhidi o hadsiz zerrâta isnad etmek—zerre kadar şuuru olan, bunun pek zâhir bir muhal, belki yüz muhal olduğunu derk eder.


ÜÇÜNCÜ MUHAL


Eğer senin vücudun, Vâhid-i Ehad olan Kadîr-i Ezelînin kalemiyle mektub olmazsa






 

Eflâtun: (bk. bilgiler)Kadîr-i Ezelî: herşeye gücü yeten, varlığının başlangıcı olmayıp zamanla sınırlı olmayan Allah
Vâcibü’l-Vücud: varlığı gerekli olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan AllahVâhid-i Ehad: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah
acip: hayret verici, şaşırtıcıanâsır: unsurlar, elementler
derk etmek: anlamakdivanece: akılsızca
dâhi: son derece zeki, akıllıekser: çoğunluk
fevkalâde: olağanüstühadsiz: sınırsız, sayısız
hurafecilik: gerçekle bağdaşmayan iddialarda bulunmahâkim-i mutlak: herşey üzerinde sınırsız egemenlik sahibi olan
hâkimiyet: egemenlik, hükümranlıkintizam: düzen
isnad etmek: dayandırmakkat-ı nazar: görmezden gelme
kemâl-i intizam: mükemmel bir düzenkemâl-i muvazene: tam bir denge, ölçü
kubbe: yarım küre şeklinde olan çatı kâinat: evren, bütün yaratılmışlar
letâif: duygularmahkûm-u mutlak: her yönüyle mahkum olmak
mahsus: has, özelmasdar: kaynak
masnu-u vâhid: tek bir elden çıkmış sanat eserimazi: geçmiş
mecmu-u cesed: vücudun tamamı, bedenmenba: kaynak
menzil: yer, mekânmisil: benzer
muallâk: asılı, boştamuhal: olması imkansız şey
mukayyet: sınırlımuntazam: düzenli
mutlak: sınırsızmu’cize-i kudret: kudret mu’cizesi
münasebettar: ilgili, bağlantılımüstakbel: gelecek
nesil ve asıl: soyrızık: yenip içilen şeyler
saray-ı vücud: bin kubbeli harika bir saraya benzetilen insan vücudusuret: biçim
sıfât: nitelikler, özelliklersırr-ı vahdet: birlik sırrı
tâbi: bağlı, uyan umum: bütün, genel
zerrât: atomlarzâhir: açık, âşikar
âlem: dünya, evrenâza: âzalar, organlar 
şuur: bilinç, idrak


<TBODY>
</TBODY>




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst