Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Üçüncü Lem'a - Sayfa 312


<META name=description content=""><META name=keywords content=""><STYLE type=text/css media=all>      body {font-family:'Trebuchet MS',Arial,serif;font-size:12.0pt}    </STYLE>İKİNCİ SUAL: Tabiattan vazgeçen ve imana gelen zat diyor ki: “Her mevcut, her cihette, her işinde ve herşeyinde ve her şe’ninde meşiet-i İlâhiyeye ve kudret-i Rabbâniyeye tâbi olması, çok azîm bir hakikattir. Azameti cihetinde dar zihinlerimize sıkışmıyor. Halbuki gözümüzle gördüğümüz bu nihayet derecede mebzuliyet, hem hilkat ve icad-ı eşyadaki hadsiz suhulet, hem sabık burhanlarınızla tahakkuk eden, vahdet yolundaki icad-ı eşyada nihayet derecede kolaylık ve suhulet, hem nass-ı Kur’ân ile beyan edilen



مَا خَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ 1

وَمَآ اَمْرُ السَّاعَةِ اِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ 2



gibi âyetlerin sarahaten gösterdikleri nihayet derecede kolaylık, o hakikat-i azîmeyi, en makbul ve en mâkul bir mesele olduğunu gösteriyorlar. Bu kolaylığın sırrı ve hikmeti nedir?”


Elcevap: Yirminci Mektubun Onuncu Kelimesi olan  3 وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ beyanında, o sır gayet vâzıh ve kat’î ve mukni bir tarzda beyan edilmiş. Hususan o mektubun zeylinde daha ziyade vuzuhla ispat edilmiş ki, bütün mevcudat, Sâni-i Vâhide isnad edildiği vakit, birtek mevcut hükmünde kolaylaşır. Eğer Vâhid-i Ehade verilmezse, birtek mahlûkun icadı bütün mevcudat kadar müşkülleşir. Ve bir çekirdek, bir ağaç kadar suubetli olur.


Eğer Sâni-i Hakikîsine verilse, kâinat bir ağaç gibi ve ağaç bir çekirdek gibi ve Cennet bir bahar gibi ve bahar bir çiçek gibi kolaylaşır, suhulet peydâ eder.




[NOT]Dipnot-1 “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir.” Lokman Sûresi, 31:28.

Dipnot-2 “Kıyametin gerçekleşmesi göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan da yakındır.” Nahl Sûresi, 16:77.

Dipnot-3 “…O herşeye hakkıyla kadirdir.” Rum Sûresi, 30:50.

[/NOT]






Sâni-i Hakikî: her şeyin gerçek anlamda san’atkârı ve yaratıcısı olan Allah
Sâni-i Vâhid: bir ve tek olan ve herşeyi san’atla yaratan Allah
Vâhid-i Ehad: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah
azamet: büyüklük
azîm: büyük, yüce
beyan etme: açıklama, anlatım
burhan: güçlü ve sarsılmaz delil
cihet: yön
hadsiz: sınırsız
hakikat: gerçek, esas
hakikat-i azîme: büyük gerçek
hikmet: sebep, ince sır
hilkat: yaratılış
hususan: özellikle
icad: var etme, yaratma
icad-ı eşya: eşyaya vücut vermek
isnad edilmek: dayandırılmak
kat’î: kesin
kudret-i Rabbâniye: her şeyi terbiye ve idare eden Allah’ın sonsuz gücü
kâinat: evren
mahlûk: varlık
makbul: kabul edilen
mebzuliyet: çokluk, bolluk
mevcudat: varlıklar
mevcut: varlık
meşiet-i İlâhiye: Allah’ın dilemesi
mukni: ikna edici
mâkul: akla uygun
müşkülleşmek: zorlaşmak
nass-ı Kur’ân: Kur’ân’ın kesin ve açık hükmü
nihayet: son
sabık: geçen, önceki
sarahaten: açıkça
suhulet peydâ etmek: kolaylaşmak, kolaylık meydana gelmek
suubetli: zor
sûhûlet: kolaylık
tabiat: materyalist düşünce; tabiat için, “insan faaliyetlerinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç” düşüncesi
tahakkuk eden: gerçekleşen
tâbi olmak: bağlı olmak
vahdet: Allah’ın birliğinin bütün varlıklarda görülmesi
vuzuh: açıklık
vâzıh: açık, aşikâr
zeyl: ek, ilave
ziyade: çok, fazla
âyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle
şe’n: temel özellik


<TBODY>
</TBODY>


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst