Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Üçüncü Lem'a - Sayfa 313


<!-- This file was converted to xhtml by Writer2xhtml ver. 0.5 beta2. See Writer2LaTeX has moved for more info. --><META name=description content=""><META name=keywords content=""><STYLE type=text/css media=all>      body {font-family:'Trebuchet MS',Arial,serif;font-size:12.0pt}    </STYLE>Ve bilmüşahede görünen hadsiz mebzuliyet ve ucuzluğun ve her nev’in suhuletle kesret-i efradı bulunmasının ve kesret-i suhulet ve sür’atle muntazam, san’atlı, kıymetli mevcudatın kolayca vücuda gelmesinin sırlarına medar olan ve hikmetlerini gösteren yüzer delillerinden ve başka risalelerde tafsilen beyan edilen bir ikisine muhtasar bir işaret ederiz.


Meselâ, nasıl ki yüz nefer bir zâbitin idaresine verilse, bir neferin yüz zâbitin idarelerine verilmesinden yüz derece daha kolay olduğu gibi; bir ordunun teçhizat-ı askeriyesi bir merkez, bir kanun, bir fabrika ve bir padişahın emrine verildiği vakit, adeta kemiyeten bir neferin teçhizatı kadar kolaylaştığı gibi, bir neferin teçhizat-ı askeriyesi müteaddit merkezlere, müteaddit fabrikalara, müteaddit kumandanlara havalesi de, adeta bir ordunun teçhizatı kadar kemiyeten müşkilâtlı oluyor. Çünkü birtek neferin teçhizatı için, bütün orduya lâzım olan fabrikaların bulunması gerektir.


Hem bir ağacın, sırr-ı vahdet cihetiyle, bir kökte, bir merkezde, bir kanunla mevâdd-ı hayatiyesi verildiğinden, binler meyve veren o ağaç, bir meyve kadar suhuletli olduğu bilmüşahede görünür. Eğer vahdetten kesrete gidilse, herbir meyveye lâzım mevâdd-ı hayatiye başka yerden verilse, herbir meyve bir ağaç kadar müşkilât peydâ eder. Belki ağacın bir enmûzeci ve fihristesi olan birtek çekirdek dahi, o ağaç kadar suubetli olur. Çünkü bir ağacın hayatına lâzım olan bütün mevâdd-ı hayatiye birtek çekirdek için de lâzım oluyor.


İşte bu misaller gibi yüzler misaller var, gösteriyorlar ki, vahdette nihayet derecede suhuletle vücuda gelen binler mevcut, şirkte ve kesrette birtek mevcuttan daha ziyade kolay olur. Sair risalelerde bu hakikat iki kere iki dört eder derecede ispat edildiğinden, onlara havale edip, burada yalnız bu suhulet ve kolaylığın ilim ve kader-i İlâhî ve kudret-i Rabbâniye nokta-i nazarında gayet mühim bir sırrını beyan edeceğiz. Şöyle ki:


Sen bir mevcutsun. Eğer Kadîr-i Ezelîye kendini versen, bir kibrit çakar gibi, hiçten, yoktan, bir emirle, hadsiz kudretiyle, seni bir anda halk eder. Eğer sen






 

Kadîr-i Ezelî: herşeye gücü yeten, varlığının başlangıcı olmayıp zamanla sınırlı olmayan Allahbeyan etmek: açıklamak
bilmüşahede: görüldüğü gibicihet: yön
enmûzec: örnekfihriste: içindekiler
hadsiz: sınırsız, sayısızhakikat: gerçek, esas
halk etmek: yaratmakhikmet: sebep, gaye, hedef
kader-i İlâhî: Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce bilip takdir etmesi, plânlamasıkemiyeten: sayısal olarak
kesret: çoklukkesret-i efrad: fertlerin çokluğu
kesret-i sûhûlet: herşeyde kolaylığın bulunmasıkudret: güç, kuvvet, iktidar
kudret-i Rabbâniye: her şeyi terbiye ve idare eden Allah’ın sonsuz kudretikıymetli: değerli
mebzuliyet: çokluk, bollukmedar olan: dayanak noktası olan, kaynak olan
mevcudat: varlıklarmevcut: varlık
mevâdd-ı hayatiye: hayat için gerekli maddelermuhtasar: kısa, özet
muntazam: düzenlimühim: önemli
müteaddit: çok sayıdamüşkilât peydâ etmek: zorluk kazanmak, zorlaşmak
müşkilâtlı: zornefer: asker, er
nev’: tür, çeşitnihayet: son
nokta-i nazar: bakış açısırisale: Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
sair: diğer, başkasuubetli: zor
sûhûletli: kolaysür’atle: hızla
sırr-ı vahdet: birlik sırrıtafsilen: ayrıntılı olarak
teçhizat: cihazlar, donanımlarteçhizat-ı askeriye: askeri donanım
vahdet: birlik; Allah’ın birliğinin bütün varlıklarda görülmesivücuda gelmek: var olmak
ziyade: çok, fazlazâbit: subay
şirk: Allah ortak koşma


<TBODY>
</TBODY>




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst