İhlası kıran ve riyaya sevkeden pek çok esbabdan iki-üçünü muhtasaran beyan edeceğiz:
Birincisi: Menfaat-ı maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlası kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır.
Evet hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-ı ihlaslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hacat-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup, vakitlerini zayi' etmemek için, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip, hürmet etmişler. Fakat bu muavenet ve menfaat istenilmez, belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla lisan-ı hal ile dahi istenilmez, belki ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlası zedelenir. Hem ﻭَﻟﺎَ ﺗَﺸْﺘَﺮُﻭﺍ ﺑِﺎَﻳَﺎﺗِﻰ ﺛَﻤَﻨًﺎ ﻗَﻠِﻴﻠﺎً "Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin." Bakara Sûresi, 2:41. âyetinin nehyine yanaşır, ameli kısmen yanar.
İşte bu maddî menfaati arzu edip muntazır kalmak, sonra nefs-i emmare hodgâmlık cihetiyle, o menfaati başkasına kaptırmamak için, hakikî bir kardeşine ve o hususî hizmette arkadaşına karşı bir rekabet damarı uyandırır. İhlası zedelenir, hizmette kudsiyeti kaybeder. Ehl-i hakikat nazarında sakîl bir vaziyet alır. Ve maddî menfaati de kaybeder.
Her ne ise.. bu hamur çok su götürür, kısa kesip yalnız hakikî kardeşlerimin içinde sırr-ı ihlası ve samimî ittifakı kuvvetleştirecek iki misal söyleyeceğim.
Muhtasaran: Kısa olarak, öz olarak.
Menfaat-ı maddiye: Maddî menfaat.
Netice-i hizmet: Hizmetin neticesi, hizmetin sonucu.
Muavenet: Yardım.
Bilfiil: Uygulamada, doğrudan doğruya gerçek halinde.
Hakikat-ı ihlas: İhlasın gerçeği, özü, hakikati.
Sadıkane: Sadıkçasına, bağlılık gösterircesine, samimi şekilde.
Hacat-ı maddiye: Maddi ihtiyaçlar.
Lisan-ı hal: Hal lisanı, durum ve görünüş konuşması.
Amel: İş, çalışma, görevi yerine getirme.
Muntazır: Bekleyen, gözleyen.
Nefs-i emmare: Kötü istek ve düşünceleri uyandırıp yapmaya kuvvetli şekilde zorlayan nefis.
Hodgâmlık: Kendi keyfini düşünen, bencil.
Kudsiyet: Mukaddeslik, kutsallık.
Ehl-i hakikat: Hakikat ehli, islâmiyetin ve Kur'anın bildirdiği gerçekleri kabul edip yaşayanlar.
Sakîl: Ağır, can sıkıcı, çirkin.
Sırr-ı ihlas: İhlas sırrı.
İttifak: Söz birliği etme, anlaşma.