Normal
öncelikle ne bu sitenin Üstad'ın kendisi veya fikirleriyle bi alakası var ne de "yolcu belgeseli"nin... sitedeki reklamları görünce ve belgeseli izleyince tiksindim resmen...ama şunu da "neverminder35" nickli kişiye belirtmek isterim ki; evet Üstad'a "dimağ hastalığı" yakıştırmasında bulunmaları çok saçma ve yapımcılarının niyetini çok iyi bi şekilde ele veren bi durum. ama "İkinci olarak:22:37 dakikasında, güya Bediüzzaman Kürtlere silah olarak milliyete dayanmayı tavsiye ediyor. Ve belgeselde buna delil olarak münazarat eserinde geçiyor diyor..." başlığında münazarat'a burdaki gibi bir ifadenin bulunmadığını belirtmişsin... bende sana bi şey diyim mi, farklı farklı yayın evlerinin bastıkları risaleleri karşılaştır bak bakalım aralarında ne tutarsızlıklar var. risaleler ilk halleriye yani yazıldıkları dönem ki gibi basılmıyorlar. yayınevleri kendi fikirlerine göre belli yerleri almayıp, basmayabiliyorlar. risalelerin yayınlanmayan o kadar parçası var ki? nerden biliyorsun diyeceksin belki, onunda cevabı şu; hem okuduğum farklı yayın evlerinin kitapları arasındaki farktan böyle bi sonuca vardım hem de bu yayın evlerinden birinin bayi sorumlusunun kendi itiraflarını bizzat kendi sorum ve bizzat kendilerinin cevabıyla böyle bi karara vardım. ister inan ister inanma.
öncelikle ne bu sitenin Üstad'ın kendisi veya fikirleriyle bi alakası var ne de "yolcu belgeseli"nin... sitedeki reklamları görünce ve belgeseli izleyince tiksindim resmen...
ama şunu da "neverminder35" nickli kişiye belirtmek isterim ki; evet Üstad'a "dimağ hastalığı" yakıştırmasında bulunmaları çok saçma ve yapımcılarının niyetini çok iyi bi şekilde ele veren bi durum. ama "İkinci olarak:
22:37 dakikasında, güya Bediüzzaman Kürtlere silah olarak milliyete dayanmayı tavsiye ediyor. Ve belgeselde buna delil olarak münazarat eserinde geçiyor diyor..." başlığında münazarat'a burdaki gibi bir ifadenin bulunmadığını belirtmişsin... bende sana bi şey diyim mi, farklı farklı yayın evlerinin bastıkları risaleleri karşılaştır bak bakalım aralarında ne tutarsızlıklar var. risaleler ilk halleriye yani yazıldıkları dönem ki gibi basılmıyorlar. yayınevleri kendi fikirlerine göre belli yerleri almayıp, basmayabiliyorlar. risalelerin yayınlanmayan o kadar parçası var ki? nerden biliyorsun diyeceksin belki, onunda cevabı şu; hem okuduğum farklı yayın evlerinin kitapları arasındaki farktan böyle bi sonuca vardım hem de bu yayın evlerinden birinin bayi sorumlusunun kendi itiraflarını bizzat kendi sorum ve bizzat kendilerinin cevabıyla böyle bi karara vardım. ister inan ister inanma.