[Yorum - Hasan Ebu Nimah & Ali Ebu Nimah] Filistin uzlaşması sabote ediliyor

nuriye

Well-known member
Gazze Şeridi'ndeki katliamların sarsıntısını henüz atlatamayan Filistinlilere, geçtiğimiz hafta Kahire'de başlayan uzlaşma görüşmeleri bir umut ışığı olmuştu. Ancak bu umutlar; ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve Filistin Otoritesi liderliğinin süresi 9 Ocak'ta dolmuş olan Fetih lideri Mahmud Abbas'ın eşgüdümlü havası veren hamleleri sonucu, aniden sona erdi.

27 Şubat'ta, en önde gelenleri Fetih ve Hamas olan 13 Filistinli grup, bir uzlaşma çerçevesi oluşturduklarını açıkladı. Mısır istihbaratının etkili şefi Ömer Süleyman'ın başkanlık ettiği görüşmelerde Filistinliler, "ulusal birlik hükümeti"ni tartışacak; Filistin Kurtuluş Örgütü'nü tüm grupları, yasama ve başkanlık seçimlerini dikkate alacak şekilde yenileyecek ve emniyet güçlerini politik olmayan bir temelde yeniden oluşturacak olan komitelerin yanı sıra tüm grupların liderlerinden oluşan idarî komiteyi oluşturdular. Gayet coşkulu bir havada, 10 Mart'ta devam edilmek üzere görüşmelere ara verildi. Zaten bir hayli kırılgan olan Filistin siyasî teşekkülü darbeleri bundan sonra almaya başladı. İlki, Şarm el Şeyh zirvesine katılmak üzere uçağına binmekte olan Clinton'dan geldi. Kahire görüşmeleriyle ilgili kendisine yöneltilen soruya Clinton, her türlü uzlaşmanın veya birlik hükümetinin öncelikli şartının, Hamas'ın şiddetten vazgeçmesi, İsrail'i tanıması ve sözlerinde durması olduğu cevabını verdi.
İkinci darbe ise Ramallah'tan geldi. Abbas, yanında Solana olduğu halde, birlik hükümetinin "iki devletli çözümü" benimsemesi ve "uluslararası şartlara ve imzalanmış antlaşmalara" bağlı olması gerektiğini söyledikten sonra, Gazze'nin yeniden inşası için gelecek olan yardımların tamamının Filistin Otoritesi'nden geçmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Solana da, yolsuzluklarla bezenmiş ve sadece kendisine sadık olduğuna inandığı çalışanların maaşlarını ödeyen Otorite'nin, tek başına tüm parayı kullanması gerektiğini onayladı. Şarm el Şeyh zirvesi gerçekten de Gazze halkına yardım amacı mı taşıyordu, yoksa, Hamas'a karşı savaşı yeni yöntemlerle devam ettirmek üzere, onların acılarını sömürmekten mi ibaretti?
Hamas'ın önüne şartlar koyan Batılı diplomatların hiçbiri İsrail'den, saldırgan şiddetine son vermesini talep etmiyor. Uluslararası Af Örgütü'nün 20 Şubat tarihli raporuna göre, İsrail'in yarısından fazlası kadın ve çocuk olmak üzere, 7.000 Gazzeliyi öldürmek veya yaralamakta kullandığı silahlardan çoğu, başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler tarafından sağlanmıştı. Bu şartlar altında Filistinlilerin "şiddetten vazgeçmesi", kendini savunma hakkından vazgeçmeleri anlamına gelir. Bu da işgal altındaki hiçbir halkın yapamayacağı bir şey. Filistinliler, Mahmud Abbas aciz bir şekilde seyrederken, Batı Şeria'da her Allah'ın günü, topraklarına el konulmasına engel olmaya çalışırken vurulan silahsız Filistinlilerin yardımına ne ABD'nin ne de AB'nin koştuğunu elbette bir kenara yazacak. Tony Blair, El Cezire kendisine, inkârcı bir İsrail hükümetiyle nasıl bir ilişkide bulunacağını sorduğunda, İsrail halkının seçtiği her kimse onunla birlikte çalışmaları gerektiği cevabını verdi. Filistinliler aşağı bir ırk addedilmiyorsa, aynısı onların seçilmiş liderleri için de geçerli olmalı. Oysa bu şans onlara hiçbir zaman tanınmadı. Bölgedeki birçok kişi ABD Başkanı Barack Obama'nın, Kuzey İrlanda arabulucusu George Mitchell'i Ortadoğu temsilcisi olarak atamasından dolayı umutlandı. Ama diğer tüm alanlarda, yeni başkan, Bush idaresinin feci politikalarını uygulamaya devam etti. Yoldan dönmek için geç değil çünkü bu hatalarda ısrar etmek, sadece daha fazla başarısızlık ve daha fazla kan dökülmesi anlamına gelir. The Electronic Intifada, 4 Mart 2009
 
Üst