durmuþ göktekin
Active member
YÜK, TAŞIDIKÇA AĞIRLAŞIR!
İstanbul-Cağaloğlu’nda, 1975-80 yıllarında tanıdığım ihtiyar bir hamal vardı. 65 yaşlarındaydı, orta boylu, beyaz sakallı munis bir insandı. Sırtında semeri, kâğıtçıdan yüklendiği kâğıtları, kurşundan dizilmiş kitap formalarını matbaalara, mücellitten aldığı kitap paketlerini yayınevlerine taşırdı. Hamallıkta usta biriydi. “Hamallık deyip geçmeyin.” Hamallık da ustalık ister!
Kâğıt taşımakla, dizilmiş kurşun formaları taşımak farklıdır. Herhangi bir sebeple hamalın semerinden düşen paket kâğıtlar alınır, hamalın sırtına konur ve yerine gönderilebilir. Ama hamalın sırtından düşen kurşun formaları dağılır, yazılar karışır. Yeniden dizmek gerekir. Emek boşa gider. Zaman israf olur. Onun için her cins malzemenin taşınması ayrı bir kabiliyet, alışkanlık ve tecrübe ister.
Bizim kadim ihtiyar hamal; genç bir hamalla aldıkları yükü aynı adrese götüreceklerdi. İhtiyar hamalın aldığı yük genç hamalın yükünün iki katıydı. Genç hamal: “Biraz sonra ihtiyar yorulursa yükünün yarısını alır onu dinlendiririm” diye düşündü. Çok geçmeden ihtiyar hamal: “Mola vakti geldi, biraz dinlenelim” dedi.
Genç hamal: “Ne molası, ben daha terlemedim” dedi. Arkadaşının sözüne aldırmayan ihtiyar hamal durdu, çöktü, yükünün ipini saldı, oturdu. “Sen de dinlen” dedi. Genç hamalın canı sıkıldı. Genç ve ondan kuvvetli olduğunu, ihtiyar biriyle yola çıkmakla hata ettiğini düşündü. İhtiyar bacağını uzattı, dinlenirken, genç adam huzursuz bir şekildi ayakta dolaşmaya başladı. Dinlendikten sonra ihtiyar hamal kalktı tekrar yola devam ettiler. Bir müddet sonra ihtiyar hamal yine durdu ve dinlendi. Genç hamal, ihtiyar hamalın etrafında dolaşmaya devam etti.
İhtiyar hamal: “Yükünü indir, sen de dinlen” demesine aldırmadı ona daha çok kızdı. Sonra yine durdu ve genç hamala dinlenmesini söyledi. Arkadaşı yine dinlenmedi. Bir müddet sonra ihtiyar hamal: “Dinlenelim mi?” diye sordu. Genç hamal kızarak başını salladı.
İhtiyar hamalın kaçıncı molası olduğunu düşünürken, genç hamalın dizlerinin bağı çözüldü. Gözünün önünde karasinekler uçuşmaya başladı. Olduğu yere yığılıp kaldı. Kitap paketleri dağıldı. Semerin kayışı kolundan çıktı. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedi. Uyuyup kaldı. Bayılıp ayıldığını zannetti. Baktı ki ihtiyar hamal, genç arkadaşının yükünü de sırtına sarmış, yola devam etmeye hazırlanmış. Genç hamal bir tas su içti. İhtiyar hamal genç arkadaşının koluna girerek yürümesini söyledi. Ağır ağır yürüdüler. “Biraz sonra yine dinleniriz” diye arkadaşına cesaret verdi.
“Bak genç kardeşim; ben yılların hamalıyım. Bugüne kadar nice pehlivan yapılı adamlar gördüm. Çalışırken dinlenmek istemediklerinden yükleriyle beraber kendilerini toprağa verdiler. Bu yükleri taşımak bizim işimiz, altında ezilmek değil! Yük, taşıdıkça ağırlaşır. Dinlenerek yükünü hafifletirsin. İlerdeki yıllarda hamallığın şekli de değişecektir. O günleri ben göremem ama belki sen görürsün. Bir de, yükü kafanın içinde taşıma! Akşamları bırak ve hafifle. Sabah dinlenmiş olarak kalk ve taşımaya devam et. İnsanın işi, bugünü yarına taşımaktır. Bugünün altında ezilirsen yarın bekleyenlere bir şey götüremezsin! Gerçek şu ki, hepimiz bu hayatın hamallarıyız!”
İhtiyar hamalın omzundan tutunarak güç kazandı. En fazla da anlattıklarından istifade etti. Geleceği yüklenmeyin. İçinde bulunduğunuz zamanın yükünü taşımaya çalışın. Ulaşmadığınız zamanın yükleri altında kendinizi ezmeyin. Çünkü ömür biter iş bitmez!
05. 05. 2012
Durmuş Göktekin