molla_zehra
Well-known member
“zayi olmaz gül temennasıyla vermek hare su” Fuzuli
Gül yüzü buluşma yeridir,en temel kavuşma gül yüzünde gerçekleşir.
Çünkü gül yüzler bakışı aşka dönüştürür.
Bakış ki,aşkın maşuka dönüşüdür;ilk tanışma ve son ayrılıktır.
Sonra mayelenir bakış; bakış aşk olur,bakış vuslat olur.
Aşık ve maşuk tanışmaktan öte geçerler,geri döner ve sanki birbirlerini hatırlamış olurlar.
İlk bakışma sonsuz beklemelerin durulduğu bir gül olur.Güzellik gül yaprağında beklemiştir aşkı.Aşk gül yüzünde güzelle buluşur.Aşk gül tenlerde görünür kılar kendini.Ve güzellik aşkın bakışında seyre dalar kendini.
O yüzden,gülden yüz çeviremeyiz.Güle uzak duramayız.Aşk ateşi örseler yüreğimizi.Kızıl kanlar gibi dolaşır tenimizi aşk.Ve kızıl utançlarla alevlenir yüzümüz.Güle döneriz,Sevgiliye döneriz.Sevgili yüzü olmadan edemeyiz.
Meğer gül,yüzüne Nazar Eden olduğu için gülmüş.Her şeyi ve herkesi Var edenin teveccühü ile gülmüş.Önce Teveccüh Eden varmış.Yokluğa yönelmiş Ebedi Güzellik Sahibi.Bilinmek dilemiş,sevilmek irade etmiş.Gizliden açığa çıkmış “Mahfi Hazine”.Hiçlik şafağı kızıla boyanmış.Varlık güzel yüzlü bir gül olmuş.Var edilen her şey bir gül yüzünde taçlanmış.
Yoksa biz dikenler idik ,yalnız bir gül hatrına bu bahçeye vardık.Varlık gülşeninde bir gül yüzünden ihyalandık.Ab-ı hayat öylece dolandı yüreğimize,tenimizde öylece kızıl utanç gülleri açtı.Edebi,iffetli gül yüzünde belledik ,tebessümü gül yaprağından dudağımıza devşirdik.Gülün son yaprağının sonrasına hayranlığımız ekledik.Beğenimizle kuşattık gülü; aşklarımızı gül yaprağına devirdik.Gülün yüzünde güldük ;güle baktık güleyazdık.
Güller olduk,güldük.Güller açıldı,güle döndük.Gül yüzünde var edilen her şeyle yüzleştik.Varedilmişler gül yüzünden gün yüzüne çıktı.Öylece gülün yüzünde buluştuk.Gül yüzünden tanış olduk.Sonra herkesi ve her şeyi oraya çağırdık.Her şeyi elimize aldık ,herkese elimizi verdik.Gülün yüzüne vardık.Bildik ki ,aslında biz sadece gül yüzünden vardık.
Ebedi Sevgili’nin teveccühüdür gülü güldüren.Kalbimize aşkı salan Sevgilinin nazarıdır ki bu kalp Sevgilinin vechesinden başkasına dönmez.”Batan şeyleri sevmez.” Yitip gidenlere gönül vermez.O’nun vechinden başkasına konmaz aşk.Aşk O’nun teveccühü ile var oldu.Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği O halkeyledi.Aşıkların bakışlarında sevgiyi O tasvir eyledi.
Ve güzellerin en güzeli Mahbuba eyledi.O’na muhabbet eyledi ,O’nu “Muhammed” eyledi.Ebedi teveccühünü O’nun vechinde kristalleştirdi.Cümle halka O’nun yüzünü gül eyledi.Değil mi ki,önceleri hiçbir şey yoktu ve illa O’nun yüzünü gül eyledi.Değil mi ki,var edilmişler O’nun yönelmesiyle varlığa yüz buldu.Öyleyse bu varlık gülşenine önce O Mahbubun gül yüzü düştü.
Biz dikenlerdik aslında.Yalnız bir gül hatrına bu bahçeye vardık.Gül ü Muhammed’in (sav)yüzünde buluştuk.Gül ü Muhammed (sav)yüzünden tanış olduk.Sonra herkesi ve her şeyi yüreğimize çağırdık.Her şeyi elimize aldık ,herkese elimizi verdik.Gülün yüzüne vardık.Gül yüzünden var olduk.
Sevgilinin teveccühü yüzüne devşiren Gül’e,
Yüzümüzü Sevgili’nin vechine çeviren Gül’e güllerce salat ,yüzlerce selam ettik..
Senai DEMİRCİ
(Zafer Dergisi’nden)
Gül yüzü buluşma yeridir,en temel kavuşma gül yüzünde gerçekleşir.
Çünkü gül yüzler bakışı aşka dönüştürür.
Bakış ki,aşkın maşuka dönüşüdür;ilk tanışma ve son ayrılıktır.
Sonra mayelenir bakış; bakış aşk olur,bakış vuslat olur.
Aşık ve maşuk tanışmaktan öte geçerler,geri döner ve sanki birbirlerini hatırlamış olurlar.
İlk bakışma sonsuz beklemelerin durulduğu bir gül olur.Güzellik gül yaprağında beklemiştir aşkı.Aşk gül yüzünde güzelle buluşur.Aşk gül tenlerde görünür kılar kendini.Ve güzellik aşkın bakışında seyre dalar kendini.
O yüzden,gülden yüz çeviremeyiz.Güle uzak duramayız.Aşk ateşi örseler yüreğimizi.Kızıl kanlar gibi dolaşır tenimizi aşk.Ve kızıl utançlarla alevlenir yüzümüz.Güle döneriz,Sevgiliye döneriz.Sevgili yüzü olmadan edemeyiz.
Meğer gül,yüzüne Nazar Eden olduğu için gülmüş.Her şeyi ve herkesi Var edenin teveccühü ile gülmüş.Önce Teveccüh Eden varmış.Yokluğa yönelmiş Ebedi Güzellik Sahibi.Bilinmek dilemiş,sevilmek irade etmiş.Gizliden açığa çıkmış “Mahfi Hazine”.Hiçlik şafağı kızıla boyanmış.Varlık güzel yüzlü bir gül olmuş.Var edilen her şey bir gül yüzünde taçlanmış.
Yoksa biz dikenler idik ,yalnız bir gül hatrına bu bahçeye vardık.Varlık gülşeninde bir gül yüzünden ihyalandık.Ab-ı hayat öylece dolandı yüreğimize,tenimizde öylece kızıl utanç gülleri açtı.Edebi,iffetli gül yüzünde belledik ,tebessümü gül yaprağından dudağımıza devşirdik.Gülün son yaprağının sonrasına hayranlığımız ekledik.Beğenimizle kuşattık gülü; aşklarımızı gül yaprağına devirdik.Gülün yüzünde güldük ;güle baktık güleyazdık.
Güller olduk,güldük.Güller açıldı,güle döndük.Gül yüzünde var edilen her şeyle yüzleştik.Varedilmişler gül yüzünden gün yüzüne çıktı.Öylece gülün yüzünde buluştuk.Gül yüzünden tanış olduk.Sonra herkesi ve her şeyi oraya çağırdık.Her şeyi elimize aldık ,herkese elimizi verdik.Gülün yüzüne vardık.Bildik ki ,aslında biz sadece gül yüzünden vardık.
Ebedi Sevgili’nin teveccühüdür gülü güldüren.Kalbimize aşkı salan Sevgilinin nazarıdır ki bu kalp Sevgilinin vechesinden başkasına dönmez.”Batan şeyleri sevmez.” Yitip gidenlere gönül vermez.O’nun vechinden başkasına konmaz aşk.Aşk O’nun teveccühü ile var oldu.Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği O halkeyledi.Aşıkların bakışlarında sevgiyi O tasvir eyledi.
Ve güzellerin en güzeli Mahbuba eyledi.O’na muhabbet eyledi ,O’nu “Muhammed” eyledi.Ebedi teveccühünü O’nun vechinde kristalleştirdi.Cümle halka O’nun yüzünü gül eyledi.Değil mi ki,önceleri hiçbir şey yoktu ve illa O’nun yüzünü gül eyledi.Değil mi ki,var edilmişler O’nun yönelmesiyle varlığa yüz buldu.Öyleyse bu varlık gülşenine önce O Mahbubun gül yüzü düştü.
Biz dikenlerdik aslında.Yalnız bir gül hatrına bu bahçeye vardık.Gül ü Muhammed’in (sav)yüzünde buluştuk.Gül ü Muhammed (sav)yüzünden tanış olduk.Sonra herkesi ve her şeyi yüreğimize çağırdık.Her şeyi elimize aldık ,herkese elimizi verdik.Gülün yüzüne vardık.Gül yüzünden var olduk.
Sevgilinin teveccühü yüzüne devşiren Gül’e,
Yüzümüzü Sevgili’nin vechine çeviren Gül’e güllerce salat ,yüzlerce selam ettik..
Senai DEMİRCİ
(Zafer Dergisi’nden)