Zekat, Allah’ın ayırdığı haktır!

Muvahhid1

Well-known member
c_320_240_0_00___files_images_content_resized-4389-1308560814.jpg




İnsanlar, parayı ben kazanıyorum, diyorlar amma bu söz yanlıştır. Geri zekâlı olsaydık tahsil yapabilir miydik? Sakat olsaydık işimizi yürütebilir miydik? Demek ki Allah’ın verdiği organlarla, imkânlarla, akılla para kazanıyoruz. İşte Allah’ın verdiği bu nimetlerle, kazandıklarımızın bir miktarını ihtiyacı olan kullara vermeye “zekat” denir.

Zekatın ölçüsü her ilmihalde vardır. Zannedildiği kadar da çok değildir. Bir misal verelim; kırk milyarı olan kişi, bir milyarını verecek.

İnsanların pek çoğu, aptal ve beceriksiz olduğu için fakir olmamıştır. Sosyal yapı ve kaderin hükmüyle fakir olmuştur.

Eğer Müslümanların bütünü gerçek manada zekatını verse, fakir Müslüman kalmaz. Ortaya, fakiri olmayan bir Müslüman millet çıkar. Sosyalistler, fakirlikle mücadele ediyorlardı. Hâlbuki İslâmiyet, 1400 sene evvel bu meseleye parmak basmış, zekatla, sadakayla fakiri olmayan bir milletin ortaya çıkmasını murad etmiştir.

Belki zekatı verirken zorlanırız. ‘Mal canın yongasıdır’ demişler. Fakat zekatı verdikten sonra da öyle seviniriz, öyle seviniriz ki tarifi mümkün değil... Allah öyle hastalıklar verir ki, hastalık parayı yer bitirir. Öyle dertlere uğrarız ki mal mülk elimizden bir anda çıkar.

Mâdemki bize böyle felaketler verilmemiş, mademki paramız var, ağız tadıyla dağıtalım paramızı... Müslüman, vermelidir. Vermese ne olacak? Bir kefenle ahirete gidecek.
Bugün para sosyal hayatın iskeleti olmuştur. Para ve servet bazı ellerde bulunmamalı. Bulunursa yine sosyalizm gelir. Dinsizlik gelir. Bu serveti dağıtmak lazım. Ne kadar dağıtırsak dağıtalım, kalanlar bize yeter! Çünkü zekat verenin rızkı artar.

Kış bütün şiddetiyle gelirken, bazı aileler odun kömür alamıyor. Odunu kömürü olmayan bir aile İslâm’ı ne kadar yaşayabilir? Bazı Müslümanlar, böyle zor durumda olan aileleri tespit edip onlara yardım edebilirler. İnsanın verdiği malla iftihar etmesi yanlıştır; çünkü mülk bizim değil, Allah’ın. Fakirin de mahcup olması doğru değil; çünkü Allah gönderiyor. Mahcup olmasın, şükretsin. “Çok şükür Allah var. İslâmiyet var. Müslüman kardeşlerimiz var” desin. Çocuğu da bu cümleleri duyar, İslâmiyet’i sever.

Zekatımızı, gönüllerini İslâm’a ısındırmak istediğimiz kişilere de verebiliriz. Bizim Ermeni bir fakir komşumuz vardı. Zekatımızı onlara verirdik. O komşumuzun çocukları Müslüman olmuştu... Osmanlı Devleti’nin asırlarca yaşamasının sırrı da budur. Vatandaşları arasında ayrım yapmaması, Müslüman’a da, gayrimüslime de aynı muamelede bulunması... Allah’ın yarattıklarıyla biz niye meşgul olmayalım? Onlara bu dini sevdirmek adına, neden onlara elimizi uzatmayalım? İslâm’ın anlayışı böyle...

Bana göre zekatın verileceği en uygun kişiler talebelerdir. Bin tane fakir, ülkeyi sarsmaz belki amma, bin tane akıllı çocuğun imkânsızlıktan dolayı okuyamaması ülkeyi kötü duruma düşürür. Zekat, Allah’ın zenginin malından fakire ayırdığı haktır! Zekatını vermeyenden Allah bu hakkı alır! Allah için verdiklerimiz, yanımıza kâr kalıyor. Baklavalar, börekler yedik, amma hepsi gitti. Fakire verdiklerimiz ise ahirete gitti. Biz ahirete gittiğimizde bizi karşılayacaklar inşallah...

Bediüzzaman buyurmuş ki;

“İşte, ey derd-i maişetle sersem olmuş ve hırs-ı dünya ile sarhoş olmuş kardeşler! Hırs bu kadar muzır ve belâlı bir şey olduğu hâlde, nasıl hırs yolunda her zilleti irtikâp ve haram-helâl demeyip her malı kabul ve hayat-ı uhreviyeye lâzım çok şeyleri feda ediyorsunuz; hattâ erkân-ı İslâmiye’nin mühim bir rüknü olan zekâtı, hırs yolunda terk ediyorsunuz? Halbuki, zekât, her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyattır. Zekâtı vermeyenin, herhâlde elinden zekât kadar bir mal çıkacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktır.” (22. Mektup)

Hekimoğlu İsmail
http://www.nurmektebi.net/yazarlar/hekimogluismail/zekat-allah-in-ayirdigi-haktir.html
 

teblið

Vefasýz
Bediüzzaman buyurmuş ki;

“İşte, ey derd-i maişetle sersem olmuş ve hırs-ı dünya ile sarhoş olmuş kardeşler! Hırs bu kadar muzır ve belâlı bir şey olduğu hâlde, nasıl hırs yolunda her zilleti irtikâp ve haram-helâl demeyip her malı kabul ve hayat-ı uhreviyeye lâzım çok şeyleri feda ediyorsunuz; hattâ erkân-ı İslâmiye’nin mühim bir rüknü olan zekâtı, hırs yolunda terk ediyorsunuz? Halbuki, zekât, her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyattır. Zekâtı vermeyenin, herhâlde elinden zekât kadar bir mal çıkacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktır.” (22. Mektup)

Ben bir dönem bu dersi işleyince öyle ürpermiştimki hatırlıyorum o gece uykum dahi gelmemişti;Zekata çok dikkat ettiğim halde genede içim rahat etmiyordu nedense;Ama Rabbim Üstadımıza Gani gani rahmet etsin ;bu konuyu okadar güzel izahat getirmişler ki kavrıyor insan.. okuyunca ezber edince daha hassas davrandım ve zamanla içim rahat etmişti..

Zamane müslümanları zekatı önemsemeselerde;Unutmamali ki Zekatta tıpkı namaz gibi İslamın şartlarından biri;Nedense bu ayrıntı unutuluyor yada dikkate alınmıyor..

Rabbim cümelimizi sabit eylesin dini üzerinde..çok zor işimiz çok zor..



 
Üst