Sofestaî: kâinatın Yaratıcısını kabul etmemek için herşeyi, hatta kendini dahi inkâr eden bir felsefî ekole bağlı kimse | addetmek: saymak, tutmak |
aksettirmek: yansıtmak | a’mâl: ameller, işler ve davranışlar |
binaenaleyh: bundan dolayı | dalâlet: hak yoldan sapkınlık, ayrılma |
desise: hile, aldatma | dünyevî: dünya ile ilgili |
ebedîleştirmek: sonsuzlaştırmak | ehemmiyet: değer, önem |
elem: acı, keder, sıkıntı | evham: kuruntular, şüpheler |
farz etmek: var saymak | fenâ olmak: yok olmak |
gafil: Allah’ı düşünmeyen ve sorumluluklarından habersiz | gaflet: âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlık |
hak: gerçek | hariç: dışında |
hatab: odun | hutame: Cehennemin bir tabakası |
hülâsa: kısaca, özet | ilelebed: sonsuza kadar |
ilâ-mâşaallah: Allah’ın dilediği, müsaade ettiği sürece | iska edilmek: sulanmak |
istifade: faydalanma, yararlanma | i’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki! |
kabilinden: türünden, gibisinden | kader: Allah’ın ezelî ilmi ile kâinatta olmuş ve olacak her şeyi bilip takdir etmesi |
kanaat: Allah’ın nasip ettiği şeye razı olma, yetinme | kezâlik: bunun gibi |
külfet: güçlük, zorluk | mahzen: depo |
matlup: istek, istenilen | mazhar: ayna |
menzil: durak, yer | menşe: kaynak |
mevki: konum, yer | muhafaza: koruma |
muttasıl: yapışık, bitişik | mütesellî: tesellî bulan, üzüntüsü dağılan |
nefis/nefs-i emmâre: insanı daima kötülüğe, zevk ve isteklere sevk eden duygu | sarf edilmek: harcanmak |
sefer: yolculuk | semere: meyve |
semeredar: meyveli, verimli | sıfât-ı İlâhiye: Allah’ın sıfatları, mukaddes özellikleri, nitelikleri |
tasarruf: dilediği gibi kullanım, idare, yönetim | tecelliyat: yansımalar, görünümler |
tegafül: gaflet etme, duyarsızlıklık, mânevî sorumluluklarından habersiz davranma | tesâkutan: her biri diğerinin hükmünü düşürür, birbirini yok eder olarak |
tevil: yorum | teâruzan: birbirine zıt, her biri diğeriyle çelişiyor olarak |
zeval: geçip gitme, yok olma | âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat |
âlem-i beka: devamlı ve kalıcı âlem, âhiret | ümitvar: ümitli olan |
şeriat: Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet | şirk-i hafî: gizli şirk, ortaklık |
şübehat: şüpheler, tereddütler |
|