Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun | Hâlık: her şeyi yaratan Allah |
Nâzım: her şeyi en mükemmel şekilde düzenleyen, tanzim eden Allah | arz: dünya |
arş: göğün en yüksek katı; Allah’ın büyüklüğünün ve yüceliğinin tecelli ettiği yer | ceberûtiyet: daimî olan kudret büyüklük ve haşmet |
celb etme: kendine çekme | cüz: kısım, parça |
efdalü’l-halk: yaratılmışların en faziletlisi, en üstünü | enzar: bakışlar, dikkatler |
eşya: varlıklar | fail: işi yapan, özne |
fert: tek, birey | gayr: diğer, başkası |
hakezâ: bunun gibi, böylece | hariç: dışında |
hüceyrat-ı bedeniye: beden hücreleri | ibâdullah: Allah’ın kulları |
imkân dairesi: varlığı da yokluğu da eşit olan varlıklar dairesi, kâinat | imâme: sarık |
intizam: düzenlilik, tertiplilik | istiklâliyet: bağımsızlık, birşeye bağlı olmayış |
ittifak: birleşme, birlik; görüş, fikir birliği | izzet: değer, itibar, yücelik |
i’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki! | kasır: eksik, noksan |
katre: damla | kellâ: asla |
kezalik: bunun gibi | kudret: güç ve iktidar |
kudret-i ezeliye: Allah’ın ezelden beri var olan ve ezelî olan sonsuz güç ve iktidarı | küll: bütün, genel |
küre: dünya | küre-i arz: yer küre, dünya |
maadâ: –den başka, –in dışında | maahaza: bununla beraber |
miskin: zavallı, muhtaç | muhit: herşeyi içine alan, kuşatan |
müdahale: karışma | mümkin: varlığı ile yokluğu eşit olan, varlığı ancak Allah’ın var etmesine bağlı olan |
mütedahil: iç içe, birbiri içinde | mütesanit olma: dayanışma içinde olma |
nakış: işleme, süsleme | nev’: çeşit, tür |
nizam: düzen | safahat: sayfalar, alanlar, aşamalar |
semâvat: gökler | seyyidü’l-enâm: bütün varlıkların efendisi |
tasarruf: dilediği gibi kullanma, yönetme | tasarrufat: dilediği gibi kullanmalar, icraat, yönetme |
tedbir: çekip çevirme, ihtiyacını karşılama, idare etme | tefvîz etmek: vazifelendirmek, görevlendirmek |
tenevvür etmek: nurlanmak, aydınlanmak | tevdi: birisine bırakmak, emanet etmek |
ulûhiyet: ibadete ve itaat edilmeye lâyık olma, ilâhlık; Cenab-ı Allah’ın ilâhlığı | yekdiğeri: bir başkası |
zerrat: zerreler | zerre: atom, maddenin en küçük parçası |
âlem: dünya, kâinat | şems: güneş |
şuûnât: fiiller, durumlar, haller, işler |
|