Göğün kucağına bırakıldı gözler. Bulutlar, kuşlar, ay, güneş, yıldızlar; mihmandarlık etmekteydiler. Göze, hoşgeldin demeleri göze hoş geldi ve yaslandı gökkucağına göz. Ayrı ayrı ders verdiler; anlattılar yağmuru, ayrılığı, peygambere itaati, harareti, sonsuzluğu göze.Gaflet harap etmiş gözünü iyice açan göz, derin bir nefes aldı. Hayran kalmıştı. Bu ne güzellikti. Kıskandı birden. Bir kusur bir eksiklik arar gibi yine çevirdi bakışlarını. Yine çevirdi... Yine, yine... Tekrarlardan yorgun düşen göz, dönüşte hatırladı ve utandı. Hatırladı mülk suresini ve utanarak bir kez daha baktı gökkucağına. "Sübhanallah" dedi.