Beğendiğiniz Mısraları Paylaşalım

NİSANUR

Well-known member
Her aşk O’na çıkar sonunda, O’ndan başkasını sevmek imkânsız gibidir.
Seven neyi sevdiğini bilse de bu böyledir, bilmese de bu böyledir.
İşte bütün hikâye:

Kim düştü kuyuya, Yûsuf mu, Yakub mu, Züleyha mı?
Zindan kimin kader, Yûsuf’un mu, Yakub’un mu, yoksa Züleyha’nın mı?
Yûsuf, Yakub ve Züleyha yok aslında.
Hepsi bir, hepsi O bir, hepsi tek bir..
 

NİSANUR

Well-known member
Bırak ey biçare feryadı, beladan kıl tevekkül
Zira feryad bela ender hata ender beladır bil

Eğer bela vereni buldunsa safa ender ata ender beladır bil
...
Cihan dolu bela başında varken ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl
Tevekkül ile bela yüzünde gül ta o da gülsün
O güldükçe küçülür eder tebeddül..
 

NİSANUR

Well-known member
guLaLe_esma.JPG


Bir gönülde iki sevda
virguli.gif
iki
Leyla olmaz!


Kimi Mecnun kimi Leyla olmaz


Bir gönülde bir
sevda
virguli.gif
bir Leyla olur…


O’da Mevla…
 

NİSANUR

Well-known member
Eller açıp yürü bugün, kana kana Risâle-i Nur’dan ışık al!
Aşka uyan, nûra kanan her zerrede rehâ var.
Hüner değil dostu düşman, yârı ağyâr eylemek;
Yâdı biliş yapasın ki, ancak dostta vefâ var.

Denizli Kahramanı Merhum Hasan Feyzi
 

NİSANUR

Well-known member
Aşk mıdır ki can-ı dil mülkünü yağma eyleyen
Aşk mıdır sinem içinde gelip de can eyleyen
Aşk mıdır ki boynuma takıp bela zincirini
Gezdirip mecnun gibi alemde rüsva eyleyen…

Aşk mıdır ki bivefa güller elinden geceler
İnletip bülbülleri ta subh-u güya eyleyen
Aşk mıdır ki bir keman ebru nigarın yadına
Ok gibi kaddimi büküp benim de ya eyleyen…
(beni iradesiz bırakarak savrulmama sebep olan) aşk mıdır..?)

Aşk mıdır ki fenni derdi okutup aşıklara
Fasl-ı babı sinemin levhinde inşa eyleyen
Aşk mıdır ki bu Muhibbi sinesine dağ vurup
Ahir anın gözleri yaşını derya eyleyen…
(Muhibbi'nin sinesine, göğsüne dağ vurup sonrasında gözlerinden akan yaşı deniz kılan aşk mıdır...?)

Kanuni Sultan Süleyman.
 

NİSANUR

Well-known member
günlerime , eğik
yüreğime , soğuk
ve vakitsiz kopartılmış leylak rengi ...
dökülen ,
yağan ,
ıslatan ,
dilsiz damlalar yıllığıydı ,
biten
evvel zaman içiydi
yarını sokağa terk edilen dünlerin birinde
bu gündüm ben ...
ve duruyordum ....

gözlerimde “bu son olsun” bakışı
duruşumdaysa bekleşip duran gitmeler...…
susuyordum
dudaklarımdaki soğuktan
açamayan çiçekler gibiydi kelimeler
oysa ki susmak
bir şeyin anlatımı olsaydı
taş ...
her şeyin ...
tartışmasız en iyi anlatanı olurdu
değildi lakin
biliyordum …
ama
unutmuşum …
hatırlayacaktım …
bir
gün …değişen ruhları tanıma senesiydi
üçe kadar sayılıp açılan gözlerin, dört mevsim incinmişliğinde …

şarkılar söylenerek büyütülmemiş sardunyalar mevsimiydi
özlemli bakışların uğramadığı bir pencere dibinde
ve ilk kuruyanların birinde
duruyordum ben
ve sararıp, soluyordum
gözlerimde “bu son olsun” bakışı
duruşumdaysa bir başınalık
ve yağmur damlaları dökülüyordu gölgemin saçlarına yine
yüreğimeyse
kimsesizlik ülkesinden küller serpiliyordu
ve içimize her serpilen, ne yazık ki
yeşil bir umutla boy verip, büyümüyordu
ki sis, ağır aksak çökerken kirpiklerime
soğuk çoktan yerleşmişti bile iliklerime
ve ben için için
değiştirmek istiyordum artık

oysa başımı kaldırıp her bakışım ayrı bir güzellikti buluta
oysa gülüşüm belki de bir bardak suydu, yüreği susuz olana
ve oysa
ne sevmeye
ne de sevilmeye
başka bir kalbim yoktu
yalnızca bu ...
bir
tek
buydu ...
anlamıyordum …
ama …
anlıycaktım …
bir
gün …

eksilen şeyleri biriktirme senesiydi iç kırıklığı dökümlerinde
ve gün gün çoğalan hiçliğin, hasat zamanı …

düşmenin sonrası ...


yağmurun damlalarca yalnızlık senesiydi buluttan
ve hüznün avlusunda kırılmış akasya dalları, esip dinmiş yorgun bir lodostan …

gökyüzünün
mavisinden birazını yeryüzüne düşürüp
deniz oluşuna şahitliğimin, sonrasıydı
ki denizin birazını uçurup bulut olduğu bir günde
ve bulutun içini döktüğü bir yağmurun altında
ellerimi kalbime siper etmiş ,,,
ıslanıyordum ben
bir de içimden cümleler kuruyordum yağmura
yağmur diliyle ama yine kendi damlalarımla
“lütfen artık din”
“lütfen artık dur”
“lütfen
artık
yağma … ”
oysa yağmur
sadece yere düşene kadar yağmurdu ...
düştükten sonraysa
hiç ...
ve oysa ben
hani gözlerinde “bu son olsun” bakışıyla bekleyen
ve soran hala; “bir sonu var mı ? ”
fark etmiyordum
o son
bendim aslında
ve duruyordum adım gibi, ışıkla,karanlığın tam ortasında
nefesim, rıhtımdan gürültüsüz ayrılan gemi
ve her bir kirpiğim
bir mezar taşıymış
gözlerimde ölen güzel günlerin, anısına …
bilmiyordum …
ama
bilecektim …
bir
gün …

donmuş göllerde, ölmüş kuğular senesiydi
ve vakitsiz kopartılmış leylak rengi,
dökülen … yağan … ıslatan …

yüreğime eğik, günlerime soğuk yağan ey yağmur ! sen bil ki,
dindi bu şiir…dindi …
ve tekrar yağmayacak bir daha asla, bu yıla …


bulutum, bitti …
 

NİSANUR

Well-known member
Bazen susmalıyım diyorum kendime, susmalıyım ki; yüreğimin sesi yüreğine ulaşsın. Beni duymamak için direnen kulakların, bari yüreğimi anlasın. Ben susmalıyım ki; tüm zor cümleler sana kalsın.. Konuşmak çok canımı yaktı, ben susayım ki biraz da canımı yakanların, CANI YANSIN..!
 

NİSANUR

Well-known member
ßiLir misin ne kötüdür insanın derdini anLatamaması, kêLimêLerin hep yarım kaLması.. "ßen" deyip susması ve "Sen"deyip ağLaması..
 

NİSANUR

Well-known member
Gül sayesinde yanmaktan kurtulan dikene bak bir.
Sen gülsün, bense senin dikeninim madem,
Gül bahçesine bensiz gitme, istemem.
Ne yazık bu yola bilmeden, rastgele girene!
Sen ey, gideceğim yolu bilen,
Sen ey yolumun ışığı,
sen ey benim değneğim,
Bensiz gitme, istemem.



Mevlana Celaleddin Rumi
 

NİSANUR

Well-known member
kelebek%2520ve%2520mum.jpg


"A benim nasiplim!
Senin aşktan yana nasibin varsa, dokunsan da, dokunmasan da yanacaksın.

İyi bil ki, bazıları hasrette de, vuslatta da yanar...
Zira onlar, aşk ateşinin sürekli temizleyen tesirine muhatap ve bu vesileyle sürekli ve pek hızlı Hakk’a yaklaşan, bahtı güzel kullardır.
Allah aşkına, aşkı zâyî etme!
Allah aşkına, aşk gibi aziz bir duyguyu, nefsinin arzularına kurban etme!
 

NİSANUR

Well-known member
Sahip olduklarinizdan verdiginizde, çok az sey vermis olursunuz;gerçek veriş, kendinizden vermektir. çünkü sahip olduklariniz, yarın ihtiyaciniz olabilir diye saklayıp korudugunuz şeylerden ibaret degil mi?
 

alem--inur

Active member
Rüzgarın şiddetiyle bir o yana bir bu yana savrulan yaprak misali bu yüreğim çok yorgun,
El ver ne olur Senin yönünde ilerlet beni..
Bende irade kalmadı..
Yolunu kaybetmiş ruh misali körlüğümle yaşıyorum..
Gözüm ol, Sana ayna et beni..
Eller bilmez, yüreğim yaralı, hep kanıyor,
Halimi gören dostlar bile kınıyor,
Sen ki avuçlarımdaki gözyaşlarına bile ehemmiyet verirsin..
Haklı et beni ne olur, hakkımı Sen savun..
Kolla ki Senin baharında açıp Senin hazanında sararayım..
Yazında yanıp ayazında üşüyeyim..
Dalımdan kopup da yoluna düşeyim..

La Reverie
 

hayru nisa

Well-known member
sen ne kadar düşünürsen düşün zaman ve şartlar senin istediğin hayatı değil kaderini yaşattırır sana. sen fark etmezsin çünkü kader sen yokmuşsun gibi değil sen istiyormuşsun gibi davranır.
 

hayru nisa

Well-known member
birileri der ki kaderimiz sözlerimizden yola çıkar.

söylediklerinize dikkat edin düşüncelerinize dönüşür,
düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür,
duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür,
davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür,
alışkanlıklarınıza dikkat edin değerlerinize dönüşür,
değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür,
karakterinize dikkat edin kaderinize dönüşür.

seçimler, seçimler
sonuç olarak kişinin seçimleri karakterini, karakteride aslında kaderini belirler
ya cehennem çukuru ya cennet bahçesi...
 
Üst