Kelimeler Güzelleştikçe
İnsanın hayatına anlam katan kelimeler, ancak insanı anlatınca ve insanı kendini Vareden'e rabtedince güzelleşiyor, anlamı bütünleşiyor, derinleşiyor. İnsanın aczini ve zaafını fark edip fakrını anlamasıyla, aczini Kudrete, fakrını Rahmete rabtetmesi olan dua insanın vazgeçilmezi. Hayatımızın en önemli sırrı, vazifesi ve anlamı. Duasız bir hayatın anlamı yok gibi. Zaten duasız bir an/ımız yok gibi.
En güzel duaları biz Rabbimizden öğreniyoruz Kur'an'la, Peygamberimizden (sav) öğreniyoruz hadislerle. Bu vesileyle "Dua Ayetleri" geldi, beraber duamızın kabulü olarak. Ayetlerle dua etmeyi hep öncelemek gerektiğini öğrenmiştik Hz. Osman"ın-ra- düzenlediği "Münacaatü'l- Kur"aniye ile. Hz.Osman'a (ra) ittiba ederek ayetlerle dua ettik.
En makbul bir dua olan "salavat"ı geçmeyelim değil mi? Aynı zamanda En Sevgilinin (asm) dünyamızdan en çok sevdiği üç şeyden biri olan "gözümün nuru namaz" diye tarif ettiği ve "salat" ismiyle külli bir dua olan namazı."Kıl Beni Ey Namaz" ve "Selam Sana Ey Nebi" dua yolculuğumuzdaki güzel ve özel duraklarımızdı. Şefaatini umarak, Rasullaha (asm) salavatın ne vazgeçilmez bir ihtiyacımız olduğunu anladık biz.
Son durak: Dua Defteri / Amel Defteri
İnsan en çok kendisi için yazar, kendini yazar, kendine yazar. İhtiyacımız neyse en çok onu ararız, sual ederiz. Bizim hayat serüvenimizde en öne çıkan ihtiyacımız dua/mız oldu. Bu ihtiyaç "Dua Defterim"le anlam bulmaya devam ediyor. "Dua Defterim" Senai"nin diliyle uğradığımız en son, en yeni durağımız, ortak duamız. "Dua Defterim"adı üstünde, duaların derlendiği, gizli yakarışlarımızın kaydedildiği, saklandığı, belki de paylaşılmak istenen kitabımız. Neden defter derseniz, yapıp ettiğimiz her şeyimizin kaydedileceği ve elimize "kitap" olarak verilecek olan "amel defterimiz"e güzel bir hatırlatma,nazire olsun diyedir. İstedik ki, fiili, ameli, kavli yaptığımız her bir şeyimiz nasıl kaydediliyorsa, gizli hatıratımızı duyan Rabbimize elimizi açtığımızda söylediklerimizi kaydedelim de inşaallah, hesap gününde elimize verilecek olana gizel bir katkısı olsun, şahidimiz olsun.
Dua Defterim, Muhammed İkbal'den Mehmet Akif'e kadar dualı diye/bildiklerimizl e, duadan yoksun zannettiğimiz insanların da dualarını içeriyor, bize aktarıyor, dünmeye sevkediyor. Kavli duamızla, bilinçsiz dualarımızı da Rabbimize sunduğumuzun, her bir zerremizin dua halinde olduğuna şahitliğimizin bir göstergesi bu aslında.
Dua etmeyen yoktur. Bazıları dua ettiğinin, acz ve fakrının farkındadır, bunu itiraf eder, bazıları etmez. Ama illa ki herkes, her an duadadır. Nefes almak duadır, mesela. Yaşamak istiyorum dersiniz her nefesinizde. Ciğerlerinizin, kalbinizin ve oksijene muhtaç her bir hücrenizin sessiz ve derin bir duasıdır nefes almak. Acıkmak da duadır. Midenizin, dilinizin, enerjiye muhtaç her bir zerrenizin.. Bunun gibi bilincinde olduğumuz veya olmadığımız her bir duamızı Rabbimize göndeririz. Rabbimiz de bizi cevaplar, duamıza icabet eder. Nefesimize oksijenle, açlığımıza binbir türlü rızıkla, tatla. Yeterki farkına varalım ve sessiz dualarımızın sesi olalım kavli dualarımızla. Sözü "Dua Defterim"e bırakıyorum:
"Ey Alemlerin Yüce Rabbi
Lütf u kereminle,
Yaşayan şehitlerden eyle bizi.
Yaşayan kelimeler sahibi,
Sıyrılarak dünyadan bir kutlu yeminle
Ahiretten yaşayan
Şu terk edilecek dünyayı."
"Şair Abdullah Yıldız"ın duası. Dünyayı ahiretten yaşamak nasıl bir şey ki.Ve şehitlik sadece nasıl öldüğümüzle ilgili midir ki.Ahirete "şahit" olarak yaşama seçeneğimiz yok muydu ki."
HAYIRLI CUMALAR
20/02/2009