Hadis Sohbetleri 2 : İsraf ve Kibir

La-Tahzen

Well-known member
53819959026193116181.jpg





Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Beraketühü Kardeşlerim;

Hadis Sohbetleri ikinci dersimize hayırlısıyla başlayalım inşallah..

Asrımızın en büyük sorunlarından biri olan israf -iktisat konusunu müzakere edeceğimiz bu dersimizde her zamanki gibi Soru - Cevap serbest..

Rabbim istifade ve istifazamızı ziyade eylesin ..Bismillah..

2. Hadis-i Şerifimiz;

[BILGI]
"Yiyip için , giyinin ,ve tasadduk edin fakat israf ve kibirden sakının."

( Buhari)
[/BILGI]



[NOT]Önceki Hadis dersimize aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. [/NOT]

Hadis Sohbetleri 1 : En Hayırlı Genç ...



SORULAR

-Yeme içme ve giyimde ölçümüz neye göre ve nasıl olmalı?

-Acaba nimetlerden kasıt yiyecek ve içeceklermi yoksa başka çeşidi varmı varsa onların israfı veya iktisadı nasıl olur?

-Hayat israfı nasıl değerlendirilmelidir? Bzi bu israftan nasıl kurtulabiliriz?

-Peki Günümüzde İsrafın boyutlarına sebeb nedir ? Eksiğimiz nerdedir özetle ?

-Hayırda israf olur mu?

-İsrafın kibire olan etkisi nedir sizce ? Kibire sürükler mi israf insanı ?

- Peki bir müslüman İsrafla -iktisat çizgisini nasıl ayarlamalıdır ?

-İsraf mı kötüdür Yoksa cimrilikmi? Aradaki ince nüans nasıl olur ? Dengemiz hangi hudutlarda olmalıki ateşe yaklaşmayalım?
 

Huseyni

Müdavim
ilk soru bizden ;
-Yeme içme ve giyimde ölçümüz neye göre ve nasıl olmalı?

Nerelerdesiniz mübarekler... Anladıklarımızı paylaşmaya devam inşallah..


Ayette ( Yiyin için fakat israf etmeyin! Allahü teâlâ israf edenleri elbette sevmez.) [Araf 31] buyuruyor. İsraf iktisadın zıddıdır. İktisat herşeyin fıtrata muhalif olmadan gerektiği kadar kullanılması. Sarfiyattan kaçınmaktır. Yemenin içmenin israfı olduğu gibi bize verilen ömür sermayesinin de israfı vardır. İsraf konusunda bazı ayetler şu şekildedir:

(Yiyin için fakat israf etmeyin! Allahü teâlâ israf edenleri elbette sevmez.) [Araf 31]

(İsraf etme! İsraf edenler şeytanların kardeşleridir.) [İsra 2627]

(Müsrifleri helak ettik.) [Enbiya 9]
(Mallarını israf edenlere bir şey vermeyin!) emri ile müsrifleri en kötü şekilde vasıflandırıp (Mallarınızı sefihlere vermeyin!) buyuruyor. (Nisa 5)

Ne israf etmeli ne de kısmalıdır. Bunların ortasını bulmak ise makbuldür. Buna iktisat etmek denir. Cömertlik de malını iktisat ile kullanmaktır. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Cimri olma israf da etme!) [İsra 29]

Cömertleri överken de buyuruyor ki:
(Onlar sarf ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.) [Furkan 67]

Ve yine Efendimiz aleyhissalatü vesselam:

(Yiyip için giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!) [Buhari] buyurmuşlardır.

Ölçülere de sonra devam edelim inşallah...
 

teblið

Vefasýz
İslam'da yasak edilen her husus mutlaka insan oğlunun hem bedenine hemde ruhsal anlamda zararlı şeylerdir dikkat edilirse;

Cenabı Allah (c.c.) ne bizim yiyip içmemize nede amelimize ihtiyacı vardır..Rahmeti engin olan Hakk Teala aslında gene bizlerin iyiliği için her işte olduğu gibi yeme ve içmedede denge koymuştur;;

Tıka basa dolan midenin hem kendi aktivitesini hemde diğer organların aktivitesini bozduğu Tıbbende sabittir;

Her şey bir yanada;Ashab döneminde orucunu 2 hurmayla açıp ertesi günede tekrar devam eden müminleri düşündükçe insan fazla yemeye HAYA ediyor ...Rabbim nefsin eline bırakmasın bizleri..
 

memluk

Hatim Sorumlusu
ve aleykümselam dersimiz hayırlı bereketli istifadesi bol olsun inş..

-Yeme içme ve giyimde ölçümüz neye göre ve nasıl olmalı?

yaşadığımız şu dönemde yeme içme ve giyimde ölçümüz her zaman olduğu gibi islama göre olmalı ,
kişinin kazancına göre harcama yapması yani ayağını yorganına göre uzat sözünün gereğini yapmak gerek.
kredi kartı çıkmasıyla " aklı evde parası yanında " alışveriş çılgınlığının oldu şu günlerde,
ihtiyaca binaen değilde desinlere alınan eşyalar adet ve geleneklere göre yapılan harcamaların ötesine götürdü.

yapılan harcamalar ne aşırı olup israf etmek nede az olup cimrilik etmek ikiside yanlış.
Allah c c ayeti kerimede;
“Elini boynuna bağlı tutma (cimrilik yapma). Onu, büsbütün de açıp-saçma (İsraf da yapma), sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun.” İsra 17/29.
bu ayet bir ölçüdür.
Bir hadis-i şerifte “İktisat eden, maişetçe aile belâsını çekmez” buyrulur
Bediüzzaman hz konuyla ilgili; “İktisatsızlık yüzünden müstehlikler (tüketiciler) çoğalır, müstahsiller (üreticiler) azalır. Herkes gözünü hükûmet kapısına diker. O vakit hayat-ı içtimaiyenin (sosyal hayatın) medarı olan san'at, ticaret, ziraat tenakus eder (azalır). O millet de tedennî edip (gerileyip) sukut eder, fakir düşer.”

Hâlık-ı Rahîm(sonsuz şefkat sahibi ve her şeyi yoktan yaratan Allah), nev-i beşere(insanlığa, bütün insanlara) verdiği nimetlerin mukabilinde(karşılığında) şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasâretli(zarar etme, ziyan, kayıp) bir istihfaftır(hafife almadır, küçümsemedir). İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır(hürmettir, saygı göstermedir).



verilen nimetlere Allah c c kullardan istediği ise şükürdür , israf ise şükre zıttır ;
buyurmuş,
Acaba nimetlerden kasıt yiyecek ve içeceklermi yoksa başka çeşidi varmı varsa onların israfı veya iktisadı nasıl olur?







 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
"Yiyip için , giyinin ,ve tasadduk edin fakat israf ve kibirden sakının."

( Buhari)

Cenab-ı Hak'kın vermiş olduğu nimetlerin karşısında şükürle yani hakkıyla davranabilmek için...Son zerresine kadar kanaat ederek yaşamaya özen göstermeliyiz.

Nasıl yapabiliriz dersek ? Bu yaşantıya en güzel örnekler başta Peygamber Efendimiz olmak üzere takip edebileceğimiz kılavuz yol ve bu gibi hadisler mevcuttur.

Ustad Hazretleri de mahkemede verdiği savunmada kanaat ederek yaşadığını belirtmiştir.

Tabi israf sadece yemekte değildir.Allah (c.c) tarafından bize verilen her nimette israf etmemeliyiz.

Akıl bir nimettir..Dil bir nimettir..Vakit bir nimettir...Göz bir nimettir...Hepsinin aşırılığında boyut değişir şükür etmemiz gerekirken günaha sürükleniriz bu da israftır.

Ve bizim Peygamberimiz (Sav) lüzümsuz tek birşey dahi bulundurmamıştır.Çünkü yaptığı her fiili eylem sonrasında ümmeti için örnek olacaktı.

Ve dünya malından tek bir parça bizi kibre sürüklerse o da ziyandır.Şu hadiste olduğu gibi;


[NOT]İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!" buyurmuştu. Bir adam: "Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da: "Allah Teâla hazretleri güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise hakkın ibtali, insanların tahkiridir" buyurdular.[/NOT]

Ve Ustad Hazretlerinin de söylemiş olduğu güzel bir söz ile bitirmek isterim;

[NOT]Ey israflı, iktisadsız.. ey zulümlü, adaletsiz.. ey kirli, nezafetsiz bedbaht insan!

Bütün kâinatın ve bütün mevcudatın düstur-u hareketi olan iktisad ve nezafet ve adaleti yapmadığından, umum mevcudata muhalefetinle, manen onların nefretlerine ve hiddetlerine mazhar oluyorsun.

Neye dayanıyorsun ki; umum mevcudatı zulmünle, mizansızlığınla, israfınla, nezafetsizliğinle kızdırıyorsun?

Asa-yı Musa

[/NOT]



 

La-Tahzen

Well-known member
Acaba nimetlerden kasıt yiyecek ve içeceklermi yoksa başka çeşidi varmı varsa onların israfı veya iktisadı nasıl olur?


Rabbimizin bize verdiği aklınıza gelen herşey nimettir elbette ..başta sağlık olmak üzereakıl fikir derk etme görmek yemek içmek şükredebilmek..aklımıza ne geliyorsa bunun hududu olmadığını düşünüyorum..

verdiği göz nimetini doğru yolda kullanırsak(haram nazardan sakınırsak) elbette şükrünü eda etmiş ve israfa kaçılmamış olur inşallah..sadece gözle de değil verdiği akıl nimetini Rabbimin yolunda sarfetmek tefekkürde ibadette istimal etmek israfdan kaçınmak ..sadece somut seylerde değil sevgi sevebilmek de nimettir verdiği kalbi malayaniyat ile doldurup Mahbub-u Bakiyi unutmak ise emanete hıyanet ve de israf olur elbet..

Yani nimetlerde İnamı hissetmek Münim ismini bilmek ve derk ile israfdan kaçınmış oluruz inşallah..
 

heysem

Well-known member
yüce dinimiz islam yeme icme giyim kusam , ibadet , esya kullanimi vakit gibi v.s her konuda asiriliktan kacinmayi orata yolu tutmayi emretmistir .
yüce ALLAHta kainati ve bütün varliklari dengeli bir sekilde yaratmis ve kullarinada her hususta ölcülü ve dengeli davranmalarini emretmistir
nasil ki herseyin iki ucu vardir bir tarafa biraz agirlik cökünce o denge bozulur , tarti misali bir taraf asagida bir taraf yukarida kalir önemli olan orta yolu bulup ona göre haraket etmektir ne fazla asiriya kacmak nede fazla ksitlamaya girmemek gerek hersey ihtiyaca binaen karsilanmali .

Hz. Üstazımız sıhhatin korunması hususunda buyuruyorlar ki:
“Bedeni korumak, onun sıhhatini temin ve hıfz etmek akdem-ı feraizdendir.”

Bütün bunlarla beraber aşırı derecede yemeğe düşkünlük oburluktur. Perhizkarlık, az yemek, az içmek ve az uyumak sıhhat ve rahatı, oburluk ise zahmet ve meşakkati davet eder. Bir Hadis-i Şerifte Fahri Alem Efendimiz: “İsraf etmemek ve böbürlenmemek şartıyla yiyiniz, içiniz ve giyininiz.”, buyuruyor.

hem israf kainattaki hikmetlerede zittir . hersey bir ölcü ve düzen icerisinde yaratilmis bizde düsen ise bu hikmetlere uymak ve asiriya kacmamak .
misalen birisi bize hediye verse ve bizde onun gözü önünde o hediyeyi önemsemek ve cöpe atsak dilimizle ne kadar tesekkür etmis olsak bile tavrimizla tesekküre zit bir davranis sergilemis oluruz . Cenabi hakkin sonsuz rahmetiyle verdigi nimetleride israf etmekte o nimetlere karsi bir saygisizliktir .

biz insanlar dahi yardima muhtac birisine para verdigimizde ve o parayi uygun olmayan bir yolda harcadigini ögrendiigimizde onun bu hareketinden hoslanmayiz vede biz acidik hayir ettik o ise bizim merhametimizi kötüye kullandi deriz .

kaldiki bize her türlü sekilde faydalanmamiz icin verilen nimetlerin sükrünü ifa etmeyipte asiriya kacarak ve cimrilikte bulunarak dengeyi bozdugumuzda , elimizdekilerle yetinmeyip gözümüzü hirs bürüdügünde kendimizden asagidaki seviyedeki insanlarimzin halini tefekkür edip parmagimizi kiprdatmadigimizda nasil bir yol takip ediyoruz ve sonumuz nereye gidiyor düsünmek lazim
 

Huseyni

Müdavim
Herşeyimiz bize Allah tarafından emanet olarak verilmiş. Emanetini yüklendiğimiz bedenizmiden, manevi his ve duygularımıza, sorumluluğunu üstlendiğimiz kişilere kadar herşey bize verilmiş emanetler. Geçici bir ömürle onların sorumluluğunu üstlenmişiz. Haliyle mal-mülk sahibi biz olmadığımıza göre, o varlıklarımızı Sahibinin rızası doğrultusunda kullanmak icap eder. Asıl mal-mülk sahibi de bunların nasıl kullanılması gerektiğini, hangi şekilde kullanılırsa zarar vereceğini, hangi şekilde kullanılırsa menfaat sağlayacağını Peygamberleri ve kitapları ve onlara tabi olan müfessirler aracılığıyla bizlere bildirmiş.

İnsan fıtraten iktisadla, israf olmayanla huzur bulur dünyada bile. Fıtratımızda israf yoktur. Allah bizim varlığımızda en ufak bir israfta bulunmamış. Zira O HakÎmdir, abes iş yapmaz. Bütün mevcudiyetimiz bir mizan ve denge içinde yaratılmış. Biz fıtrata aykırı davrandığımızda yani israfı alışkanlık edindiğimizde daha bu dünyada onun cezalarını çekmeye başlıyoruz. Mesela zamanda israfa çok uyumayı misal verebiliriz. Çok uyumak insan sağlığına menfi bir etkendir. Yine çok ve malayani konuşmak konuşmada ölçüsüzlüğe sebep olduğundan dilinin cezasını daha bu dünyada çekmeye vesiledir. Çok yemek yemek, mide rahatsızlıklarıyla ceza çekmeye vesiledir. Üstad hazretleri Altıncı Söz'de orta yolu ve olması gerekeni şu misallerle çiziyor. Ve yine burada olması gerekenin dışında kullanımın, o cihazatın kıymetini ne kadar düşüreceğinden de bahsediyor. Yani israf hem tıbben ve manen bu dünyada zarar olduğu gibi; ebedi olarak o cihazlardan yoksun olmayı ve istifade edememeyi de netice verebiliyor. Çünkü israf şükrün zıddırı. Şükür ise kulluğun en birinci sebeplerindendir. Şükür Risalelesine bakılabilir.

"Meselâ göz bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, geçici, devamsız bazı güzellikleri, manzaraları seyirle şehvet ve heves-i nefsaniyeye bir kavvad derekesinde bir hizmetkâr olur. Eğer gözü, gözün Sâni-i Basîrine satsan ve Onun hesabına ve izni dairesinde çalıştırsan, o zaman şu göz, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir mütalâacısı ve şu âlemdeki mucizât-ı san’at-ı Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir arısı derecesine çıkar.

Meselâ dildeki kuvve-i zâikayı Fâtır-ı Hakîmine satmazsan, belki nefis hesabına, mide namına çalıştırsan, o vakit midenin tavlasına ve fabrikasına bir kapıcı derekesine iner, sukut eder. Eğer Rezzâk-ı Kerîme satsan, o zaman dildeki kuvve-i zâika, rahmet-i İlâhiye hazinelerinin bir nâzır-ı mâhiri ve kudret-i Samedâniye matbahlarının bir müfettiş-i şâkiri rütbesine çıkar.

İşte, ey akıl, dikkat et! Meş’um bir alet nerede, kâinat anahtarı nerede? Ey göz, güzel bak! Adi bir kavvad nerede, kütüphane-i İlâhînin mütefennin bir nâzırı nerede? Ve ey dil, iyi tat! Bir tavla kapıcısı ve bir fabrika yasakçısı nerede, hazine-i hassa-i rahmet nâzırı nerede?

Ve daha bunlar gibi başka aletleri ve âzâları kıyas etsen anlarsın ki, hakikaten mü’min Cennete lâyık ve kâfir Cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder. Ve onların herbiri öyle bir kıymet almalarının sebebi, mü’min imanıyla Hâlıkının emanetini Onun namına ve izni dairesinde istimal etmesidir. Ve kâfir hıyanet edip nefs-i emmâre hesabına çalıştırmasıdır."
 

teblið

Vefasýz
Herşey güzel iyide bana göre en büyük israf aslında hayatımız;

Boşa geçen her saniye, saat, gün, ay veya yılların, geri getirilmesi mümkün olmayan anlar,,telafisi mümkün olmayan HAYAT İSRAFIMIZ..ve bu öyle öenmli bir noktadırki bizim ahiret hayatımızı bire bir etkiler..Ömür çırası hızla yanmakta!!!

. “Kim iyi iş yaparsa mükâfatını, kim de kötülük yaparsa cezasını görecektir.” (Casiye, 15)

İnsanlar bu gerçeğe genelde duyarsız kalır. İlahi ödevlerini geciktirir, daima uzun ömürlü olacaklarını düşünür ve görevlerini ihmal ederler. Yaşları ilerledikçe günah defterleri kabarır, ümitsizliğe düşerler.

Artık bu günahlar af olunmaz. Benim yatacak yerim yoktur gibi sözlerle bu umutsuzluklarını dile getirir, hatalı eylem ve söylemlerine devam ederler. Böylece saplandıkları bataklıktan bir türlü çıkamazlar. Kullarına çok merhametli olan Yüce Allah (c.c.); âlemlere rahmet olarak gönderdiği Resulünden şu öğüdü vermesini ister:

“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan ve esirgeyendir.” (Zümer, 53) Böylece yitirilen tüm ümitler tekrar yeşerir, gönüller sevinçle dolar, günahlar bir bir terk edilir, insanlar güzel eylemlerle yarışır, “zararın yarısından dönmek kârdır” diyerek ömürlerine yeni bir sahife açmanın mutluluğunu yaşarlar.

HAYAT İSRAFI NASIL DENGELENMELİDİR..BİZ BU İSRAFTAN NASIL KURTULABİLİRİZ..?????
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
HAYAT İSRAFI NASIL DENGELENMELİDİR..BİZ BU İSRAFTAN NASIL KURTULABİLİRİZ..?????

Hadiste de denildiği gibi ;

"Yiyip için , giyinin ,ve tasadduk edin fakat israf ve kibirden sakının."

İsrafın yolunu sadaka vererek kapatmış bir şekilde Efendimiz (s.a.v ) ve paylaşmasıyla...

Lüzümlu şeylerin haricinde bir birikim yapmamıış.Birikimin olduğu anda ise yoksulla paylaşmış.

Hatta öyle ki ;kapısına geleni ömründe geri çevirmemiş.Hep var demiş asla yok dememiş.Olmadığı zamanlarda dahi yok dememiş, ilk kazancını vereceğini diyerek gönüllerin Sultanı olmuş.

Sadaka büyük ölçüde israfı giderir.Ki zaten bu şekilde yaşantımız olsa bugün dünyada ekonomik sorun,küresel kriz vs.sorunlar asla olmazdı.
 

teblið

Vefasýz
Hadiste de denildiği gibi ;



İsrafın yolunu sadaka vererek kapatmış bir şekilde Efendimiz (s.a.v ) ve paylaşmasıyla...

Lüzümlu şeylerin haricinde bir birikim yapmamıış.Birikimin olduğu anda ise yoksulla paylaşmış.

Hatta öyle ki ;kapısına geleni ömründe geri çevirmemiş.Hep var demiş asla yok dememiş.Olmadığı zamanlarda dahi yok dememiş, ilk kazancını vereceğini diyerek gönüllerin Sultanı olmuş.

Sadaka büyük ölçüde israfı giderir.Ki zaten bu şekilde yaşantımız olsa bugün dünyada ekonomik sorun,küresel kriz vs.sorunlar asla olmazdı.

vela hasıl muhterem kardeşim;

asrın insanları İSLAMI iyi etüt edip anlamaları gerekir ..yol burdan geçer ;çözümler iman potasında erir diyebilirmiyiz kardeş..
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
vela hasıl muhterem kardeşim;

asrın insanları İSLAMI iyi etüt edip anlamaları gerekir ..yol burdan geçer ;çözümler iman potasında erir diyebilirmiyiz kardeş..

Tabiki diyebiliriz...Şeksiz Şüphesiz İman hem de...

Biz kainatı okuyamıyorsak Okuyabilenlerin dürbününden bakmaya çalışmalıyız.Ama istikrarlı olarak bu dürbün gözümüze adeta kontakt lens gibi takılı kalmalı..Asla çıkarılmamalı...

Ve bu bakışımıza binaen, Kainatın En Güzel Meyvesi olan Efendimiz (S.a.V) Canımız Cananımız Allah-u Teala'nın En Sevgili Kulu...O'nu anlamaya ve yaşantısını öğrenmeye gayret edilirse ..Düğüm düğüm olan o yumağın her bükümünde bir kat yük atılarak " orjinal yaşam " konumuna geçeriz diye düşünüyorum.



Allah'a şükürler olsunki Biz bize böyle uyarıları yapan bir Peygamberin Ümmetiyiz.Ayetler Onun yaşantısı ...O Ayetlerin temsili...Ve tatbiki bu sözleri..

[NOT]
Peki Günümüzde İsrafın boyutlarına sebeb nedir ? Eksiğimiz nerdedir özetle ...?[/NOT]
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Peki Günümüzde İsrafın boyutlarına sebeb nedir ? Eksiğimiz nerdedir özetle ...?

Bu soruya cevaben tebliğ kardeşimiz " TAKVA " demişti.Takva Hz.Ömer (r.a ) 'ın da dediği gibi ;

"Takva; dikenli bir tarlada yalınayak yürümektir." Cenab-ı Hak bizleri de bu davranışlara sabitlesin inşaAllah...


Hayırda israf olur mu?

Hayır yapmakta israf olabileceğini düşünmüyorum.İkisi de birbirine çok zıt iki yol...Tezat olur hayırda israf olması....Ya da israfta hayır olması...

Hayır olan yerde Rıza vardır.Rızanın olması memnuniyetin anahtarıdır.O kapıyı da açabilecek " israf " tan uzak şükürle sağlanan iktisaddır.

Yanlışımız varsa Allah affeylesin tabi...
 

Ukbaa

Well-known member
Hayırda israf olur mu?

Bu konuyla ilgili 19. Lem'a daki kısmı paylaşmak istiyorum.

Ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyyeden olan ve belki kâinattaki nizâm-ı hikmet-i İlâhiyenin medârlarından olan iktisad ise, sefillik ve bahillik ve tama'kârlık ve hırsın bir halitası olan hısset ile hiç münasebeti yok. Yalnız, sureten bir benzeyiş var.

Bu hakikatı teyid eden bir vâkıa:

Sahabenin abâdile-i seb'a-yı meşhuresinden olan Abdullah İbn-i Ömer Hazretleri ki:

Halife-i Resûlullâh olan Fâruk-u Âzam Hazret-i Ömer'in (R.A.) en mühim ve büyük mahdumu ve sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarından olan o zat-ı mübârek çarşı içinde, alış-verişte, kırk paralık bir mes'eleden, iktisad için ve ticaretin medârı olan emniyet ve istikameti muhafaza için şiddetli münakaşa etmiş. Bir sahabe ona bakmış.

Rûy-i zemînin Halife-i Zîşanı olan Hazret-i Ömer'in mahdûmunun kırk para için münakaşasını âcib bir hısset tevehhüm ederek o imamın arkasına düşüp, ahvâlini anlamak ister.

Baktı ki Hazret-i Abdullah hâne-i mübarekine girdi. Kapıda bir fakir adam gördü. Bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti. Sonra hanesinin ikinci kapısından çıktı, diğer bir fakiri orada da gördü. Onun yanında da bir parça eğlendi; ayrıldı, gitti. Uzaktan bakan o sahabe merak etti.

Gitti o fakirlere sordu:

"İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı?"
Herbirisi dedi: "Bana bir altın verdi."

O sahabe dedi: "Fesübhânallah!

Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra hanesinde ikiyüz kuruşu kimseye sezdirmeden kemâl-i rıza-yı nefisle versin!" diye düşündü, gitti, Hazret-i Abdullah İbn-i Ömer'i gördü.

Dedi:

"Ya İmam! Bu müşkilimi hallet. Sen çarşıda böyle yaptın, hanende de şöyle yapmışsın."

Ona cevapen dedi ki: "Çarşıdaki vaziyet iktisaddan ve kemâl-i akıldan ve alış-verişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadâkatin muhafazasından gelmiş bir hâlettir; hısset değildir. Hanemdeki vaziyet, kalbin şefkatinden ve ruhun kemâlinden gelmiş bir hâlettir. Ne o hıssettir ve ne de bu israftır."
İmam-ı Azam, bu sırra işaret olarak لاَ اِسْرَافَ فِى الْخَيْرِ كَمَا لاَ خَيْرَ فِى اْلاِسْرَفِ demiş.

Yâni: "Hayırda ve ihsanda (fakat müstehak olanlara) israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur."
 

teblið

Vefasýz
Hayırda israf olur mu?

iLGİNÇ BİR SORU..;

Tezat gibi görünsede konuyla alakalı olarak;

Bence olur;Örneğin namaz abdesti ve boy abdestini düşünürsek ,Burada harcanan suyun iktisatlı ve dengeli kullanmamız hususunda Hadisler mevcut;

Abdeste ,bakarsak Hayırlı bir ameldir;Ama abdesti almak içinde dengeli davranmak gerek;;

Aklıma bu geldi ;uygunmudur fahris hocam sorunuza cevap olarak..
 

Ukbaa

Well-known member
Hadiste de denildiği gibi ;
İsrafın yolunu sadaka vererek kapatmış bir şekilde Efendimiz (s.a.v ) ve paylaşmasıyla...

Lüzümlu şeylerin haricinde bir birikim yapmamıış.Birikimin olduğu anda ise yoksulla paylaşmış.

Peygamber Efendimiz bi gün Hz. Bilal'in evine gidiyor. Ve odanın köşesinde hurma birikintisi görüyor. Ve Hz. Bilal'e soruyor. ''Bu nedir?'' diye..

Hz. Bilal'de cevaben;''Hurmadır Ya Rasulullah, Senin misafirlerin için saklıyorum'' diyor...

Efendimiz'in cevabı çok düşündürücü :

İnfak et Bilal, infak et. Arşın Rabbi eksiltir diye korkma...

O sahabi kendi nefsi için onları saklamamışken, Efendimiz İnfak et buyuruyor...
 

teblið

Vefasýz
Peygamber Efendimiz bi gün Hz. Bilal'in evine gidiyor. Ve odanın köşesinde hurma birikintisi görüyor. Ve Hz. Bilal'e soruyor. ''Bu nedir?'' diye..

Hz. Bilal'de cevaben;''Hurmadır Ya Rasulullah, Senin misafirlerin için saklıyorum'' diyor...

Efendimiz'in cevabı çok düşündürücü :

İnfak et Bilal, infak et. Arşın Rabbi eksiltir diye korkma...

O sahabi kendi nefsi için onları saklamamışken, Efendimiz İnfak et buyuruyor...

Güzel bir hahatırlatma ve hadis;

Ama bu sefer benim aklıma şu soru takılır;

Elbetteki infak güzel bir amel;Yanlız;müslüman kendisi ve ailesinin nafakasının idamesini sağlamklada yükümlüdür..Başkalarına muhtaç olmayacak şekilde yaşamak ve tasaruflu olmakta dinimizin ayrı bir güzelliği;

Aslında yine denge konusuna geliyoruz bence;Ameldede hayırda dengeli olmak önemlidir;Elbetteki sahabe gibi olmamız mümkün değildir;

kişinin gücü nisbetinde sadaka ve zekat uygun görülmüştür..her amelde bir ölçü vardır diyorum..
 

Ukbaa

Well-known member
Güzel bir hahatırlatma ve hadis;

Ama bu sefer benim aklıma şu soru takılır;

Elbetteki infak güzel bir amel;Yanlız;müslüman kendisi ve ailesinin nafakasının idamesini sağlamklada yükümlüdür..Başkalarına muhtaç olmayacak şekilde yaşamak ve tasaruflu olmakta dinimizin ayrı bir güzelliği;

Aslında yine denge konusuna geliyoruz bence;Ameldede hayırda dengeli olmak önemlidir;Elbetteki sahabe gibi olmamız mümkün değildir;

kişinin gücü nisbetinde sadaka ve zekat uygun görülmüştür..her amelde bir ölçü vardır diyorum..

konumuza şu ayet ışık tutuyor ;

"... Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı. Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz." (Bakara Suresi, 219)

 
Üst