Her Nefis Ölümü Tadacaktır
Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan ﻛُﻞُّ ﻧَﻔْﺲٍ ﺫَٓﺍﺋِﻘَﺔُ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕِ Her Nefis Ölümü Tadacaktır (Al-i İmran Suresi: 185.)âyetinin külliyetinde: "Nev'-i insanî bir nefistir, dirilmek üzere ölecek. Ve Küre-i Arz dahi bir nefistir, bâki bir surete girmek için o da ölecek. Dünya dahi bir nefistir, âhiret suretine girmek için o da ölecek!" manası, âyetin işaretinden kalbe açılıyor...
Said Nursi
Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan: Anlatma tarzı mucize olan Kur'an.
Külliyet: Bütünlük, genellik.
Nev'-i insanî: İnsan türü, insan cinsi.
Nefis: Bir kişinin kendisi, öz varlığı. *Günah ve sevab ayırmadan saldıran istekler ve duygular.
Bâki: Sonsuz, ölümsüz olan.
İnsan Yalnız Cesedden İbaret Değildir
İnsan yalnız cesedden ibaret değil; Cesedi beslemek için; kalb, dil, akıl, dimağ koparılıp o cesede yedirilmez, onlar imha edilmez. Onlar da idare ister. Ve madem kabir kapısı kapanmıyor ve madem kabrin öbür tarafındaki endişe-i istikbal her ferdin en mühim mes'elesidir. Elbette milletin itaat ve hürmetine istinad eden vazifeler, yalnız milletin hayat-ı dünyeviyesine ait içtimaî ve siyasî ve askerî vazifelere münhasır değildir.Evet yolculara seyahat için vesika vermek bir vazife olduğu gibi, ebed tarafına giden yolculara da hem vesika, hem o zulümatlı yolda nur vermek öyle bir vazifedir ki, hiçbir vazife o vazife kadar ehemmiyetli değildir. Böyle bir vazifenin inkârı, ölümün inkârıyla ve her gün ﺍَﻟْﻤَﻮْﺕُ ﺣَﻖٌّ Ölüm kesin bir gerçektir.) davasını, cenazelerinin mührüyle imza edip tasdik eden otuzbin şahidin şehadetini tekzib ve inkâr etmekle olur.
Madem manevî hacat-ı zaruriyeye istinad eden manevî vazifeler var. Ve o vazifelerin en mühimmi, ebed yolunda seyahat için pasaport varakası ve berzah zulümatında kalbin cep feneri ve saadet-i ebediyenin anahtarı olan imandır ve imanın ders ve takviyesidir. Elbette o vazifeyi gören ehl-i marifet herhalde küfran-ı nimet suretinde kendine edilen nimet-i İlahiyeyi ve fazilet-i imaniyeyi hiçe sayıp, sefihler ve fâsıkların makamına sukut etmeyecektir. Kendini, aşağıların bid'alarıyla, sefahetleriyle bulaştırmayacaktır!..
Lem'alar
Endişe-i istikbal: Geleceğini sağlama alma kaygısı, istikbal endişesi.
İstinad: Dayanma.
Hayat-ı dünyeviye: Dünyadaki yaşantı.
İçtimaî: Toplumla ilgili.
Münhasır: Mahsus, sınırlı, ait.
Ebed: Ebedilik, sonu olmamak, sonsuzluk.
Ehemmiyetli: Önemli.
Tekzib: Yalanlamak.
Hacat-ı zaruriyeye: Zorunlu ihtiyaçlar.
Varaka: Yaprak, belge, kağıt.
Berzah: Ölülerin ruhlarının kıyamete kadar kaldıkları âlem.
Zulümat: Zulmetler, karanlıklar.
Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.
Ehl-i marifet: Yüksek anlayış ve bilgi sahipleri.
Küfran-ı nimet: Nimete karşı nankörlük.
Fazilet-i imaniye: İmanla ilgili üstünlükler ve yüksek ahlak.
Sefih: Düşünmeden hareket eden, zevk ve eğlence düşkünü.
Fâsık: Günahkâr.
Sukut: Düşme, alçalma, inme.
Bid'a: Dine aykırı olarak sonradan uydurulan âdet ve davranışlar.
Sefahet: Günah olan zevk ve eğlencelere düşkünlük.