Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bu şehri yüz defamezaristanınaboşaltan ölüm hakikatınınelbettehayattan ziyadebir istediğivar.Onuni´damındankurtulmak çaresiinsanların hermes´elesininfevkinde enbüyük ve en ehemmiyetli veen lüzumlu birihtiyac-ızarurîsi vekat´îsidir. (Şualar 281)
Faniyim, Fani Olanı İstemem!
Acizim, Aciz Olanı İstemem!
Ruhumu Rahman'a Teslim Eyledim;
Gayri İstemem...
İsterim Fakat Bir Yar-i Baki İsterim...
Zerreyim, Fatak Bir Şems-i Sermed İsterim
Hiç-ender-hiçim...
Fakat Bu Mevcudatı Umumen İsterim.... (SÖZLER)
İ’lem Eyyühel-Aziz! Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdud, ömrünün günleri ma'dud ve her şeyin fânidir. Öyle ise, şu kısa, fâni ömrünü fâni şeylere sarfetme ki, fâni olmasın. Bâki şeylere sarfet ki, bâki kalsın.
Ey insan hiç mümkün müdür ki; Sana bu simayı veren, o simada böyle bir Sikke-i Rahmeti ve bir Hatem-i Ehadiyeti vaz'eden Zat; Seni başı boş bıraksın, sana ehemmiyet vermesin, senin harekatına dikkat etmesin. Sana müteveccih olan bütün kainatı abes yapsın...!
Ey ahali! Şu kasrın meliki olan Seyyidimiz, bu şeylerin izharıyla ve bu sarayı yapmasıyla , Kendini size tanıttırmak istiyor.Siz dahi onu tanıyınız ve güzelce tanımaya çalışınız.Hem şu tezyinatla kendini size sevdirmek istiyor.Siz dahi O'nun san'atını taktir ve işlerini istihsan ile kendinizi Ona sevdiriniz. Hem bu gördüğünüz ihsanat ile
size muhabbetini gösteriyor.Siz dahi itaat ile Ona muhabbet ediniz.
Hem şu görünen in'am ve ikramlar ile , size şefkatini ve merhametini gösteriyor.
Siz dahi şükür ile ona hürmet ediniz.. (SÖZLER)
En sert ve hissiz o koca taşlar,nasıl baL mumu gibi evamir-i tekviniyeye karşı yumuşaklık gösteriyorlar ve memur-u ilahi olan o latif sulara,o nazik köklere,o ipek gibi damarlara o derece mukavemetsiz ve kasavetsizdir.. güya bir AŞIK gibi, o latif ve güzellerin temasiyle kalbini parçalıyor, yollarında toprak oluyor..**
eğer güneşin mertebe-i aslisine yanaşmak ve bizzat güneşin zatı ile görüşmek istersen;
adeta sen,manen tecerrüd edip,küre-i arz kadar büyüyüp,hava gibi ruhen inbisat edip ve kamer kadar yükselip, bedir gibi mukabil geldikten sonra bizzat perdesiz onunla görüşüp bir derece dava edebilirsin..
Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi: "Namaz iyidir. Fakat her gün her gün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor."
O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra nefsimi dinledim, işittim ki, aynı sözleri söylüyor. Ve ona baktım, gördüm ki, tembellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor. O vakit anladım, o zât, o sözü bütün nüfûs-u emmârenin nâmına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir. O zaman, ben dahi dedim: "Mâdem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez. Öyle ise nefsimden başlarım."
Yeryüzünü bir sofra-i nimet yapmış ki, her bahar mevsiminde, üç yüz bin envâ-ı masnûatıyla tezyin ediyor. Had ve hesaba gelmez envâ-ı ihsânâtıyla dolduruyor. Öyle bir tarzda ki, nihayet ihtilât içinde ve karışmış oldukları halde, nihayet derecede imtiyaz ve farkla birbirlerinden ayrılıyor. Başka cihetleri buna kıyas et. Nasıl böyle bir sarayın Sâniinden gaflet edilebilir?