On Yedinci Söz - Sayfa 303
عَلِيمُ الْخَفَايَا وَالْغُيُوبُ فِى مُلْكِهِ هُوَ الْقَادِرُ الْقَيُّومُ لَهُ الْعَرْشُ وَالثَّرَاۤءُ
لَطِيفُ الْمَزَاياَ وَالنُّقُوشِ فِى صُنْعِهِ هُوَ الْفاَطِرُ الْوَدُودُ لَهُ الْحُسْنُ وَالْبَهَاۤءُ
جَلِيلُ الْمَرَايَا وَالشُّؤُونُ فِى خَلْقِهِ هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ لَهُ الْعِزُّ وَالْكِبْرِيَاۤءُ
بَدِيعُ الْبَرَايَا نَحْنُ مِنْ نَقْشِ صُنْعِهِ هُوَ الدَّاۤئِمُ الْباَقِى لَهُ الْمُلْكُ وَالْبَقَاۤءُ
كَرِيمُ الْعَطَايَا نَحْنُ مِنْ رَكْبِ ضَيْفِهِ هُوَ الرَّزَّاقُ الْكَافِى لَهُ الْحَمْدُ وَالثَّنَاۤءُ
جَمِيلُ الْهَدَايَا نَحْنُ مِنْ نَسْجِ عِلْمِهِ هُوَ الْخَالِقُ الْوَافِى لَهُ الْجُودُ وَالْعَطَاۤءُ
1
[NOT]Dipnot-1 ODUR BÂKÎ.O, hükmünü hikmetle icrâ eden Hakîmdir; biz de Onun hükmünün elindeyiz. Hakem olan O, Adl olan O; arz ve semâ Onundur. Mülkünde gizli olanı, gaip olanı O hakkıyla bilir. Kàdir olan O, Kayyûm olan O; Arş da, yer de Onundur. San’atının nakışlarında ve vasıflarında görünen Onun lûtfudur. Fâtır Odur, Vedûd O; mahlûkattaki bütün hüsün ve güzellikler Onundur. Mevcudat aynalarında ve mahlûkatının keyfiyâtında tezahür eden Onun celâlidir. Melik Odur, Kuddûs O; izzet ve kibriyâ da Ona aittir. Mahlûkatını acaib-i san’at içinde icad eden Odur; biz de Onun san’atının nakışlarıyız. Dâim Odur, Bâkî O; mülk ve bekà Onundur. O atâsında pek kerîmdir; biz de Onun misafir kàfilelerindeniz. Rezzâk Odur, her hâcete Kâfi O; hamd ve senâ Ona mahsustur. Rahmet hediyelerinde görünen Onun cemâlidir. Biz de Onun ilminin mensucatındanız. Hâlık Odur, Vâfî O; cûd ve atâ Onundur. [/NOT]
<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>Esmâ-i Hüsnâ: Cenab-ı Hakkın en güzel isimleri (bk. ḥ-s-n)</td><td>Münâcât-ı Esmâiye: Cenab-ı Hakkın isimleriyle yapılan dualar (bk. n-c-v; s-m-v)</td></tr><tr><td>ilhak edilmek: eklenmek</td><td>istidat: kabiliyet (bk. a-d-d)</td></tr><tr><td>kudsî: mukaddes, her türlü kusur ve noksandan uzak (bk. ḳ-d-s)</td><td>manzume: vezinli ve kafiyeli söz, şiir (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td>mübarek: bereketli (bk. b-r-k)</td><td>münacat: dua, yakarış (bk. n-c-v)</td></tr><tr><td>münasebet: ilişki, bağlantı (bk. n-s-b)</td><td>nazire: benzer (bk. n-ẓ-r)</td></tr><tr><td>nazım: vezinli söz, şiir (bk. n-ẓ-m)</td><td>Şeyh Geylânî: (bk. bilgiler)</td></tr></tbody></table>
Yirmi beş sene evvel Ramazan’da, ikindiden sonra Şeyh Geylânî’nin (k.s.) Esmâ-i Hüsnâ manzumesini okudum. Bana bir arzu geldi ki, Esmâ-i Hüsnâ ile bir münacat yazayım. Fakat o vakit bu kadar yazıldı. O kudsî üstadımın mübarek Münâcât-ı Esmâiyesine bir nazire yapmak istedim. Heyhat! Nazma istidadım yok. Yapamadım, noksan kaldı. Bu münacat, Otuz Üçüncü Sözün Otuz Üçüncü Mektubu olan Pencereler Risalesine ilhak edilmişti. Makam münasebetiyle buraya alındı.
هُوَ اْلبَاقِى
حَكِيمُ اْلقَضَايَا نَحْنُ فِى قَبْضِ حُكْمِهِ هُوَ الْحَكَمُ الْعَدْلُ لَهُ اْلاَرْضُ وَالسَّمَاۤءُعَلِيمُ الْخَفَايَا وَالْغُيُوبُ فِى مُلْكِهِ هُوَ الْقَادِرُ الْقَيُّومُ لَهُ الْعَرْشُ وَالثَّرَاۤءُ
لَطِيفُ الْمَزَاياَ وَالنُّقُوشِ فِى صُنْعِهِ هُوَ الْفاَطِرُ الْوَدُودُ لَهُ الْحُسْنُ وَالْبَهَاۤءُ
جَلِيلُ الْمَرَايَا وَالشُّؤُونُ فِى خَلْقِهِ هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ لَهُ الْعِزُّ وَالْكِبْرِيَاۤءُ
بَدِيعُ الْبَرَايَا نَحْنُ مِنْ نَقْشِ صُنْعِهِ هُوَ الدَّاۤئِمُ الْباَقِى لَهُ الْمُلْكُ وَالْبَقَاۤءُ
كَرِيمُ الْعَطَايَا نَحْنُ مِنْ رَكْبِ ضَيْفِهِ هُوَ الرَّزَّاقُ الْكَافِى لَهُ الْحَمْدُ وَالثَّنَاۤءُ
جَمِيلُ الْهَدَايَا نَحْنُ مِنْ نَسْجِ عِلْمِهِ هُوَ الْخَالِقُ الْوَافِى لَهُ الْجُودُ وَالْعَطَاۤءُ
[NOT]Dipnot-1 ODUR BÂKÎ.O, hükmünü hikmetle icrâ eden Hakîmdir; biz de Onun hükmünün elindeyiz. Hakem olan O, Adl olan O; arz ve semâ Onundur. Mülkünde gizli olanı, gaip olanı O hakkıyla bilir. Kàdir olan O, Kayyûm olan O; Arş da, yer de Onundur. San’atının nakışlarında ve vasıflarında görünen Onun lûtfudur. Fâtır Odur, Vedûd O; mahlûkattaki bütün hüsün ve güzellikler Onundur. Mevcudat aynalarında ve mahlûkatının keyfiyâtında tezahür eden Onun celâlidir. Melik Odur, Kuddûs O; izzet ve kibriyâ da Ona aittir. Mahlûkatını acaib-i san’at içinde icad eden Odur; biz de Onun san’atının nakışlarıyız. Dâim Odur, Bâkî O; mülk ve bekà Onundur. O atâsında pek kerîmdir; biz de Onun misafir kàfilelerindeniz. Rezzâk Odur, her hâcete Kâfi O; hamd ve senâ Ona mahsustur. Rahmet hediyelerinde görünen Onun cemâlidir. Biz de Onun ilminin mensucatındanız. Hâlık Odur, Vâfî O; cûd ve atâ Onundur. [/NOT]
<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>Esmâ-i Hüsnâ: Cenab-ı Hakkın en güzel isimleri (bk. ḥ-s-n)</td><td>Münâcât-ı Esmâiye: Cenab-ı Hakkın isimleriyle yapılan dualar (bk. n-c-v; s-m-v)</td></tr><tr><td>ilhak edilmek: eklenmek</td><td>istidat: kabiliyet (bk. a-d-d)</td></tr><tr><td>kudsî: mukaddes, her türlü kusur ve noksandan uzak (bk. ḳ-d-s)</td><td>manzume: vezinli ve kafiyeli söz, şiir (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td>mübarek: bereketli (bk. b-r-k)</td><td>münacat: dua, yakarış (bk. n-c-v)</td></tr><tr><td>münasebet: ilişki, bağlantı (bk. n-s-b)</td><td>nazire: benzer (bk. n-ẓ-r)</td></tr><tr><td>nazım: vezinli söz, şiir (bk. n-ẓ-m)</td><td>Şeyh Geylânî: (bk. bilgiler)</td></tr></tbody></table>