Huseyni
Müdavim
Reşhalar
Tenbih
İkincisi: Bu kitabın âyetü’l-kübrâsı ve divan-ı nübüvvetin hâtemi ve künûz‑u mahfiyenin miftahı olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselâmdır.
Üçüncüsü: Kitab-ı âlemin tefsiri ve mahlûkata karşı Allah’ın hücceti olan Kur’ân’dır.
Şimdi, birkaç reşha zımnında ikinci burhanı tariften sonra sözlerini dinleyeceğiz.
BİRİNCİ REŞHA: Arkadaş! Hâlıkımızı tarif eden, pek büyük bir şahsiyet-i mâneviyeye mâlik, burhan-ı nâtık dediğimiz, “Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm kimdir?” diye yapılan suale cevaben deriz ki:
Hazret-i Muhammed (a.s.m.) öyle bir zâttır ki, azamet-i mâneviyesinden dolayı sath-ı arz, o zâtın mescid-i aksâsıdır. Mekke-i Mükerreme onun mihrabı, Medine-i Münevvere onun minber-i fazl-ı kemâlidir. Cemaat-ı mü’minîne en son ve en âli imam ve nev-i beşerin hatîb-i şehîridir; saadet düsturlarını beyan
Aleyhissalatü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun | Hâlık: herşeyi var eden yaratıcı Allah |
Hâlık-ı Âlem: âlemin yaratıcısı Allah | Medine-i Münevvere: (bk. bilgiler – Medine) |
Mekke-i Mükerreme: (bk. bilgiler – Mekke) | Mescid-i Aksâ: (bk. bilgiler) |
Reşhalar: "sızıntılar " mânâsına gelen bir risale | azamet-i mâneviye: mânevî büyüklük |
burhan: güçlü ve sarsılmaz delil, kanıt | burhan-ı nâtık: konuşan delil |
cemaat-ı mü'minîn: mü’minler cemaati, topluluğu | cevaben: cevap olarak |
divan-ı nübüvvet: peygamberlik divanı | düstur: kâide, kural |
hatîb-i şehîr: çok meşhur hatip | hâtem: mühür, damga |
hüccet: kanıt, delil | kitab-ı kebir-i kâinat: büyük kâinat kitabı |
kitab-ı âlem: âlem kitabı; bir kitap gibi her bir varlığıyla iman esaslarını gösteren kâinat | künûz-u mahfiye: gizli hazineler |
lâyüad ve lâyuhsâ: sayısız ve hesap edilemeyecek kadar çok | mahlûkat: yaratılmışlar, varlıklar |
miftah: anahtar | mihrab: câmide imamın namaz kıldırdığı yer |
minber-i fazl-ı kemâl: mükemmellik ve fazilet minberi | mâlik: sahip |
nev-i beşer: insan nevi, insanlık | reşha: “sızıntı” mânâsını taşıyan başlıklardan her birisi |
saadet: mutluluk | sath-ı arz: yeryüzü |
sual: soru | tefsir: yorum, açıklama |
tenbih: ikaz, uyarı | zat: kişi |
zımnında: dahilinde, içinde | âli: yüksek, yüce |
âyet: delil; Kur’ân’daki âyetler gibi, iman esaslarına delâlet eden kâinattaki herbir fiil, hâl ve varlık | âyetü'l-kübrâ: büyük delil, alâmet |
şahsiyet-i mâneviye: belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik |