- Bu konu 2 yanıt içerir, 4 izleyen vardır ve en son Anonim tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
18 Ocak 2007: 15:59 #642466AnonimEbû Bekir (ra) şöyle diyordu: “İslâm’da hiçbir fetih, Hudeybiye Fethi’nden daha muhteşem olmamıştır. Ama o gün, Nebiler Nebîsi ve Rabb’imizin direktifleri karşısında, halkın ufku pek dardı. İnsanlar acele ediyordu. Ama Allah, işleri murat buyurduğu noktaya getirinceye kadar, kullar gibi acele etmez. Veda Haccı’nda, Hudeybiye’de Kureyş’in elçi olarak gönderdiği ve antlaşmanın maddelerini tespit eden Süheyl b. Amr’a baktım. Kurbanların kesildiği yerde ayakta duruyor, Resûlullah’ın kurbanlık develerini getiriyor, Peygamberimiz de eliyle kurbanlarını kesiyordu. Sonra Peygamberimiz berberi çağırdı, berber gelip başını tıraş etti. Ben yine Süheyl’e bakıyordum. Allah Resulünün kıllarını topluyor, sanırım o mübarek kılları iki gözü üzerine koyuyordu. O sırada onun; Hudeybiye günü antlaşmaya “Bismillâhirrahmânirrahîm” yazılmasını kabul etmekten kaçınmasıyla “Muhammed Resûlullah” cümlesinin yazılmasına itiraz edişini hatırladım da, onu İslâm’la şereflendiren Allah’a hamdettim!” (Kenzu’l-Ummal, 10/749)18 Ocak 2007: 16:04 #704105Anonim
Maşallah barekallah Allah cc razı olsun
18 Ocak 2007: 17:38 #704106AnonimEvvela ; sanırım eksik nakledilmiş olsa gerek ki bir kopukluk var .Ancak anladığım kadarıyla söle olsa gerek Hudeybiye antlaşmasında müşrikler adına Suheyl Bin amr vardı ve o antlasmada bulunan besmele ve resulullah ifadelerinin kaldırılmasını taleb etmişdi cünkü biz zaten davamız ve kavgamaız bunu kabul etmeyişimizdir diyordu.. Ve yıllar sonra Suheyl Bin Amr müslüman olur ve Resulu zişan a.s.v. efendimizin bırakın kendisini kesilen kıllarına dahi yerden toplayıp gözünün üstüne koyacak kadar teveccüh ediyordu .Yanlış anladıysam lütfen düzeltiniz…
Saniyen ;
Quote:YEDİNCİ LEM’AÂyet-i Feth Risalesi
SÛRE-İ FETH’İN ÂHİRİNDEKİ ÂYETİN YEDİ NEVİ İHBAR-I GAYBÎSİNE DAİRDİR
_________________________________________________
“And olsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti. İnşaallah hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak Mescid-i Harama gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir; onun için, Mekke’nin fethinden önce size yakın bir fetih daha ihsan etti. Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur. Buna şahit olarak Allah yeter. Muhammed Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar Allah’ın lûtfunu ve rızasını ararlar. Yüzlerinde ise secde izi vardır. Onların Tevrat’taki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları ise şöyledir: Onlar filizini çıkarmış, sonra git gide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve gövdesi üzerinde yükselmiş bir ekine benzer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Allah’ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak içindir. Onlardan İmân eden ve güzel işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.” Fetih Sûresi: 48:27-29.
_________________________________________________
SÛRE-İ FETH’İN bu üç âyetinin çok vücuh-u i’câzı vardır. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın on vücuh-u külliye-i i’câziyesinden ihbar-ı bilgayb veçhi, şu üç âyette, yedi sekiz vecihle görünüyor.
BİRİNCİSİ
-1- ilâ âhir. Feth-i Mekke’yi, vukuundan evvel katiyetle haber veriyor. İki sene sonra, haber verdiği tarzda vuku bulmuştur.
İKİNCİSİ
-2- ifade ediyor ki: Sulh-u Hudeybiye, çendan zâhirî İslâm aleyhinde görülmüş ve Kureyşîler bir derece galip görünmüş olduğu halde, mânen, Sulh-u Hudeybiye mânevî büyük bir fetih hükmünde olacak ve sair fütuhatın da anahtarı olacak diye ihbar ediyor.
Filhakika, Sulh-u Hudeybiye ile, çendan maddî kılıç kılıfına muvakkaten konuldu. Fakat Kur’ân-ı Hakîmin bârika-âsâ elmas kılıcı çıktı; kalbleri, akılları fethetti. Musalâha münasebetiyle birbiriyle ihtilât ettiler. Mehâsin-i İslâmiyet, envâr-ı Kur’âniye, inat ve taassubât-ı kavmiye perdelerini yırtarak hükmünü icra ettiler. Meselâ, bir dâhiye-i harp olan Hâlid bin Velid ve bir dâhiye-i siyaset olan Amr ibnü’l-Âs gibi, mağlûbiyeti kabul etmeyen zatlar, Sulh-u Hudeybiye ile cilvesini gösteren seyf-i Kur’ânî onları mağlûp edip, Medine-i Münevvereye kemâl-i inkıyad ile İslâmiyete gerdendâde-i teslim olduktan sonra, Hazret-i Hâlid, bir seyfullah şekline girdi ve fütuhat-ı İslâmiyenin bir kılıcı oldu.
MÜHİM BİR SUAL: Fahrü’l-Âlemîn ve Habib-i Rabbü’l-Âlemîn Hazret-i Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sahabelerinin, müşrikîne karşı Uhud’un nihayetinde ve Huneyn’in bidâyetinde mağlûbiyetinin hikmeti nedir?
Elcevap: Müşrikler içinde, o zamanda saff-ı Sahabede bulunan ekâbir-i Sahabeye istikbalde mukabil gelecek Hazret-i Hâlid gibi çok zatlar bulunduğundan, şanlı ve şerefli olan istikballeri nokta-i nazarında bütün bütün izzetlerini kırmamak için, hikmet-i İlâhiye, hasenât-ı istikbaliyelerinin bir mükâfât-ı muaccelesi olarak mazide onlara vermiş, bütün bütün izzetlerini kırmamış. Demek mazideki Sahabeler, müstakbeldeki Sahabelere karşı mağlûp olmuşlar-tâ, o müstakbel Sahabeler, berk-i süyuf korkusuyla değil, belki bârika-i hakikat şevkiyle İslâmiyete girsin ve o şehâmet-i fıtriyeleri çok zillet çekmesin.
_________________________________________________
1- And olsun ki Allah, Resulünün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti.
2- Bundan önce size yakın bir fetih daha ihsan etti._________________________________________________
_________________________________________________
*Not: Anlaşılmayan hususları sorabilirsiniz…Bilinmeyen kelimelerin anlamlarını öğrenmek için mouse ile iki kere tıklayınız…
18 Ocak 2007: 18:47 #704110Anonimyav bi kopukluk yok gibi sadace alınan bi kısacık biyer ben güzel diye yazdım.bide çok duygulu bi yer:( he yavf aynı şeyi söylüyorsun ama sevban ???
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.