Din-i İslam – Sekizinci Söz

/, Sohbetlerimiz, Sözler/Din-i İslam – Sekizinci Söz

 

Din, kâinatın, dünyanın hayatın ve insanın yaratılış gayeleri ve var oluş şekillerini açıklıyarak, onları mânasızlıktan ve abesiyetten kurtarır. İnsanların cemiyet hayatında barış içinde ve kardeşçe yaşamalarını sağlar, hakiki saadete ulaştırır. Dinin zayıfladığı cemiyetlerde ırkçılık ve ihtilâlci ideolojiler yayılır. Milletin birlik ve dirliği bozulur. sacredtl7

 

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

[Sekizinci Söz]

 

اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ۚ

Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy’ul Kayyum’dur.(BAKARA Suresi-Ayet – 255)

 

إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ ۗ

Muhakkak ki Allah’ın indinde dîn, İslâm’dır (teslim dînidir). (ÂLİ İMRÂN Suresi Ayet – 19)

 

Şu dünya ve dünya içindeki ruh-u insanî ve insanda dinin mahiyet ve kıymetlerini ve eğer din-i hak olmazsa, dünya bir zindan olması ve dinsiz insan, en bedbaht mahluk olduğunu ve şu âlemin tılsımını açan, ruh-u beşerîyi zulümattan kurtaran “ya Allah” ve “La ilahe ill” olduğunu anlamak istersen; şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle:

 

Din, kâinatın, dünyanın hayatın ve insanın yaratılış gayeleri ve var oluş şekillerini açıklıyarak, onları mânasızlıktan ve abesiyetten kurtarır. İnsanların cemiyet hayatında barış içinde ve kardeşçe yaşamalarını sağlar, hakiki saadete ulaştırır. Dinin zayıfladığı cemiyetlerde ırkçılık ve ihtilâlci ideolojiler yayılır. Milletin birlik ve dirliği bozulur. Bunu daha net gömek için, Ustadımızın temsili hikayeciğine bakalım;

 

Eski zamanda iki kardeş, uzun bir seyahate beraber gidiyorlar. Gitgide tâ yol ikileşti. O iki yol başında ciddî bir adamı gördüler. Ondan sordular: “Hangi yol iyidir?” O dahi onlara dedi ki: Sağ yolda kanun ve nizama tebaiyet mecburiyeti vardır. Fakat o külfet içinde bir emniyet ve saadet vardır. Sol yolda ise, serbestiyet ve hürriyet vardır. Fakat o serbestiyet içinde bir tehlike ve şekavet vardır. Şimdi intihabdaki ihtiyar sizdedir.

 

Evet şimdi seçme iradesi, seçim yapma özgürlüğü bizdedir, iki yolcudan biri nefsine kanar, kısa süreli sefahati, rahatlığı düşünüp sol yola sapar, diğeri emniyet ve saadetini düşünüp sağ yola devam ederler; hikayenin sonunda hallerini anlatılıyor;

 

 

“Bakınız, sol yolun bedbaht yolcusu, her vakit ejderhanın ağzına girmeye muntazırdır; titriyor ve şu bahtiyar ise, meyvedar ve revnekdar bir bahçeye davet edilir. Hem o bedbaht, elîm bir dehşette ve azîm bir korku içinde kalbi parçalanıyor ve şu bahtiyar ise lezîz bir ibret, tatlı bir havf, mahbub bir marifet içinde garib şeyleri seyir ve temaşa ediyor. Hem o bedbaht, vahşet ve me’yusiyet ve kimsesizlik içinde azab çekiyor. 

 

Ve şu bahtiyar ise, ünsiyet ve ümid ve iştiyak içinde telezzüz ediyor. Hem o bedbaht, kendini vahşi canavarların hücumuna maruz bir mahpus hükmünde görüyor ve şu bahtiyar ise, bir aziz misafirdir ki, misafiri olduğu Mihmandar-ı Kerim’in acib hizmetkârları ile ünsiyet edip eğleniyor. Hem o bedbaht zâhiren leziz, manen zehirli yemişleri yemekle azabını tacil ediyor. Zira o meyveler, nümunelerdir. Tatmaya izin var, tâ asıllarına talib olup müşteri olsun. Yoksa, hayvan gibi yutmaya izin yoktur.

 

Ve şu bahtiyar ise tadar, işi anlar. Yemesini te’hir eder ve intizar ile telezzüz eder.

 

Hem o bedbaht, kendi kendine zulmetmiş. Gündüz gibi güzel bir hakikatı ve parlak bir vaziyeti, basiretsizliği ile kendisine muzlim ve zulümatlı bir evham, bir cehennem şekline getirmiş. Ne şefkate müstehaktır ve ne de kimseden şekvaya hakkı vardır.

 

 

Dinin rükünlerini yerine getirmek, onlara uygun yaşamak başta külfet gibi görünse de gerçek saadet ve gerçek huzurun temini için tek yol. Gerek sosyal gerek bireysel yaşantı için konan kurallar, çizilen yollar, bizim kendimizi geliştirmiz, doğruyu bulabilmemiz için doğru yolda daim kalabilmemiz içindir.

 

Rabbimiz inayeti ile kendisine açılan yolları bize göstermiş, o yollardan çıkmadan ebedi saadete kavuşmayı nasip etsin hepimize.

 

amin

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

el Fatiha

 
 
 
 
 
 

 

 

Risale-i Nur Sohbetleri

Muhabbet-i Bakiye

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir