1.lema Hz. Yunus a.s duası

necim

Member
Demek bu dua ,dualarımızın kabul olmasına en mühim bir vesile olacak....

Tevessül denilen bir mevzu vardır,ilmihallerde de geçer...Allahu Teala hazretlerine yakın şahsiyetlerin yüzüsuyu hürmetine yaptığımız dua ve niyazlarımız buna örnek teşkil eder...Onlar vesile kılınarak taleplerimize icabet istemedir bu...


Yapıln bu mukaddimenin ardından,dua prosesine ulaştıran mevzu anlatılacaktır;sonrasında ise fener günümüze ve duanın bize bakılan yüzüne tutulacaktır...

İzninizle devam etmek için metnin bir kısmını daha ekliyorum:


Hazret-i Yunus İbn-i Metta Alâ Nebiyyina ve Aleyhissalâtü Vesselâm'ın münacatı, en azîm bir münacattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır. Hazret-i Yunus Aleyhisselâm'ın kıssa-i meşhuresinin hülâsası: Denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümid kesik bir vaziyette

لاَ اِلهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّاِلمِينَ

münacatı, ona sür'aten vasıta-i necat olmuştur. Şu münacatın sırr-ı azîmi şudur ki: O vaziyette esbab bilkülliye sukut etti. Çünki o halde ona necat verecek öyle bir zât lâzım ki; hükmü hem balığa, hem denize, hem



geceye, hem cevv-i semaya geçebilsin. Çünki onun aleyhinde "gece, deniz ve hut" ittifak etmişler. Bu üçünü birden emrine müsahhar eden bir zât onu sahil-i selâmete çıkarabilir. Eğer bütün halk onun hizmetkârı ve yardımcısı olsa idiler, yine beş para faideleri olmazdı. Demek esbabın tesiri yok. Müsebbib-ül Esbab'dan başka bir melce' olamadığını aynelyakîn gördüğünden, sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf ettiği için şu münacat birdenbire geceyi, denizi ve hutu müsahhar etmiştir. O nur-u tevhid ile hutun karnını bir taht-el bahir gemisi hükmüne getirip ve zelzeleli dağ-vari emvac dehşeti içinde; denizi, o nur-u tevhid ile emniyetli bir sahra, bir meydan-ı cevelan ve tenezzühgâhı olarak o nur ile sema yüzünü bulutlardan süpürüp, Kamer'i bir lâmba gibi başı üstünde bulundurdu. Her taraftan onu tehdid ve tazyik eden o mahlukat, her cihette ona dostluk yüzünü gösterdiler. Tâ sahil-i selâmete çıktı, şecere-i yaktîn altında o lütf-u Rabbanîyi müşahede etti.
 

necim

Member
Münacatın büyük sırrı şu ki: Hz Yunus as.'ın o anında esbab tamamen sükut ediyor...Esbab,sebep kelimesinin çoğuludur...Tevekkülden önceki basamaktır...
Bir örnek verelim: Sınav akşamı ders notlarına çalışan bir öğrencinin ders çalışma eylemi neticeye ulaştıracak "sebep" tir...

Hz Yunus as 'ın bulunduğu anda onu kurtaracak hiçbir "sebep" (fiil) kalmamıştı...Sebepler dairesinde bir çaresizlikle yüzyüzeydi...İşte bu yüzden -belki de çoğumuzun güçlü olarak bel bağladığı sebepler- sükut etmişti,vazifelerini eda edemiyorlardı...Öyle bir Zat lazımdı ki,sebeplerin de sebebi olsun;yani Üstadın ifadesiyle Müsebibül Esbap olsun...


Esbap tesirini nasıl kaybeder?
"Nur-u tevhid içinde sırrı ehadiyet inkışaf etti" den ne anlamalıyız?

sorularıyla devam edelim inşAllah...
 

necim

Member
Pekala sorularımı yanıtlayayım inşAllah...

Allahu tekaddes hazretlerinin "kün" emri ile elbette herşey o istikamette vücuda gelir...Esbabın tesirini kaybetmesi mevzusuna da bu cihetten bakmak lazımdır önce...
Hz İsmail'i kesmeyen bıçak,o an için bıçak olma evsafını kaybetmiştir;yani orada esbap sükut etmiştir...
Namaza başlmasına vesile olmaya çalıştığımız bir insan düşünelim;kitap aldık,hal dili ile örnek olmaya çalıştık,namaz ile alakalı görsel,işitsel maateryaller sağladık ve dahi arkadaşa ulaştırdık;fakay hala başlangıç olmadı...Burada sebeplere riayet ettim;lakin sebepler o an ve o kişi için sükut etti;o anda Müsebbibül Esbaba havale ettim: "Rabbim kalpleri evirip,çeviren sensin,arkadaşıma namaza karşı temayül ver....." vs..

Demek ki Bir Müsebbibül Esbap var...
 

necim

Member
Nur-u tevhid içinde sırrı ehadiyet inkişaf etti....


Vahdaniyet ve Ehadiyet Rabbimizin isimlerindendir...Vahdaniyet "birlik" ,ehadiyet "teklik"...Hiçbir insanın parmak izlerinin birbirine benzememesi vahdi;gözlerimizin,yüzümüzdeki yerinin herpimizde müşterek olması ehadi bir tecellidir...

Hz Yunus AS'IN içinde bulunduğu anda öyle bir zat lazımdı ki hükmü ayrı ayrı hem balığa hem denize...geçsin...İşte bu Zat Cenab- Haktır...O anda aynelyakin derecesinde tevhid içinde sırrı ehadiyeti görüyor...


Bir abimiz de şöyle açıklamıştı:
Oradaki sırrı ehadiyet Cenab-ı Hakkın "ata" kanunudur..Bazı anlarda Allahu Teala kullarına ekstra lütuflarda bulunur,işte bu da o lütuf nevindendir...
Allahualem...
 

purtas

Yeni Üye
Nur-u tevhid içinde sırrı ehadiyet inkişaf etti....


Vahdaniyet ve Ehadiyet Rabbimizin sıfatlarındandır..Vahdaniyet "birlik" ,ehadiyet "teklik"...Hiçbir insanın parmak izlerinin birbirine benzememesi ehadiyet;gözlerimizin,yüzümüzdeki yerinin hepimizde müşterek olması vahidi bir tecellidir...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Nur-u tevhid içinde sırrı ehadiyet inkişaf etti....


Vahdaniyet ve Ehadiyet Rabbimizin isimlerindendir...Vahdaniyet "birlik" ,ehadiyet "teklik"...Hiçbir insanın parmak izlerinin birbirine benzememesi vahdi;gözlerimizin,yüzümüzdeki yerinin herpimizde müşterek olması ehadi bir tecellidir...

tam tersi olması gerekmiyormu?yaniparmak izlerinin benzememesi ehad'i gözlerimizin,yüzümüzdeki yerinin herpimizde müşterek olması vahid'i bir tecelli.?açıklayabilirmisiniz


Burada anlaşılmayan husus nedir yeterince açık değil mi ?
 

Zuhr

Talebe
bir dipnot;

bu arada ibni metta

Metta Yunus Aleyhisselam'ın annesidir,
İbni Metta; Metta oğlu anlamına gelmektedir.
Kur'an'da annesin adı ile anılan yani babasına değil de annesine izafe edilen iki peygamberden birisidir Yunus Aleyhisselam.
Diğeri de İsa Aleyhisselam, Kur'an 'da Meryem oğlu İsa olarak geçmektedir.


(Abdulhamit Oruç Hoca'nın dersinden)
 

necim

Member
Nur-u tevhid içinde sırrı ehadiyet inkişaf etti....


Vahdaniyet ve Ehadiyet Rabbimizin isimlerindendir...Vahdaniyet "birlik" ,ehadiyet "teklik"...Hiçbir insanın parmak izlerinin birbirine benzememesi vahdi;gözlerimizin,yüzümüzdeki yerinin herpimizde müşterek olması ehadi bir tecellidir...

tam tersi olması gerekmiyormu?yaniparmak izlerinin benzememesi ehad'i gözlerimizin,yüzümüzdeki yerinin herpimizde müşterek olması vahid'i bir tecelli.?açıklayabilirmisiniz


Evet,doğrusu tam tersi olacaktır;yanlışlık olmuş...

Ehadi Bir deki farklılık ki bu dahi BİR'i gösterir;vahidi bir deki aynılık ki bu da BİR'i gösterir...Parmak izlerimizin farklılığı ehadi bir tecellidir;gözlerimizin yüzümüzdeki yerinin herkeste aynı olması da vahidi bir tecellidir...
 

ademyakup

Well-known member
vesile-i icabe-i dua'nın sırrı da şudur ki;

duanın vakti gelmiş ve o vakitte dua ettiği için kabul olmuştur..

nasıl ki öğle namazı vakti gelmeden,öğle namazını kılamıyorsunuz...

kılsanızda kabul olmaz...vakti girmemiş..

yunus as'da duanın vakti girince dua etmiş..ve kabul olmuştur.

Bizde bu duayı devamlı yapacağız..çünkü bizim hutumuz nefsimizdir.Ebedi hayatımızı mahvediyor.

Üstad akşam ve yatsı arasında bu duayı 33 defa okuyor...Bizde bu hakikatları aklımıza getirerek okuyalım.

çünkü ahirzamandayız..nefsin dostları çok,bizi her an mağlup edebilirler.
 


Bu alana bir cevap yazın...
Üst