Öyle de,
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın,
o selâma mukàbil “esselamu aleyna ve ala ibadillahissalihiyn” demesi
istikbalde muazzam ümmeti
ve ümmetinin salihleri,
selâm-ı İlâhîyi temsil eden İslâmiyete mazhar olmasını
ve İslâmiyetin umumî bir şiarı olan mü’minler ortasındaki
“esselamu aleyke ve aleykum selam” umum ümmet demesini
râciyâne,
dâîyâne Hâlıkından istediğini ifade ve ihtar eder.
peygamber Efendimiz Aleyhisselâtu Vesselâm
selamı Cenabı Allah’tan alıp bırakmıyor,
peygamber Efendimiz Aleyhisselâtu Vesselâm
daha bu dünyaya geldiği ilk gün
daha ilk anlarında
“ümmeti ümmeti” diye bağırdığı duyuluyor,
daha bebek iken ümmetini dileyen bir zat
gidelim haşre;
herkesin ya rabbi beni kurtar beni muhafaza et dediği o dehşetli hengamda
yine bir tek zat
secdeye kapanıyor
“ümmeti ümmeti” diye bağırıyor
bebek iken bile,
mahşerde bile, ümmetini dileyen,
ümmetini isyteyen bir peygamber
miraçtaki haline bakalım;
Cenab-ı Hakk ona selam ediyor
o selam Allah ın vereceği tüm nimetleri içeriyor
biz olsak aleykum selam deriz, tamam eyvallah selamı aldım,
ama peygamberimiz Aleyhisselâtu Vesselâm
ya Rabbi selamını aldım,
ama bütün salih kullarının hissesine de o selamı aldım demek suretiyle
bizi hissesiz bırakmıyor
o selamda bizi yalnız bırakmıyor
Ve o sohbette hissedâr olan Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm,
emr-i İlâhî ile o gece “eşheduenlailahe ilallah ve eşhedunne muhammeden resulullah” demesi,
bütün ümmet kıyamete kadar böyle şehadet edeceğini
ve böyle diyeceklerini mübeşşirâne haber verir.
Ve bu mükâleme-i kudsiyeyi tahattur ile kelimelerin mânâları parlar, genişlenir.
Cenab-ı Hakk hakkıyla anlamayı
anladıklarımızla amel etmeyi nasip etsin
subhaneke la ilme lena illa maallemtena inneke entel alimul hakim ve ahuru davahum enilhamdulillahi rabbul alemin, el fatiha ma salavat