müdavim
Üye Sorumlusu
SAF HÂLİNDE MESCİDİ HARAM'A GİDİŞ
Cesaretin gerçek kaynağı olan îmanı kalbine yerleştiren Hz. Ömer, artık yerinde duramaz olmuştu. Resûli Ekrem'e, "Yâ Resûlallah!.. Biz ölsek de yaşasak da hak din üzere değil miyiz?" diye sordu. Resüli Zîşan, "Evet, varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz kalsanız da, ölseniz de hak din üzeresiniz." diye cevap verince, "Öyle ise hâlâ ne diye gizleniyoruz?" dedi, "Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki, korkmadan, çekinmeden, cesaretle bütün şirk meclislerine gidip İslâmiyeti açıklayacağım!"
Bunun üzerine Resûlii Kibriya Efendimiz önde, sağında Hz. Ömer, solunda Hz. Hamza, diğer sahabîler arkalarında Dârû'lErkâm'dan çıkarak Kabe'ye doğru yol aldılar. Vakur adımlarla, Mescidi Haram'a girdiler.
Hz. Resûlullah'ın başını bekleyen müşrikler, bu manzara karşısında şaşırıp kaldılar. Şaşkın, ürkek ve korkak bakışlarla bir Hz. Ömer'e, bir Hz. Hamza'ya bakıyorlardı. Bir ara cesaretlerini toparlayarak, "Ey Ömer!.. Arkanda ne var, neyle geldin?" diye sordular.
Hz. Ömer, "Lâ ilahe İllallah, Muhammedü'rResûlullah ile geldim." dedi ve ilâve etti: "Kimse yerinden kımıldamasın; yoksa boynunu vururum!"
Müşriklerin sesi sedası kesildi. Sanki dilleri tutulmuştu.
Resûli Kibriya Efendimiz, serbestçe Kabe'yi tavaf etti ve namaz kıldı. Müslümanlar da açıktan açığa namaz kıldılar.
Hz. Ömer der ki:
"İşte, o zaman Allah Resulü, 'Hak ile bâtıl olanın arasını ayırdı.' diye bana 'Faruk' adını taktı."290
Önce Hz. Hamza'nın, arkasından Hz. Ömer'in Müslüman olması, İslâm'ın inkişafı ve Müslümanların müşriklerin baskılarından sıyrılarak ibâdetlerini şerbetçe îfa etmeleri hususunda büyük bir rahatlık sağladı. Bu bakımdan bilhassa Hz. Ömer'in mü'minler safında yer almasının, İslâm tarihinde önemli bir yeri vardı. Bu ehemmiyeti, ashabtan Abdullah b. Mes'ud Hazretleri, "Ömer'in Müslüman olması, İslâmiyet için bir fetih, Müslümanlar için bir şeref ve izzet idi. Medine'ye hicreti nusret, halifeliği de rahmet oldu. Ömer Müslüman oluncaya kadar bizler, Kabe avlusunda açıktan açığa namaz kılamıyorduk."291 diyerek ifade etmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------
275 ibni Hişam, Sîre, c. 1. s. 311; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 912; İbni Abdi'lBerr, ellstiab, c. 1,s. 270.
287 Tâha, 14.
288Tâha, 14.
289 Ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 366371; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 267269; Süheylî, Ravdû'lÜnf, c. 1, s. 216219.
290 İbni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 270.
291 ibni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 270; Süheylî, Ravdû'lÜnf. c. 1. s. 219.
Cesaretin gerçek kaynağı olan îmanı kalbine yerleştiren Hz. Ömer, artık yerinde duramaz olmuştu. Resûli Ekrem'e, "Yâ Resûlallah!.. Biz ölsek de yaşasak da hak din üzere değil miyiz?" diye sordu. Resüli Zîşan, "Evet, varlığım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz kalsanız da, ölseniz de hak din üzeresiniz." diye cevap verince, "Öyle ise hâlâ ne diye gizleniyoruz?" dedi, "Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki, korkmadan, çekinmeden, cesaretle bütün şirk meclislerine gidip İslâmiyeti açıklayacağım!"
Bunun üzerine Resûlii Kibriya Efendimiz önde, sağında Hz. Ömer, solunda Hz. Hamza, diğer sahabîler arkalarında Dârû'lErkâm'dan çıkarak Kabe'ye doğru yol aldılar. Vakur adımlarla, Mescidi Haram'a girdiler.
Hz. Resûlullah'ın başını bekleyen müşrikler, bu manzara karşısında şaşırıp kaldılar. Şaşkın, ürkek ve korkak bakışlarla bir Hz. Ömer'e, bir Hz. Hamza'ya bakıyorlardı. Bir ara cesaretlerini toparlayarak, "Ey Ömer!.. Arkanda ne var, neyle geldin?" diye sordular.
Hz. Ömer, "Lâ ilahe İllallah, Muhammedü'rResûlullah ile geldim." dedi ve ilâve etti: "Kimse yerinden kımıldamasın; yoksa boynunu vururum!"
Müşriklerin sesi sedası kesildi. Sanki dilleri tutulmuştu.
Resûli Kibriya Efendimiz, serbestçe Kabe'yi tavaf etti ve namaz kıldı. Müslümanlar da açıktan açığa namaz kıldılar.
Hz. Ömer der ki:
"İşte, o zaman Allah Resulü, 'Hak ile bâtıl olanın arasını ayırdı.' diye bana 'Faruk' adını taktı."290
Önce Hz. Hamza'nın, arkasından Hz. Ömer'in Müslüman olması, İslâm'ın inkişafı ve Müslümanların müşriklerin baskılarından sıyrılarak ibâdetlerini şerbetçe îfa etmeleri hususunda büyük bir rahatlık sağladı. Bu bakımdan bilhassa Hz. Ömer'in mü'minler safında yer almasının, İslâm tarihinde önemli bir yeri vardı. Bu ehemmiyeti, ashabtan Abdullah b. Mes'ud Hazretleri, "Ömer'in Müslüman olması, İslâmiyet için bir fetih, Müslümanlar için bir şeref ve izzet idi. Medine'ye hicreti nusret, halifeliği de rahmet oldu. Ömer Müslüman oluncaya kadar bizler, Kabe avlusunda açıktan açığa namaz kılamıyorduk."291 diyerek ifade etmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------
275 ibni Hişam, Sîre, c. 1. s. 311; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 912; İbni Abdi'lBerr, ellstiab, c. 1,s. 270.
287 Tâha, 14.
288Tâha, 14.
289 Ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 366371; Ibni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 267269; Süheylî, Ravdû'lÜnf, c. 1, s. 216219.
290 İbni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 270.
291 ibni Sa'd, Tabakat, c. 3, s. 270; Süheylî, Ravdû'lÜnf. c. 1. s. 219.