Alvarlı hoca muhammed efendi

faris

Well-known member
Nakşibendî büyüklerindendir. 1868 yılında Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesine bağlı Kındığı köyünde doğdu. Babası Hoca Hüseyin Efendi, annesi Hasankaleli Mazlumoğlu Hacı Emin Efendinin kızı Hatice Hanımdır.

Muhammed Lütfi Efendi, babası Hoca Hüseyin Efendiden tahsil gördü. Babasından icazet aldıktan sonra Erzurum’da tanınmış bazı âlimlerin derslerini takip etti. 1890 yılında 22 yaşındayken Hasankale’nin Sivaslı Camiine imam tayin edildi. Aynı yıl babasıyla birlikte Bitlis’e giderek Nakşibendî şeyhi Muhammed Pîr-i Küfrevî’ye (bk. Muhammed Küfrevî maddesi) intisap etti. Riyazetini tamamladıktan sonra Pîr-i Küfrevî’nin halifesi olarak Hasankale’ye döndü. Bir süre buradaki görevine devam etti, daha sonra Erzurum’un Dinarkum köyüne giderek imamlık yaptı. 12 Şubat 1916’da Rusların Erzurum çevresini işgale başlaması üzerine babasıyla birlikte Erzurum’a geldi.

Rus istilâsı süresince Tercan’ın Yavi köyünde imamlık yaptı. Rusların çekilmeye başlamaları ve Ermenilerin katliama girişmeleri üzerine Yavi ve komşu köylerden topladığı altmış kişilik bir müfrezeyle Ermenilere karşı koydu. Oyuklu köyü yakınlarında Ruslara ait büyük bir silah deposunu ele geçirdi. Daha sonra Zergide köyünde Türk ordusuna katıldı ve ordu ile birlikte Erzurum’a girdi (12 Mart 1918).

Erzurum’un kurtuluşundan sonra tekrar Hasankale’ye döndü. Kendisine teklif edilen Hasankale müftülüğü görevini kabul etmeyerek Hasankale’ye bağlı Alvar köyü halkının isteği üzerine oraya yerleşti. Halk arasında “Alvar İmamı” ve “Efe Hazretleri” unvanıyla tanındı. Bir Nakşibendî-Hâlidî şeyhi olarak 1939’a kadar bu köyde, bu tarihten sonra da Erzurum’da bölge halkını irşad ile meşgul oldu. 12 Mart 1956’da vefat etti. Cenazesi Alvar köyüne götürülerek oraya defnedildi.

Muhammed Lütfi Efendi, 90 yıllık ömrü boyunca zahidaâne bir hayat sürdü. Dünya malına iltifat etmeyen, temiz giyinip kuşanan, mütevazi, cömert ve misafirperver bir insandı.

Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler yazan Alvarlı Muhammed Lütfi Efendinin şiirleri vefatından sonra oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu tarafından derlenerek Hulâsatü’l-Hakayık adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1974). Bu divanda çeşitli nazım şekilleriyle söylenen 700’ü aşkın şiiri mevcuttur. Hece vezni ve oldukça sade bir Türkçe’nin kullanıldığı bu şiirlerden bazıları da bestelenmiştir.
 
Üst