Faraza o dağlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarına müvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler ve o kesretli masarife karşı galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur, kâfi varidat olamaz. Demek ki, şu enhârın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek hârika bir Sûrette Fâtır-ı Zülcelâl, onları sırf hazine-i gaybdan akıttırıyor.
Van dan 7 haziran sabahı erken satlerde başlayan yolculuğumuz inanılmaz manzaralarla devam etti Van da baharı yaşarken yüksek kesimler de kıştan yeni çıkmış yerlerle karşılaştık yer yer 2 metreyi bulan kar ve yeni yeni çıkan kardelen çiçekleri,Alpler’i hatırlatan dağlar ve sarp uçurumlar muhteşem bir manzara ülkemizin en yüksek karayolundan 3 bin 200 rakımlı Krapit Geçidi’ni geçip, onuncu gezegen Bahçesaray'a varmak. Bahçesaray adeta başka bir yer. Yeşillikler içinde bir vadi, bir yaşam biçimi.Risale-I Nur da geçen”Nil-i mübârek Cebel-i Kamer'den çıktığı gibi, Dicle'nin en mühim bir şubesi Van vilâyetinden, Müküs nâhiyesinden bir kayanın mağarasından çıkıyor.”but suyun kaynağına gidip o mağara dan çıkan muhteşem suyu temaşa etmek…Hayatta bir defa gitmek lazım “Bu fıkra ile dağlardan nebean eden Nil-i Mübarek, Dicle ve Fırat gibi ırmakları hatırlatmakla, taşların evâmir-i tekviniyeye karşı ne kadar hârika-nümâ ve mu'cizevari bir Sûrette mazhar ve müsahhar olduğunu ifham eder ve onunla böyle bir mânâyı müteyakkız kalblere veriyor ki: Şöyle azîm ırmakların elbette mümkün değil, şu dağlar hakikî menbaları olsun. Çünki: Faraza o dağlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarına müvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler ve o kesretli masarife karşı galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur, kâfi varidat olamaz. Demek ki, şu enhârın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek hârika bir Sûrette Fâtır-ı Zülcelâl, onları sırf hazine-i gaybdan akıttırıyor.
İşte bu sırra işareten bu mânâyı ifade için hadîste rivayet ediliyor ki: «O üç nehrin herbirine Cennet'ten birer katre her vakit damlıyor ve ondan bereketlidirler.» Hem bir rivayette denilmiş ki: «Şu üç nehrin menbaları Cennet'tendir.G Şu rivayetin hakikatı şudur ki: Mâdem esbab-ı maddiyye, şunların bu derece kesretli nebeanına kabil değildir. Elbette menbaları, bir âlem-i gaybdadır ve gizli bir hazine-i Rahmetten gelir ki, masarif ile varidatın müvazenesi devam eder. “Yirminci Söz“Evet, zemin denilen muhteşem ve seyyar sarayın temel taşı olan taş tabakasının Fâtır-ı Zülcelâl tarafından tavzif edilen en mühim üç vazifeyi Beyân etmek, ancak Kur'an'a yakışır.
İşte birinci vazifesi: Toprağın, kudret-i Rabbâniye ile nebâtata analık edip yetiştirdiği gibi, Kudret-i İlahiye ile taş dahi toprağa dâyelik edip yetiştiriyor.
İkinci vazifesi: Zeminin bedeninde deveran-ı dem hükmünde olan suların muntâzam cevelânına hizmetidir.
Üçüncü Vazife-i Fıtriyesi: Çeşmelerin ve ırmakların, uyûn ve enharın muntâzam bir mizan ile zuhur ve devamlarına hazinedârlık etmektir. Evet taşlar, bütün kuvvetiyle ve ağızlarının dolusuyla akıttıkları âb-ı hayat Sûretinde, Delâil-i Vahdâniyeti zemin yüzüne yazıp serpiyor.”İlçe Tarihçesi
Bahçesaray ’ın eski yerli halk tarafından hala kullanılan ismi “Müküs”tür. Müküs, Arapça bir kelime olup-meks-kelimesinin çoğuludur. Sözlük anlamı öşürler, borçlar, vergiler ve bunların toplamıdır. Ayrıca toplanma yeri ve üs anlamında da kullanılır.
Bahçesaray ’ın eski yerli halk tarafından hala kullanılan ismi “Müküs”tür. Müküs, Arapça bir kelime olup-meks-kelimesinin çoğuludur. Sözlük anlamı öşürler, borçlar, vergiler ve bunların toplamıdır. Ayrıca toplanma yeri ve üs anlamında da kullanılır.
Eskiden Siirt İli Pervari İlçesine bağlı bir nahiye iken, 1964 yılında Van İli Gevaş İlçesine bağlanmış, 04.07.1987 tarih ve 19507 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak ilçe olarak şekillendirilmiştir.
Bahçesaray, zengin bir tarihsel geçmişe sahip olmasına karşılık ulaşımı zor bir kapalı havzada bulunması ve Van gibi önemli bir merkezin gölgesinde kalması nedeniyle hakkında az bilgi bulunan bir yer olarak tanınır. Bahçesaray ilçesinin Van gölü Havzasının klasik ortak tarihi dışında, bilinen özel tarihi IV. Yüzyıla dayanmaktadır. Şemsettin Sami, “Kamus-ül Alam” adlı eserinde Dicle Irmağının bir kolu olan Müküs Çayının İskender kalesi altından çıktığını yazmıştır. Adı geçen ve Dicle ırmağının bir kolu olan bu çay ilçenin 2km kuzeyinden çıkar. Kaynaktan yaklaşık 3km yukarıda, günümüzde İskender kalesi olarak bilinen kalıntıları mevcuttur.
Bahçesaray, zengin bir tarihsel geçmişe sahip olmasına karşılık ulaşımı zor bir kapalı havzada bulunması ve Van gibi önemli bir merkezin gölgesinde kalması nedeniyle hakkında az bilgi bulunan bir yer olarak tanınır. Bahçesaray ilçesinin Van gölü Havzasının klasik ortak tarihi dışında, bilinen özel tarihi IV. Yüzyıla dayanmaktadır. Şemsettin Sami, “Kamus-ül Alam” adlı eserinde Dicle Irmağının bir kolu olan Müküs Çayının İskender kalesi altından çıktığını yazmıştır. Adı geçen ve Dicle ırmağının bir kolu olan bu çay ilçenin 2km kuzeyinden çıkar. Kaynaktan yaklaşık 3km yukarıda, günümüzde İskender kalesi olarak bilinen kalıntıları mevcuttur.
Bahçesaray ilçesi, tarihi kayıtlarda ilk olarak “Moks” adında Vaspurakan Krallığı’na ait bir prenslik olarak karşımıza çıkar. Nitekim Abbasi Halifesi Mütevekkil Prensi Grigor, Vaspurakan Kralı Gagik’e bağlılığını bildirmiştir. 977’de ise Moks prensi Zapranik, Bizans İmparatoru Basil’e karşı Vaspurakan krallığı güçleri ile savaşa katılmıştır. 1064 yılında Sultan Alparslan’ın oğlu Melikşah tarafından fethedilen Müküs, 1548yılına kadar sırası ile Ahlatşahlar, Eyyubiler, Anadolu Selçukları, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevilerin himayesine girmiştir. 1539 yılında Müküs, Kanuni Sultan Süleyman’ın Van’ı fethetmesi ile Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine geçmiştir. Ancak Avusturya Kralı ile baş gösteren sorunlardan dolayı Osmanlı güçlerinin Van Bölgesinden çekilmesi nedeniyle Müküs, tekrar Safevilerin hakimiyetine girmiştir. Daha sonra 1548 yılında Osmanlı Devletinin Van’ı geri alması ile Müküs, bir daha el değiştirmemek üzere Osmanlı idaresi altına girmiştir.
Tarihi seyri içerisinde Müküs bazen sancak beyliği, bazen kaza, bazen de nahiye statüsünde bulunmuştur. Bu statüler de dönemsel olarak stratejik önemi ile bağlantılı olmuştur. Coğrafi YapıBahçesaray ilçesi 576 kilometre kare yüz ölçümüne sahip deniz seviyesinden 1670 metre yükseklikte, Van il merkezine 110 kilometre uzaklıkta olup, bu yolun 74 kilometresi asfalt geri kalan 36 kilometresi ise ham toprak yoldur. Ayrıca Van-Tatvan- Hizan- Bahçesaray güzergahının bulunduğu 245 kilometrelik bir yol bulunduğu 2004 yılı içinde de asfaltlanmıştır. Çetin arazi ve tabiat şartlarına sahip, etrafı sarp yüksek dağ ve tepelerle çevrilidir. Dar bir yerleşimi bulunmaktadır.
İlçe doğuda Çatak, batıda Bitlis iline bağlı Hizan, kuzeyde Gevaş, Güneyde ise Siirt iline bağlı Pervari ilçesi ile sınırdır. lçenin tarihi ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak, ilçedeki XVII.yüzyılda yapılmış Mir Hasan Veli Medresesinin bulunması yörenin Osmanlı döneminde bir yerleşim yeri olduğuna işaret etmektedir. Medrese 1737 ve 1858 yıllarında onarılmıştır. Bunun dışında Bahçesaray ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Yalnızca eski isminin Müküs olduğu bilinmektedir. İlçenin belediyesi 1989 yılında kurulmuş olup, 19 köy ve 43 mezradan meydana gelmiştir. Gevaş ilçesine bağlı bir bucak olan Bahçesaray 1987’de ilçe konumuna getirilmiştir.
İlçede eski eser olarak; Mir Hasan Veli Medresesinin kalıntıları, Bahçesaray-Hizan yolu üzerindeki Kırmızı Köprü bulunmaktadır.
İlçenin kuzeyinde bulunan ağirov dağı eteğindeki Serkahni (Çeşme başı) dedikleri membadan çıkan, Müküs (Bahçesaray) çayı olarak adlandırılan akarsu ilçeyi ikiye bölerek uzun ve dar vadiden geçtik ten sonra Pervari ilçesi sınırına ulaşır.
Karakovan balı, cevizi, ağaç oymacılığı, keçi kılından yapılan çarıkları ile üzümü meşhurdur. Yılın büyük bir bölümü yolu karla kaplı olduğundan kış mevsimi sözü edilen bir yerdir.
FOTOĞRAFLAR
Van Bahçesaray yolundayız Güzel bir bahar sabahı Buralara daha yeni bahar gelmektedir.
Karakovan balı, cevizi, ağaç oymacılığı, keçi kılından yapılan çarıkları ile üzümü meşhurdur. Yılın büyük bir bölümü yolu karla kaplı olduğundan kış mevsimi sözü edilen bir yerdir.
FOTOĞRAFLAR
Van Bahçesaray yolundayız Güzel bir bahar sabahı Buralara daha yeni bahar gelmektedir.
Yukarı Narlıca Köyü
Zirvelere çıkışımız devam ediyor.
Yol kenarın daki 2 metre kar bu yolların hazirana kadar niçin açlmadığını daha iyi anlıyoruz.
Yol kenarın da Müthiş bir yığını
Zirvelerde yetişen bir kardelen