Birinci Kısım - İlk hayatı - Sayfa 50
Nurşin’de bir müddet kaldıktan sonra Hizan’a döndü. Sonra medrese hayatını terk ederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür:
Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprüsünün başına gidip durmak hatırına gelir: “Herkes oradan geçer, ben de orada beklerim” der ve sırat köprüsünün başına gider. Bütün Peygamberân-ı İzam Hazerâtını birer birer ziyaret eder. Peygamber Efendimizi de ziyarete mazhar olunca uyanır.
Artık bu rüyadan aldığı feyiz, tahsil-i ilim için [SUB]HAŞİYE-1[/SUB] büyük bir şevk uyandırır. Pederinden izin alarak, tahsil yapmak üzere Arvâs nahiyesine gider. Burada icra-yı tedris eden meşhur Molla Mehmed Emin Efendi, kendisine ders vermeye tenezzül etmeyip, talebelerinden birisine okutmasını tavsiye edince, izzetine ağır gelir. Birgün bu meşhur müderris camide ders okutmakta iken, Molla Said itiraz ederek,
“Efendim, öyle değil!” hitabında bulunur. Okutmasına tenezzül etmediğini hatırlatır.
Orada bir müddet kaldıktan sonra, Mir Hasan Veli Medresesine gitti. Aşağı derecede okuyan yeni talebelere ehemmiyet verilmemek bu medresenin âdeti olduğunu anlayınca, sırayla okunması icap eden yedi ders kitabını terk ederek, sekizinci kitaptan okuduğunu söyledi.
Birkaç gün sonra Vastan kasabasına gittiyse de, orada tebdil-i hava için ancak bir ay kadar kaldı. Bilâhare, Molla Mehmed isminde bir zatın refakatinde Erzurum
[NOT]Haşiye-1 Tarihçe-i hayatında yazılmamış, o rüyada mazhar olduğu bir hakikati sonradan şöyle anladık ki: Molla Said, Hazret-i Peygamberden ilim talebinde bulunmasına karşılık Hazret-i Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ümmetinden sual sormamak şartıyla ilm-i Kur’ân’ın tâlim edileceğini tebşir etmişler. Aynen bu hakikat hayatında tezahür etmiş; daha sabavetinde iken bir allâme-i asır olarak tanınmış ve kat’iyen kimseye sual sormamış, fakat sorulan bütün suallere mutlaka cevap vermiştir. [/NOT]
Aleyhissalatü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun | Arvâs: (bk. bilgiler) |
Hazret-i Resul-ü Ekrem: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.) | Hizan: (bk. bilgiler) |
Mir Hasan Veli Medresesi: (bk. bilgiler) | Molla Mehmed Emin Efendi: (bk. bilgiler) |
Molla Said: Bediüzzaman Said Nursî | Nurşin: (bk. bilgiler) |
Peygamberân-ı İzam: Büyük peygamberler | Sırat köprüsü: Cehennem üzerine kurulu olan ve Cennete girmek için üzerinden geçilmesi gereken köprü |
Vastan: (bk. bilgiler) | allâme-i asır: yüzyılın en büyük alimi |
bilâhere: daha sonra | ehemmiyet: önem |
feyiz: ilim, irfan, mânevî gıda | hakikat: gerçek, doğru |
hazerât: hazretler, yüce zâtlar (saygı maksadıyla kullanılan bir ifadedir) | haşiye: dipnot, açıklayıcı not |
icap eden: gereken | icra-yı tedris: ders verme, eğitme faaliyeti |
ilm-i Kur’ân: Kur’ân ilmi | izzet: itibar, şeref |
kat’iyen: kesin olarak | kâinat: evren, bütün varlıklar |
mazhar olma: büyük bir nimete erişme | medrese: din ilimlerinin ders verildiği eğitim kurumu |
müderris: medrese hocası, âlimi | nahiye: bucak |
peder: baba | refakat: arkadaşlık, beraberlik |
sabâvet: çocukluk | sual: soru |
tahsil yapma: eğitim alma | tahsil-i ilim: ilim tahsili, eğitim |
talim etme: öğretme, eğitme | tarihçe-i hayat: hayat hikayesi, biyografi |
tebdil-i hava: hava değişimi | tebşîr: müjdeleme, müjde |
tenezzül etmeme: değer vermeme, aşağılanmama | tezahür etme: belirme, görünme, ortaya çıkma |
ümmet: Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler | şevk: şiddetli istek, arzu
|