Biz yaziyoruz, ne kaybettik?

ademyakup

Well-known member
Yazı yazan şehid olur...

okuyanda şehid olur.çünkü manevi mücahede yapıyor..

neşreden de şehid olur..anlatan da şehid olur..dağıtanda şehid olur.

derse giden de şehid olur...

yeter ki azami ihlas,takva,sadakat olsun.
 

Zuhr

Talebe
sünnet-i seniyyeye tamamıyla uymak mümkün değildir.
bizim yapabileceğimiz sünnet-i seniyyeyi hayatına geçirmeye azami gayret sarfetmek ihlasla bunun için çalışmak olur

risale-i nur yazısı ile hadislerde bahsedilen ecirlerin kazanılabilmesi durumunun gerekçeleri, nasıl olduğu yazı mektubunda anlatılmış. orada anlatılanları tefekkür edip o bilinçle yazmaya devam etmekle bahs edilen ecrin kazanılmaması için hiç bir sebep yok ..
 
Yüz şehid sevabı kazanıldığına inanıyorsunuz yani halbuki Allah ın rahmeti çok geniştir belki çok daha fazlasını verir belkide vermez ancak bir sevap işlenirken sadece Allah ın rızası gözetilir.Bu gibi sözler insanların kendi taraftarlarını heyecana getirmek için söylenmiş sözlerdir.
Ancak günümüz müslümanlarının en büyük zaafları burada da kendini göstermektedir o da kendinin bağlı olduğu cemaat veya tarikat mensuplarının sözlerini ve fiillerini hiç sorgulamadan ayetmiş gibi inanarak buna başkalarının da inanmasını beklemektir.
Hayatınızın her alanında ve zamanında sizin gibi düşünmeyen insanlar olacaktır.Eğer onlara hem üzülür hem de onları üzerseniz yüz şehid sevabını nasıl kazanacaksınız?
Egolarımı tatmin etmiyorum size ayna olmaya çalışıyorum.İnşallah kendi yazınızı bir kere daha okurda içinizde ne denli bir canavar beslediğinizi görür ona göre tedbirinizi alırsınız.
Dualar her zaman karşılıklıdır.
Aleykümselam ve rahmetullah
Ben bahsettiğiniz tavrı daha çok sizde gördüm. Şahsen bu gruba ait değilim ama bu yazıdan rahatsız olmadım. Yazmak birşey kaybettirmediği gibi eğitimcilerde kabul ederler ki insan okuduklarının % 20'sini; okuduktan sonra dinlediklerinin % 40'ını; okuyup dinledikten sonra yazdıklarının ise % 60'ını hatırlar.
Hüsrev abinin Osmanlı Türkçesini unutturmaması da takdire şayan ayrı bir hizmettir.
 

biçare...

Active member
yazıdan kasıt risale-i nur...yanlış anlamadım sanırım...AHMED HÜSREV EFENDİ (1899-1977) ye ait sözleri...
yanlış anlasılma var zannedeyorum kı yazıdan kasıt rısale ı nurun aslı olan osmanlıcadan nesretmektır aslından okumak ve yazmaktır Ahmet husrev efendının sözlerı degıldır bızzat ustad BEDIÜZZAMANIN VE RİSALE I NURLAR dır sadece hattı AHMED HUSREV EFENDIYE aıttır:003:
 

HaYRaT

Yeni Üye
Hattı Kuan-ı yazarak muhafaza etmek Şiarı Sünnettir. Bir beldede Şiarı sünneti kimse yerine getirmezse Ordaki herkes mes'ul olur. Ahmed Hüsrev efendinin yaptığı hizmet Üstad Said Nursi'nin yaptığı hizmetin devamı nitelğinde idi. Risale-i Nurlar yazılarak; İslam Şiarı olan ve unutulmaya yüz tutmuş Hattı Kuran'ı muhafaza sünneti, ihya edilmiş oluyor. Soruyorm: Kim sadece Şiarı Sünnet olduğu için hattı kuran ile hergün aksatmadan yazı yazıyor? İşte Hüsrev Üstadın Çizdiği yolda bu yapılıyor.
Ayrıca Risale İ Nurlarla iştigal edenlerin Bid'aya taraf değil muhalif olması gerekir. Bu mesleğin esasında Bid'a ve Dalaletlere muhalefet etmek vardır. Latince Bid'adır. Israrla ve devamlı bir şekilde Risale i Nur Hizmeti latince ile yapılamaz. Risale i Nurlar kaynağını Kuran-ı Kerimden aldığı için Hattı kuran ile yazılıp okunması gerekir. Bunun için gayret edilmesi lazım ve elzemdir.

Osmanlıca dil değil alfabedir ve kuran harflerinden oluşan bir alfabedir. Nurları nurlu harflerle okuyup yazmak gerekir. Latinceden okunan Risale i Nura nispeten Hattı Kur'an'dan okunan Risale i Nurlar daha faziletlidir, sevaptır, istifadelidir. En baştan Kuran harfiyle okumanın sevabı var. Tabi Osmanlıca bilmeyenler öğrenene kadar latinceden istifade edebilir.
Son olarak hattı Kur'an ile Risale İ Nur hizmetini ve Risale İ Nurları Hattı Kuran ile yazmanın ehemmiyetini anlamak istersen:Yazı Mektubu,18. Lem'a, Şeker mektubu gibi Risalelere bak dinle gör! Öyle mi ?

Evet!
 

Hakta

New member
Konu üzerine güzel bir tartışma olmuş. Belki daha önce paylaşılmıştır fakat buraya da eklemek gerek Yazı Mektubu'nu.

Bir kısım kardeşlerime husûsî bir mektubdur

Yazıda usanan ve ibadet ayları olan şuhûr-u selâsede sâir evrâdı, beş cihetle (Hâşiye) ibadet sayılan Risâle-i Nûr yazısına tercîh eden kardeşlerime, iki hadîs-i şerîfin bir nüktesini söyleyeceğim. Birincisi: يُوزَنُ مِدَادُ الْعُلَمَٓاءِ بِدِمَآءِ الشُّهَدَٓاءِ -ev kemâ kāl- Yani, “Mahşerde ulemâ-yı hakîkatin sarf ettikleri mürekkeb, şehîdlerin kanıyla muvâzene edilir; o kıymette olur.” İkincisi: مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّت۪ي عِنْدَ فَسَادِ اُمَّت۪ي فَلَهُٓ اَجْرُ مِائَةِ شَه۪يدٍ -ev kemâ kāl- Yani, “Bid‘aların ve dalâletlerin istîlâsı zamanında, sünnet-i seniyeye ve hakîkat-i Kur’âniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehîd sevabını kazanabilir.”

Ey tenbellik damarıyla yazıdan usanan ve ey sofîmeşreb kardeşlerim! Bu iki hadîsin mecmûu gösterir ki: Böyle bir zamanda hakāik-i îmâniyeye ve esrâr-ı şerîate ve sünnet-i seniyeye hizmet eden mübârek hâlis kalemlerden akan siyah nûr ve âb-ı hayât hükmünde olan mürekkeblerin bir dirhemi, şühedânın yüz dirhem kanı hükmünde yevm-i mahşerde size fâide verebilir. Öyle ise, onu kazanmaya çalışınız. Eğer deseniz: “Hadîste âlim ta‘bîri var, biz bir kısmımız; yalnız kâtibiz?”

Elcevab: Bir sene bu risâleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabûl ederek okuyan; bu zamanın mühim, hakîkatli bir âlimi olabilir. Eğer anlamasa da, madem Risâle-i Nûr şâkirdlerinin bir şahs-ı ma‘nevîsi var, şübhesiz o şahs-ı ma‘nevî, bu zamanın mühim büyük bir âlimidir. Sizin kalemleriniz ise, o şahs-ı ma‘nevînin parmaklarıdır. Kendi nokta-i nazarımda liyâkatsiz olduğum halde, haydi hüsn-ü zannınıza binâen bu fakîre bir üstâdlık ve tebeiyet noktasında bir âlim vaz‘iyetini verdiğinizden bağlanmışsınız. Ben ümmî ve kalemsiz olduğum için, sizin kalemleriniz benim kalemim sayılır, hadîste gösterilen ecri alırsınız.
Saîdü’n-Nûrsî

Hâşiye: Bu kıymetli mektubda Üstâdımızın işaret ettiği beş nevi‘ ibadetin kendilerinden îzâhını taleb ettik. Aldığımız îzâh şöyledir:
1- En mühim bir mücâhede olan, ehl-i dalâlete karşı ma‘nen mücâhede etmek.
2- Üstâdına neşr-i hakîkat cihetinde yardım sûretiyle hizmet etmek.
3-Müslümanlara îmân cihetinde hizmet etmek.
4- Kalemle ilmi tahsîl etmek.
5- Bazen bir saati, bir sene ibadet hükmüne geçen tefekkürî olan ibadeti yapmaktır.
Rüşdü Husrev Re’fet
 
Üst