Azîz kardeşlerim,
Siz katî biliniz ki, Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin meşgul oldukları vazife, ruy-i zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyve'nin "Dördüncü Mesele"sini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın.
Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fânî hayatta zâlimâne olan düstur-u cidâl dairesinde, gaddarâne, merhametsiz ve mukaddesât-ı dîniyeyi dünyaya fedâ etmek cihetiyle, kader-i İlahî, onların o cinayetleri içinde, onlara bir mânevî cehennem veriyor. Risâle-i Nur ve şâkirtlerinin çalıştıkları ve vazifedar olduklan fânî hayata bedel, bakî hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkârlarına gayet dehşetli ecel celladının, hayat-ı ebediyeye birer perde ve ehl-i îmânın saadet-i ebediyelerine birer vesîle olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde katî ispat etmektedir. Şimdiye kadar o hakîkati göstermişiz.
Elhasıl, ehl-i dalâlet, muvakkat hayata karşı mücâdele ediyorlar; bizler ölüme karşı nur-u Kur'ân ile cidalde, onların en büyük meselesi-muvakkat olduğu için-bizim meselemizin en küçüğüne-bekaya baktığı için-mukabil gelmiyor. Mâdem onlar dîvânelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz neden kudsî vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla tâkip ediyoruz?
hayırlı geceler...
_________________________________________________بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَلاَ تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ * وَ قُومُوا لِلّهِ قَانِتِينَ * قَدْ اَفْلَحَ
مَنْ زَكّيَهَا وَ قَدْ خَابَ مَنْ دَسّيَهَا * وَلاَ تَشْتَرُوا بِآيَاتِى ثَمَنًا قَلِ
Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz: Bu dünyada, hususen uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatcı, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-ı hakikat, en makbul bir duâ-yı mânevî, en kerametli bir vesîle-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfî bir ubûdiyet: İhlâstır. Mâdem ihlâsda mezkûr hassalar gibi çok nurlar var ve çok kuvvetler var.. ve mâdem bu müdhiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid'alar, dalâletler içerisinde bizler gâyet az ve zaîf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gâyet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i îmaniye ve hizmet-i Kur'aniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş; elbette herkesten ziyade bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gâyet derecede muhtacız. Yoksa hem şimdiye kadar kazandığımız hizmet-i kudsiye kısmen zâyî olur, devam etmez; hem şiddetli mes'ul oluruz
herekese hayırlı geceler...