Hicretin 6. yılı

müdavim

Üye Sorumlusu
Mekke 'deki Müslümanların Ebû Basir 'in Yanında Toplanmaları

Mekke'de hapsedilmiş bulunan Müslümanlar ile îmanlarını gizleyenler, bunu duyunca, birer ikişer kaçarak Ebû Basir'in yanında toplandılar. Kısa zamanda sayıları 70'i buldu; hattâ, etraftaki kabilelerden de katılanlarla birlikte bu sayı 300'e çıktı.

Böylece, Ebû Basir, etrafında büyük bir kuvvet toplamış oluyordu. Kureyş'in Şam'a gönderdiği bütün ticaret mallarına da el koyuyorlardı.490

Kendilerini tehdit eden bu durum karşısında Kureyşliler, Peygamber Efendimize derhâl bir elçi gönderdiler. Elçinin Peygamberimize getirdiği mektupta şunlar yazılı idi:

"Allah ve akrabalık aşkına!.. Sen, Ebû Basir'le arkadaşlarına haber salsan ki, bundan böyle her kim Medine'ye, senin yanına gelirse, o emniyet ve selâmettedir, o geri çevrilmeyecektir."491

Kureyş'in bu rica ve müracaatları üzerine, Peygamber Efendimiz de, Ebû Basir ve yanında bulunan Müslümanları davet için Ebû Basir'e bir mektup yazdı.

Ebû Basir, o esnada ağır hasta idi. Resûli Ekrem Efendimizin mektubu kendisine ulaştığında son nefeslerini alıp veriyordu. Bu vaziyette mektubu eline aldı, yüzüne gözüne sürdü. Henüz tam okumadan da ruhunu teslim etti.

Ebû Cendel ve diğer Müslümanlar, onun cenaze namazını kılıp defnettiler.492

Daha sonra Ebû Cendel, diğer Müslümanları da yanına alarak Medine'ye, Peygamberimizin yanına geldi.495

ÜMMÜ KÜLSÜM'ÜN, PEYGAMBERİMİZE İLTİCA EDİŞİ VE GERİ VERİLMEYİŞİ

Hudeybiye Anlaşmasının üzerinden fazla bir zaman geçmemişti ki, Peygamberimizin Mekke'deki azılı düşmanlarından Ukbe b. Ebî Muayt'ın Müslüman olan kızı Ümmü Külsüm, bir yolunu bulup Medine'ye geldi; Resûli Ekrem Efendimize iltica edip, "Yâ Resûlallah!.. Ben, dinim için onların yanından kaçıp yanına geldim! Beni koru, müşriklere geri çevirme! Beni kâfirlere geri çevirecek olursan, bana işkence yaparlar, dinimden döndürmeye uğraşırlar!"494 dedi.

Bunun üzerine inen âyet, Peygamber Efendimizin nasıl hareket etmesi gerektiğini tâyin etti: "Ey îman edenler!.. (Kendi ifadelerince) mü'min kadınlar, muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihan edin. Allah, onların îmanlarını çok iyi bilendir. Fakat, siz de mü'min kadınlar olduklarını öğrenip kanaat getirirseniz, onları kâfirlere döndürmeyin. Bunlar, onlara (kâfir kocalarına) helâl değildir; onlar da bunlara helâl olmazlar. Kâfir kocalarının bu kadınlara verdikleri mehri onlara (kâfirlere) verin. Sizin onları nikâhla almanızda, mehirlerini verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur. Artık, kâfir olan kadınlarınızı da nikâhınız altında tutmayın. Verdiğiniz mehri isteyin. Kâfirler de, size hicret eden mü'min kadınlara harcadıkları mehri istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; aranızda O hükmeder. Allah, hakkıyla bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir."495

Bu âyeti kerîme, Hudeybiye Sulhündeki Medine'ye hicret ve iltica edecek Müslümanların iadesiyle ilgili maddenin, erkeklere mahsus olduğunu, dolayısıyla kadınlara şâmil bulunmadığını ortaya koyuyordu.

Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz, müşriklerin arasından Medine'ye çıkıp gelen erkekleri iade ettiği hâlde Müslüman kadınları geri çevirmedi. Nitekim, Ümmü Külsüm'ü de, kardeşleri Velid b. Ukbe ile Umare b. Ukbe, Medine'ye gelerek istedikleri zaman, Resûli Ekrem, "Muahededeki o şartın hükmünü, Allah, kadınlar hakkında bozdu, ortadan kaldırdı!" buyurarak, Ümmü Külsüm'ü onlara teslim etmedi.

Bu âyetin nazil olmasından sonra Mekke'den Medine'ye hicret eden kadınlar, bir nevi imtihana tâbi tutuluyorlardı. Onlar, "Vallahi, biz, sâdece Allah'a ve Resulüne ve İslâmiyete olan muhabbet ve bağlılığımızdan dolayı çıkıp geldik; yoksa ne koca, ne mal, ne başkasına olan kin ve buğzumuz sebebiyle gelmedik!" diye yemin ediyorlardı. Bunun üzerine, Medine'de kalmalarına müsaade edilip geri çevrilmiyorlardı. Böyle yeminde bulunanların mehirleri de kocalarına iade ediliyordu.496

Hz. Ömer 'in, İki Hanımını Boşaması

İnen âyeti kerîmede ayrıca mü'minlere, "Kâfir olan kadınlarınızı artık nikâhınız altında tutmayın." diye emrediliyordu.

Bunun üzerine Hz. Ömer, o zamana kadar nikâhı altında bulunup Mekke'de oturan müşrik iki karısını boşadı.497


--------------------------------------------------------------------------------

480 Halebî, İnsanû'lUyûn, c. 2, s. 715.
481 Halebî, A.g.e., c. 2, s. 715.
482 Ibni Hişam, A.g.e., c. 3, s. 337; ibni Sa'd, A.g.e., c. 1, s. 258.

483 ibni Hişam, A.g.e., c. 3, s. 336; Taberî, Tarih, c. 3, s. 81.
484 Ibni Kesir, Tefsir, c. 4, s. 182.
485 Bakara, 216.

486 İbni Hişam, Sîre, c. 3, s. 337.
487 Ibni Hişam, A.g.e., c. 3, s. 337.
488 İbni Hişam, A.g.e., c. 3, s. 338.

489 Vakidî, Megazi, c. 2, s. 627.
490 Ibni Hişam, A.g.e., c. 3, s. 338
491 ibni Hişam, A.g.e., c. 3, s. 338; İbni Abdi'lBerr, elistiab, c. 4, s. 1613.
492 ibni Sa'd, Tabakat, c. 4, s. 134.
493 Ibni Sa'd, c. 4, s. 134.
494 ibni Sa'd, Tabakat, c. 8, s>. 231.

495 Mümtehine, 10.
496 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 230; Ibni Seyyid, Uyûnû'lEser, c. 2, s. 127.
497 İbni Sîre, c. 3, s. 341.
 
Üst