Konuya cevap cer

Cevap: Hubab - Sayfa: 133



Âşiren: Bir yolda dokuz ihtimal-i helâket, tek bir ihtimal-i necat varsa, hayatından vazgeçmiş, mecnun bir cesur lâzım ki o yola sülûk etsin. Şimdi, yirmi dört saatten bir saati işgal eden farz namaz gibi zaruriyat-ı diniyede, yüzde doksan dokuz ihtimal-i necat var. Yalnız, gaflet ve tembellik hasiyetiyle, bir ihtimal, zarar-ı dünyevî olabilir. Halbuki ferâizin terkinde, doksan dokuz ihtimal-i zarar var. Yalnız gaflet ve dalâlete istinad, tek bir ihtimal-i necat olabilir. Acaba dine ve dünyaya zarar olan ihmal ve ferâizin terkine ne bahane bulunabilir? Hamiyet nasıl müsaade eder?


Bâhusus bu güruh-u mücâhidin  ve bu yüksek meclisin ef’âli taklid edilir. Kusurlarını millet ya  taklit veya tenkit edecek; ikisi de zarardır. Demek onlarda hukukullah, hukuk-u ibâdı da tazammun ediyor. Sırr-ı tevatür ve icmâı tazammun eden hadsiz ihbaratı ve delâili dinlemeyen ve safsata-i nefis ve vesvese-i şeytandan gelen bir vehmi kabul eden adamlarla hakikî ve ciddî iş görülmez.


Şu inkılâb-ı azîmin temel taşları sağlam gerek. Şu meclis-i âlinin şahsiyet-i mâneviyesi, sahip olduğu kuvvet cihetiyle, mânâ-yı saltanatı deruhte etmiştir. Eğer şeâir-i İslâmiyeyi bizzat imtisal etmek ve ettirmekle mânâ-yı hilâfeti dahi vekâleten deruhte etmezse, hayat için dört şeye muhtaç, fakat an’ane-i müstemirre ile günde lâakal beş defa dine muhtaç olan şu fıtratı bozulmayan ve lehviyat-ı medeniyeyle ihtiyâcât-ı ruhiyesini unutmayan bu milletin hâcât-ı diniyesini





an’ane-i müstemirre: yerleşmiş, devam eden gelenekbizzat: doğrudan
bâhusus: özelliklecihet: yön, taraf
dalâlet: doğru yoldan ayrılma, sapkınlıkdelâil: deliller
deruhte etmek: üstlenmekef'âl: fiiller, işler
farz: Allah’ın kesinlikle yapılmasını emrettiği şeyferâiz: farzlar; Allah’ın yapılmasını kesin olarak emrettiği şeyler
fıtrat: yaratılış, mizaçgaflet: duyarsızlık, umursamazlık; Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli
güruh-u mücâhid: din için cihad edip çalışan, çaba harcayan kimseler topluluğuhadsiz: sayısız, sınırsız
hakikî: asıl, gerçekhamiyet: din ve vatan gibi mukaddes değerleri ve kendi aile ve yakınlarını koruma duygusu ve gayreti
hasiyet: özellikhukuk-u ibâd: kul hakları; diyet, tanzimat, borç hakkı gibi özel menfaati ilgilendiren haklar (mülkiyet, sağlık, alışveriş, borç gibi)
hukukullah:  Allah’ın hakları; zekât, şer’î cezâlar, keffaretler, farz ibadetler  gibi genel menfaatı ilgilendiren haklar; namaz, oruç, zekât, içki, zina  kumar gibi emir ve yasaklara uymahâcât-ı diniye: dinle ilgili ihtiyaçlar
icmâ: fikir birliği; bir asırda müçtehid kimselerin dini bir meselede vardıkları görüş birliğiihbarat: ihbarlar, bildirmeler, haber vermeler
ihtimal-i helâket: yok olma, mahvolma ihtimaliihtimal-i necat: kurtuluş ihtimali
ihtimal-i zarar: zarara uğrama ihtimaliihtiyâcât-ı ruhiye: ruhun ihtiyaçları
imtisal etmek: yerine getirmekinkılâb-ı azîm: büyük değişim, dönüşüm
istinad: dayanma, güvenmelehviyat-ı medeniye: medeniyetin haram eğlenceleri, oyunları
lâakal: en azmeclis-i âli: yüksek, yüce meclis
mecnun: cinnet geçirmiş, delimânâ-yı hilâfet:  hilâfetin anlamı; Peygamberimizin vekili olarak Müslümanların din ve  dünya işlerinin tedbirini gören genel başkanlık makamının anlamı
mânâ-yı saltanat: Devlet makamının ifade ettiği mânâ, görevsafsata-i nefis: nefsin safsatası, nefsin saçmalıkları
sülûk etmek: bir yola girmek, yönelmek, gitmeksırr-ı tevatür: tevatür sırrı; bir sözün nesilden nesile, sözüne inanılır büyük bir topluluk tarafından nakledilmesi sırrı, hikmeti
tazammun etmek: içine almak, kapsamakvehim: kuruntu, olmayan şeyi varmış gibi gösteren düşünce
vekâleten: başkasının adına ve yerine hareket ederek, asıl vazifelinin yerine çalışarakvesvese-i şeytan: şeytanın kalbe düşürdüğü şüphe, asılsız kuruntu
zarar-ı dünyevî: dünyaya ait zararzaruriyât-ı diniye: hükümleri açık olan ve dinen yapılması zorunlu olan şeyler
âşiren: onuncusuşahsiyet-i mâneviye: belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik; tüzel kişilik
şeâir-i İslâmiye: İslâma sembol olmuş iş ve ibâdetler




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst