Konuya cevap cer

Cevap: Hubab - Sayfa: 140



ancak misaller ile temessül ve tavazzuh eder. Mümkün ve miskin olan insan da, daire-i imkânda misallere bakarak, fevkinde bulunan daire-i vücubun şuûnâtını, ahvalini düşünür.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Herşeyin, içine melekût, dışına da mülk denir. Bu itibarla insan ile kalb, birbirine hem zarf, hem mazruf olur. Çünkü, insan mülk cihetiyle kalbe zarf olur, melekût cihetiyle de mazruf olur.


Bu kaide, Arş ile kevn hakkında da tatbik edilir. Şöyle ki: Arş Zahir, BâtınEvvelÂhir isimlerinin halita ve karışığıdır. Bu halitada dahil olan ism-i Zahir itibarıyla, Arş, mülk, kevn melekût olur. İsm-i Bâtın itibarıyla, Arş, melekût, kevn mülk olur. Demek, Arşa ism-i Zahir nazarıyla bakılırsa, kendisi zarf, kevn de mazruf olur. İsm-i Bâtın gözüyle bakılırsa, kendisi mazruf, kevn zarf olur. Ve keza, ism-i Evvel itibarıyla, 1 وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاۤءِ âyetinin işaret ettiği kevnin bidayetini içine alıyor. Ve ismi Âhir itibarıyla, سَقْفُ الْجَنَّةِ عَرْشُ الرَّحْمٰنِhadîs-i şerifinin ima ettiği kevnin nihayetini içine alıyor.


Demek, Arş öyle bir halitadır ki, şu dört isimden aldığı hisselerle kevn ve vücudun sağını solunu, üstünü ve altını ihata etmiş olur.





[NOT]Dipnot-1 “Arşı su üzerinde idi...” Hûd Sûresi, 11:7.


Dipnot-2 “Cennetin damı Rahmân’ın Arşıdır.” el-Münâvî, Künûzü’l-Hakâik, s. 78.

[/NOT]





Bâtın:  bütün varlıkların iç yüzünü ve özellikle canlıların içlerini mükemmel  bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratan ve işleten AllahEvvel: her şeyin aslını ve başlangıcını ezelî ilmiyle tespit eden ve Kendisinden önce hiçbir şey var olmayan Allah
Zâhir: bütün varlıkların dışlarına hükmeden ve bütün isim ve sıfatlarının tecelllileri yarattığı varlıklarda görünen Allahahval: haller, durumlar
arş: taht, yüce makam; Allah’ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yerbidayet: başlangıç
cihet: yön, tarafdaire-i imkân: imkân dairesi; varlığı ile yokluğu eşit olan ve varlığı ancak Allah’ın var etmesine bağlı olan bütün varlıklar, kâinat
daire-i vücub:  hiç değişikliğe uğramayan, varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir  sebebe muhtaç olmayan, sıfat ve niteliklerinin zıddı düşünülemeyen  İlâhlık dairesi, Allah’ın varlığıfevk: üst
hadis-i şerif: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranışhalita: karışık halde olan; karışım
ihata etmek: içine almak, kuşatmak
ima etmek: işaret etmek
ism-i Bâtın:  Allah’ın, bütün varlıkların iç yüzünü ve özellikle canlıların içlerini  mükemmel bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratıp işlettiğini  gösteren ismiism-i Evvel:  Allah’ın her şeyin aslını ve başlangıcını ezelî ilmiyle tespit eden ve  Kendisinden önce hiçbir şeyin olmadığını ifade eden ismi
ism-i Zahir: Allah’ın varlığının eserleriyle ve delilleriyle âşikâr ve görünür olduğunu ifade eden ismiismi Âhir: Allah’ın her şeyin sonunu ezelî ilmiyle belirleyen ve her şeyden sonra yalnız Kendisi bâkî olduğunu ifade eden ismi
i’lem eyyühe’l-aziz: “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir ifadekaide: düstur, prensip, kural
kevn: varlık, âlem, kâinatkeza: bunun gibi
mazruf: zarflanan, zarf içinde olanmelekût: birşeyin iç yüzü, aslı, esası
misal: örnekmiskin: zavallı
mülk: herşeyin görünen dış yüzümümkün: varlığı ile yokluğu eşit olan ve varlığı ancak Allah’ın var etmesine bağlı olan varlık
nazar: bakışnihayet: son
tatbik etmek: uygulamaktavazzuh etmek: açıklığa kavuşma
temessül etmek: belirmek, görünür hâle gelmekvücud: varlık
Âhir: her şeyin sonunu ezelî ilmiyle belirleyen ve her şeyden sonra yalnız Kendisi bâkî kalan Allahşuûnât: Cenâb-ı Hakk’ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait kutsal özellikler




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst