Konuya cevap cer

Cevap: Hubab - Sayfa: 148



İ’lem eyyühe’l-aziz! Küre-i arz mağazasından me’kûlât ve meşrûbat ve libas ve sair ihtiyaçlarınızı temin ediyorsunuz. Parasız aldığınız bu malları İlâhî hazineden almayıp birer birer esbaba yaptıracak olursanız, acaba bir nar tanesini ne kadar zamanlarda elde edip ne kadar pahalı alacaksınız? Çünkü o nar, bütün eşya ile alâkadardır. Az bir zamanda, az bir kıymetle husule gelmesi imkân haricidir. Ve aynı zamanda, ondaki ziynet, intizam, san’at, râyiha, tat ve koku gibi lâtif şeylerden anlaşılıyor ki, o nar tanesi öyle bir Saniin masnûudur ki, icadında külfet ve mübaşeret yoktur.


Mesele böyle olduğu halde, haşeratın zevk ve heveslerini tatmin için herbir noktasında bin türlü i’câz nükteleri bulunan o küre-i arz mağazasındaki eşyanın Sânii ya şuursuz, hissiz, iradesiz, ilimsiz, ihtiyarsız, kemâlsizdir ki, bu kadar bol zîkıymet antika eşyayı parasız dağıtıyor. Bu bâtıl ihtimal, isbata muhtaç olmayan bedihî bir hakikattir. Veya o hazine sâhibi, o hazineyi, âhirete gitmek üzere gelip muvakkaten kalan insanlara, İlâhî ve Rahmânî bir sofra olarak yaratmıştır. O hazine-i gaybda eşyanın icadı “Kün” emriyle bağlıdır. Ve bütün eşyanın melekûtiyetleri, santral gibi, Hakîm, Kadîr, Mürîd, Alîm bir Vâcibü’l-Vücudun yed-i kudretindedir.


Maahaza, o İlâhî sofradaki eşya yalnız insan ve hayvanların lezzet ve zevklerini tatmin için değildir. Herbir ferd-i müstehlikte zevilhayata âit cüz’î faidelerden başka esmâ-i İlâhiyenin tecelliyatına ve faaliyetteki esrar ve şuûnâtına ait gayr-ı mütenâhi hikmetler, gayeler vardır. Öyle ise, bu ziyafet-i âmme ve bu






Alîm: küçük büyük, görünen görünmeyen, gelmiş ve gelecek herşeyi hakkıyla bilen ve ilmi herşeyi kuşatan AllahHakîm: herşeyi hikmetle belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah
Kadîr: herşeye gücü yeten, sonsuz güç ve kudret sahibi AllahMürîd: her şeyi istediği gibi, istediği zamanda ve keyfiyette yapan ve bir anda sonsuz şeyleri dilemekten âciz olmayan Allah
Rahmânî: rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah’a âitSâni: herşeyi mükemmel ve san’atlı bir şekilde yaratan Allah
Vâcibü’l-Vücud: varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allahalâkadar: alâkalı, ilgili
antika: eski ve kıymetli san’at eseribedihî: açık, aşikâr
bâtıl: doğru olmayan, yalan, yanlış
cüz’î: az, sınırlı, ferdî, bireysel
esbab: sebepleresmâ-i İlâhiye: Allah’ın isimleri
esrar: sırlareşya: şeyler; varlıklar
ferd-i müstehlik: tüketen, tüketici kişigayr-i mütenâhi: sonsuz
hakikat: gerçekhazine-i gayb: görünmeyen hazine
haşerat: küçük zararlı hayvanlarheves: nefsin arzu ve isteği
hikmet: gaye, fayda, anlam, sırhusule gelme: meydana gelme
icad: var etme, yaratmaihtiyar: dileme, seçme, tercih etme
imkân harici: imkânsız, imkân dışıintizam: disiplin, düzen
irade: dileme, tercih, seçme gücüi’câz: mu’cize oluş; bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstülük
i’lem eyyühe’l-aziz: “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir sözkemâlsiz: mükemmellikten uzak, noksan
külfet: güçlük, zorlukkün emri: Arapça “kün = كُنْ”, yani “Ol” emri
küre-i arz: yerküre, yeryüzülibas: elbise
lâtif: şirin, güzel, hoşmaahaza: bununla beraber
masnû: san’atlı şekilde yaratılmış varlıkmelekûtiyet: bir şeyin görünmeyen iç yüzü, aslı, hakikati
meşrûbat: içeceklerme’kûlât: yiyecekler
muvakkaten: geçici olarakmübaşeret: doğrudan temas
nükte: ince mânârâyiha: güzel koku
sair: diğertatmin: doyurma
tecelliyat: tecellîler; yansımalartemin etmek: sağlamak
yed-i kudret: Allah’ın kudret elizevilhayat: canlılar
ziyafet-i âmme: umumî, herkesi içine alan ziyafetziynet: süs
zîkıymet: kıymetliâhiret: öldükten sonra yaşanılacak olan sonsuz hayat
İlâhî: Allah tarafından olanşuûnât: hâller, durumlar, vaziyetler




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst