Konuya cevap cer

Cevap: Hubab - Sayfa: 151



Eyyühe’n-nefs! Sen herbir eserde müessirin azametini görmek istiyorsun; fakat, haricî olan mânâları zihnî mânâlarda arıyorsun. Esmâ-i Hüsnânın herbirisinde bütün esmânın şuââtını görmek istiyorsun. Herbir lâtifenin zevkiyle bütün letâifin zevklerini zevk etmek istiyorsun. Herbir hisse tâbi olan işleri ve hâcetleri ifa ederken, bütün hislerinin işlerini beraber görmek istiyorsun. Bundan dolayı evhama mâruz kalıyorsun.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir nimetin umumî ve herkese şâmil olması, kıymetinin azlığına ve ehemmiyetsizliğine delâlet etmez. Ve o nimetin bir kast ve iradeden gelmemesine emâre olamaz. Meselâ, göz nimetinin bütün hayvanlarda bulunması, senin göze olan şiddet-i ihtiyacını tahfif etmediği gibi, gözün kıymetini tenkis etmeye de sebep olamaz. Ve keza, hususî ve tek bir nimetin tesadüfü mümkün olsa bile, umumî bir nimet, behemehal bir Mün’imin eser-i kast ve iradesidir.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Herbir zîhayatın hayatında gayr-ı mütenahi gayeler vardır. Bu gayelerden zîhayata ait, ancak binde birdir. Bâki kalan gayeler, gayr-ı mütenahi olan mâlikiyeti nisbetinde, hayatı icad eden zâta âittir. Öyle ise, büyük bir mahlûkun küçük bir mahlûka tekebbür etmeye hakkı yoktur.


Ve hakikate nazaran abesiyet de yoktur. Çünkü, bir hayatın bütün faideleri bir zîhayata ait değildir ki, abes olsun. Evet, sath-ı arzda her sene yapılan ziyafet-i âmme-i İlâhiye, nev-i beşere, halife olduğu münâsebetiyle bir ikramdır. Yoksa hepsi onun istifadesi için değildir.


İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın zihnine bazan şöyle bir vesvese gelir, der: “Sen de âdi ve böcek gibi bir hayvansın. Hayvanlardan fazla ne kıymetin var? Hem de semâvat ve arzı yed-i kudretine alan Hâlık-ı Zülcelâle karşı ne meziyetin ve





Hâlık-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet sahibi ve her şeyin yaratıcısı olan AllahMün’im: bütün nimetlerin asıl sahibi ve her varlığı, zevklerine en uygun nimetlerle yedirip içiren ve ihsan eden Allah
abes: boş ve faydasızabesiyet: faydasızlık, gayesizlik
arz: yer, dünyaazamet: büyüklük
behemehal: ister istemez; mutlakabâki kalan: geri kalan
delâlet etmek: işaret etmekemâre: belirti, işaret
eser-i kast: bir kastın sonucu, bilerek ve isteyerek yapılan eser, işesmâ: Allah’ın güzel isimleri
esmâ-i Hüsnâ: Allah’ın güzel isimlerievham: kuruntular, şüpheler
eyyühe’n-nefs: ey zevk, lezzet ve eğlenceye düşkün nefis!gayr-i mütenahi: sonsuz
hakikat: gerçekhalife:  yeryüzünde Allah’ın emirlerini yerine getirip Onun namına tasarrufta  bulunan ve varlıklar üzerinde Onun adına egemen olan insan
haricî: dışa aithususî: özel
hâcet: ihtiyaçicad etme: yapma, yaratma, meydana getirme
ifa etmek: bir işi yerine getirmek, yapmakikram: bağış, ihsan, lütuf
irade: tercih etme, dileme, seçme gücüistifade: faydalanma
i’lem eyyühe’l-aziz: “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir sözkeza: bunun gibi, böylece
letâif: lâtifeler; insanın mânevî yapısındaki ince duygularlâtife: insanın mânevî yapısındaki ince duygulardan herbiri
mahlûk: yaratılan varlık, yaratılmışmeziyet: üstün özellik
mâlikiyet: sahiplikmânâ: anlam
mâruz kalmak: tesiri altında kalmak, uğramakmüessir: tesir eden, özne
münâsebet: ilgi, bağnazaran: bakarak, –göre
nev-i beşer: insanlarnimet: iyilik, lütuf, ihsan
nisbet: oransath-ı arz: yeryüzü
semâvat: göklertahfif etmek: hafifletmek, yükünü azaltmak.
tekebbür etmek: kibirlenmek, büyüklenmektenkis etme: noksanlaştırma, düşürme, azaltma
tesadüf: rastlantıtâbi: bağlı, başkasına uyan
umumî: genelvesvese: şüphe, asılsız kuruntu
yed-i kudret: Allah’ın kudret elizihnî: zihinle ilgili
ziyafet-i âmme-i İlâhiye: Allah’tan gelen ve herkesi kapsayan ziyafetzât: şahıs
zîhayat: canlı, hayat sahibiâdi: basit, sıradan
şiddet-i ihtiyaç: ihtiyacın şiddeti, şiddetli ihtiyaçşuâât: ışınlar, ışık hüzmeleri
şâmil: kapsamlı, içine alan

 



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst