Cenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan, sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah | Zât: Kimse, Allah |
acz: güçsüzlük, zayıflık | adem-i iştigal: meşgul olmamak, ilgilenmemek |
arz: yer, dünya | azamet: büyüklük, yücelik |
azamet-i rububiyet: Rablığın büyüklüğü; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması | bilhassa: özellikle |
bilâkis: tersine, aksine | bu’d: uzak; uzaklık |
ceberût: güçle iş yaptırma | cüz’iyat: ferdî, küçük, sınırlı şeyler |
elcevap: cevap | fakr: muhtaçlık |
ferdî: kişisel, ferde ait | gayr-ı mütenahi: sonsuz |
gınâ: zenginlik; başkasına muhtaç olmama | hakikat: gerçek |
halife-i zemîn: yeryüzünde Allah’ın emirlerini yerine getirip Onun namına tasarrufta bulunan ve varlıklar üzerinde Onun adına egemen olan insan | hariç kalmak: dışta, dışarda kalmak |
hasis: bayağı, âdi, değersiz | hasis emir: sıradan küçük, basit iş |
hayvaniyet: hayvanlık, hayvan gibi olma | hâcât: ihtiyaçlar |
idhal etmek: dahil etmek, içine koymak | ihata-i kudret: Allah’ın sonsuz güç ve iktidarının herşeyi kuşatması |
irade: dileme, tercih, seçme gücü | izzet: değer, itibar, yücelik |
iştigal: meşgul olma, uğraşma | kudret: güç, iktidar; Allah’ın sonsuz güç ve iktidarı |
kurb: yakın, yakınlık | kurbiyet: yakınlık, kulun Allah’a yakınlığı |
lâtif: şirin, ince, hoş | lûtuf: iyilik, ihsan, bağış |
maahaza: bununla beraber, bununla birlikte | mahlûkat: yaratılmışlar, varlıklar |
mahrum: yoksun | mazhar olma: ayna olma, nail olma |
mazhariyet: aynalık, nail olma
| meşgul olmak: uğraşmak |
münafi: aykırı, zıt, ters | münasebet: bağlantı, ilgi |
münasebettar: bağlantılı, ilgili | müzâhame: sıkışıklık, sürtüşme, rekabet |
nakîse: eksiklik, noksanlık | nevî: türe ait |
nihayetsiz: sonsuz | nisbet: oran |
semâvat: gökler | sual: soru |
takdis etmek: kutsamak, her türlü eksiklik ve çirkinlikten pâk ve yüce olduğunu dile getirmek | tecellî: akis, yansıma |
tedbir: çekip çevirme, idare etme | terakki etmek: ilerlemek, gelişmek |
timsal: görüntü | vesvese: şüphe, asılsız kuruntu |
zaaf: zayıflık, güçsüzlük | zerre: en küçük madde parçası, atom |
ziya: ışık | şeffaf: saydam, parlak |
şefkat: merhamet ve sevgi | şems: güneş |
şerif: şerefli |
|