Cevap: Hubab - Sayfa: 153
edip, zerreler ile şemsler arasında uhuvveti tesis etmiştir. Birbirine zıt olan bu şeyleri cem etmekle derece-i azametini bir derece göstermiştir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! İmana ait bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim a’mâl‑i salihadır. Sâlih amel ise, maddî ve mânevî hukuk-u ibâda tecavüz etmemekle, hukukullahı da bihakkın ifa etmekten ibarettir. Ecnebîlerden alınan maddî bilgiler, san’at ve terakkiyata âit ise, lâzımdır. Sefahete dair ise muzırdır.
اَللّٰهُمَّ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ. وَارْحَمْ اُمَّةَ مُحَمَّدٍ عَلَيْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ وَنَوِّرْ قُلُوبَ اُمَّةِ مُحَمَّدٍ عَلَيْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ بِنُورِ اْلاِيمَانِ وَالْقُرْاٰنِ وَنَوِّرْ بُرْهَانَ الْقُرْاٰنِ وَعَظِّمْ شَرِيعَةَ اْلاِسْلاَمِ، اٰمِينَ.
1

[NOT]Dipnot-1 Ey Erhamü’r-Râhimîn olan Allah’ım! Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın ümmetine rahmet et ve onların kalblerini iman ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Kur’ân’ın burhanlarını izhar et ve İslâm dinini yücelt. Âmin.
[/NOT]
a’mâl-i saliha: güzel işler; dinin emir ve yasaklarına uygun davranışlar | bihakkın: hakkıyla, gerçek anlamıyla |
cem etmek: toplamak | dair: ilgili, ait |
derece-i azamet: büyüklük ve yüceliğin derecesi | ecnebî: yabancı |
hukuk-u ibâd: kul hakları; borç, diyet, tazminat gibi özel menfaati ilgilendiren haklar | hukukullah: Allah’ı hakları; zekât, şer’î cezalar, keffaretler, farz ibadetler gibi genel menfaati ilgilendiren haklar |
ifa etmek: bir işi gerçekleştirmek, yerine getirmek | i’lem eyyühe’l-aziz: “Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!” mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir söz |
maddî: maddeyle alâkalı | muzır: zararlı |
sefahet: yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük, beyinsizce davranış, budalalık | sâlih amel: faydalı, yararlı iş; dinin emir ve yasaklarına uygun davranış |
tecavüz etmek: haddi aşmak, saldırmak, zulmetmek | terakkiyat: ilerlemeler, yükselmeler |
tesis etmek: kurmak, yerleştirmek | uhuvvet: kardeşlik |
zerre: en küçük madde parçası, atom | şems: güneş |